- 377 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Toplantı (Cum'a ) Namazı Her gün kılınabilir
Müslümanlar içinde bulundukları şartlar gereği yevm’ul cum’a yani toplantı gününü haftanın başka bir gününde veya günün değişik saatlerinde kılabilirler.
Cum’a sözcüğü " toplanma " anlamındaki c-m-a kökünden gelmekte olup dil bilimcilerden A’meş "Cum’a " , Âsım ve Hicazlı dil bilimcilerse cumu’a diye okumaktadırlar . "Cum’a" diye okumak " Kayloğulları" lehçesine göredir. Yevm( gün) ve cem ( toplanma) sözcüklerinden oluşmakta olan yevmu’l cum’a tamlaması, " toplanma günü" , " toplantı günü" demek olup Arapların haftanın günlerinden "el- Arube" dedikleri gün, sonradan yevmu’l-cumu’a yani toplantı günü olarak değiştirilmiştir. Yevmu’l -cum’a terkibini , cum’a günü şeklinde çevirmek , Arapça iki sözcüğün birini Türkçeleştirip diğerini Arapça olarak bırakmaktırki, bu hem yanlıştır, hemde anlamın kapalı olmasına sebep olmaktadır. Bu da , beraberinde birçok yanlış inanç ve ameli getirmektedir. Bu sebeple yevmu’l -cum’a terkibine " toplantı günü" anlamının verilmesi gerekmektedir. Cum’ayı farz kılan âyet Bakara süresi 238. Ayetidir. Cum’a süresi 9. ayeti değildir. Sonra da toplantı günü , salât için çağrılınca " Allah’ın anılmasına hemen koşulması" istenmiştir. Bakara süresi’ndeki es-salâtu’l vusta muarref yani belirtili bir sıfat tamlaması olup bir başka ifadeyle sıfat ve mevsim, lam-ı tarifli olup nekre yani belgisiz değildir. Yani salâtu’l vusta , özel isim konumunda olup herkesin bildiği bir salâttır. Yine ayetteki salâtları ve salâtu’l vustayı , koruyun ifadesinde , iki meful (tümleç ; belirtili nesne ) bulunduğundan salâtu’l vusta’nın bildiğimiz salâtlardan ayrı, başka bir salât olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple, salâtu’l vusta’yı günlük salâtlardan biri olarak kabul etmek hatadır. Yine Ebu’l Ha sen , "es-salâtu’l vusta Cum’a salâtıdır. Salâtların en hayırlısı Cum’â salâtıdır. Kim buna muhalefet ederse hata eder demiştir. İbn Side’de , el-Muhkem isimli kitabında , " Kim salât-ı vusta Cuma’dan başka birşey derse hata eder" demiştir. Yani anlaşılacağı üzere orta demek olan vesat sözcüğü Araplar arasında ; " hayırlı , yararlı" anlamında kullanılmaktadır. O halde v-s-t sözcüğünün ismi tafdili ve müennes(dişil) kalıbı olan el-vusta ile müzekkerleri kalıbı olan evsat sözcükleride , " en hayırlı , en yararlı" anlamına gelmektedir. Yani toplantı günü namazı Bakara süresi 238. Ayetiyle farz kılınmış olup daha sonra da Cum’a suresi’nde buna gönderme yapılmıştır. Ancak Arube adını , "Cum’a"ya dönüştüren kişinin kimliği hakkında bir netlik bulunmamakla beraber bazıları bunu , Daru’n Nedve’de toplantı için Kureyş’in bazıları da peygamberimiz Muhammed’in atalarından Ka’b b -Lüey’in değiştirdiğini ileri sürmektedirler. Kılasik kaynaklarda olay şöyle yer alır:
İbn Sîrîn şöyle dedi:
— Medîneliler Peygamber (s.a) Medîne’ye gelmeden ve cum‘a (farzı) inmeden önce cum‘a için toplandılar. Bu güne cum‘a adını verenler de onlardır. Şöyle ki: Onlar dediler ki: “Yahudilerin yedi günde bir ara ya gelip toplandıkları bir günleri vardır: Cum‘artesi; Hristiyanların da böyle bir günleri vardır: Pazar. Gelin biz de kendimiz için bir araya gelip toplanacağımız, Allah’ı anıp namaz kılacağımız ve birtakım hatırlatmalarda bulunacağımız bir gün kararlaştıralım”dediler, ya da buna benzer sözler söylediler. Yine dediler ki: “Cum‘artesi yahudilerin, Pazar Hıristiyanlann günüdür; siz de bu günü Arube günü olarak tesbit ediniz. Bunun üzerine (Ebû Umâme künyeli) Es‘ad b. Zurâre’nin (r.a) etrafında toplandılar. O da o gün onlara iki rekât namaz kıldırdı, onlara öğüt verdi. Bir araya gelip toplandıkları vakit, bugüne “cum‘a” adını verdiler. Es‘ad onlara bir koyun kesti, sayıca az oldukları için öğlen ve akşam onu yediler. İşte İslâm târihindeki ilk cum‘a budur.
