- 863 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ADIM , ' BERDUŞ ' DU BENİM !
Annem göndermişti oraya beni. O, sefalet yuvası kahveye. Babamın, hem iş yeri hem de ev olarak kullandığı, sigara dumanından göz gözü görmeyen, eski tahta sandalyeleri tahtakurusu yuvası olmuş, insanların küfürbaz, kaba saba oldukları köy kahvesine. O, çok kötülediği, hepimizi korkuttuğu, gördüğümüzde kaçtığımız babamla yaşıyordum şimdi ben.
Annemin ilk eşinden olan, büyük ablam, Almanya’ya işçi olarak ilk gidenlerdi. Yıllık izinlerine gelmiş olacaklar. Eniştemin kullandığı otomobili, kahvemizin oldukça ilerisinde, yol kenarına çekmişler. Beni görmüş olacaklar ki ;
’ Berduuuuuuuuuuş ! ’ diye bana doğru hönkürüyor eniştem. Herkesin duyduğu bu hönkürmeyi, benim de duymamama imkân yok elbet. Tanıdım onları. O kabalığa tepki gösterme şansım olamazdı. Beni yanlarına, arabalarına çağırıyorlardı. Gitmek zorunda hissettim kendimi. Çok meraklı olmadığımı belli etsem de, yavaş yavaş da olsa gittim.
’ N’aber lan berduş ? ’ diye , sözde hatırımı sordu bu defa eniştem. Ablam sağ tarafındaydı. Hatırlamadığım bir iki söz de o söylemiştir herhalde. Önce uzattıkları ellerini öptüm. Sonra da Almanya’dan getirdikleri hediyemi uzattı ablam bana. Sevinir gibi oldum. Hayatta aldığım sayılı hediyelerden biriydi ne de olsa.
Kısa süre sonra uzaklaştılar oradan. Arkalarından el salladım. Onlar otomobillerinin gazına bastıkları anda, çok merak ettiğim hediyemin ne olduğuna baktım : Bir gravattı. Almanya’dan bana hediye olarak gravat getirmişti ablam ve eniştem.
Sevinmeli mi, mutlu olmalı mıydım ; bilemedim, kararsızdım. Benim ihtiyacım gravat mıydı ? Benim ne işime yarayabilirdi ?
K....mda don yoktu aslında, desem, hiç de abartmış olmazdım. Hayatımın en sefil günlerini yaşıyordum. Tamam, babam elinden gelenin fazlasıyla ihtiyaçlarımı gidermeye çalışıyordu ; hakkını yiyemem ama bu benim sefaletimin görenlerin gözünden kaçmasına engel değildi ki ! Eğer ablam ve eniştem, biraz , çok değerli zamanlarından bana ayırabilseler, üstümü başımı inceleseler, onlar da farkedeceklerdi , gerçek ihtiyacımın gravat olmadığını.
Annesinden ayrı kalan sekiz yaşında bir çocuğun, en büyük ihtiyacı ilgi ve sevgidir önce, gravat değil ! O yaştaki, zavallı bir çocuk, sonradan görmeliğin sergileneceği en son kişidir !
Almanya, medeniyetin çok geliştiği Avrupa ülkesi ! Ne halt ettin de insanlarımıza insanlıklarını unutturup, gösteriş meraklısı, sefalet içindeki kardeşlerini bile aşağılamayı öğrettin sen ?
Biraz yükseldim galiba, kusura bakmayın. Bu anımda hatırlamayı çok isteyip de bir türlü aklıma gelmeyen şeyi size de sorabilir miyim ?
K....mda doğru dürüst bir don bile yokken, o gravatı nereme taktım acaba ?
Fikret T...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.