Derim ki: İleride de geleceği üzere rivâyet edildiğine göre o vakit 12 kişi idiler. Yine bu rivâyette belirtildiğine göre onları bir araya toplayıp onlara namaz kıldıran kişi Es‘ad b. Zurâre’dir. Abdu’r-Rahmân b. Ka‘b b. Mâlik’in babası Ka‘b’dan rivâyet ettiği hadiste de –geleceği üzere– böyledir.
El-Beyhakî de şöyle demektedir:
— Bize Mûsâ b. Ukbe’den, o İbn Şibab ez-Zühri’den rivâyet ettiğine göre Mus‘ab b. Umeyr Rasûlullah (s.a) Medîne’ye gelmeden önce Medîne’de Müslümanları Cum‘a namazı için toplayan ilk kişidir.
El-Beyhakî dedi ki:
— Mus’ab’ın Cum‘a namazı için Müslümanları Es‘ad b. Zurâre’nin yardımıyla toplamış olması ve bundan dolayı Ka‘b’ın bu işi ona [Mus‘ab’a] izafe etmiş olması da mümkündür.
Hicretten önce Medîne’deki Müslümanlara İslâm’ı öğretmek için gönderilmiş olan Mus‘ab İbn Umeyr’e mektup yazarak, “Yahudilerin açıktan Zebur okudukları güne bak, siz de kadınlarınızı ve oğullarınızı toplayın da zeval vaktinden sonra Allah’a iki rekât (namaz) ile takarrub edin.” Bu emir üzerine Mus‘ab, Medîne’de ilk Cum‘a kıldıran kişi olmuştur. Bu görevi Peygamber Medîne’ye gelinceye kadar sürdürmüştür.” Mus‘ab’ın (r.a) Cum‘a namazı kıldırdığı ilk cemaatin sayısı, 12 idi.
Peygamberimiz henüz hicret etmeden Yesribli [Medîne’nin o zamanki adı] Müslümanlar Es‘ad ibn Zurâre ile birlikte toplanıp, istişarede bulunurlardı. “Yahudiler ve Hristiyanlar haftada bir gün toplanıyorlar, biz de haftada bir toplanalım” diye karar alıp toplanmaya başladılar. Ve toplantı gününün haftanın altıncı günü (bize göre beşinci gün) olmasına karar verdiler. Çünkü o gün Yesrib’de pazar kuruluyor; çevreden, yakın mesafelerden halk pazara geliyordu. Böylece toplantıya katılım daha çok olacaktı. İşte böylece “yevmu’l-arube”, “yevmu’l-cumu‘a/toplantı günü” oldu. Sonradan eski adıyla değil de yeni adı söylenir oldu.
Târihî belgelere göre Rasûlullah, ilk Cum‘ayı, Ranuna denilen yerde Sâlim ibn Avf mescidinde icra etmiştir. Rasûlullah, Medîne’ye hicret ettiğinde ilk olarak Kuba’da Amr ibn Avfoğulları’na misafir oldu. Orada pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri kalıp, Kuba Mescidi’nin temelini attı; sonra Cum‘a günü Medîne’ye gitmek için yola çıktı. Benu Sâlim yurduna gelince orada hutbe okuyup ilk defa Cum‘a günü salâtı icra etti. Bu, Rasûlullah’ın ilk Cum‘a salâtı uygulamasıdır. Müslümanlar nerede olurlarsa olsunlar toplanır; cum’a yani toplantı imanını seçer ; Allah’ın anılması işini icra eder , ardından da Allah’ın nimetlerini aramak üzere yeryüzüne dağılırlar. Cum’a gününü Allah tespit etmemiştir . Ancak ilk cum’ayı uygulayan Medineli müslümanlar , içerisinde bulundukları sosyal ve ekonomik şartları dikkate alarak Araplara göre 6. Gün bize göre 5. Gün zira Araplarda hafta pazardan başlamaktadır yevm’ul cum’a yani toplantı günü olarak kararlaştırmıştır. O günden bu güne aynı uygulama devam edip gelmektedir. Herhangi bir bölgedeki Müslümanlar içinde bulundukları şartlar gereği yevm’ul cum’a yani toplantı gününü haftanın başka bir gününde veya günün değişik saatlerinde uygulayabilirler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.