- 473 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pazarda Limoncu Olmak
Pazarda Limoncu Olmak
“Hayat hiç şüphe yok ki bir komedyadır;
fakat içinde çoğumuz ağlarız” Cenap Şehabettin
Hep ilerlemeye, gelişmeye, zenginlemeye şartlanmış insanoğlu büyük bir yarışı ve hızlı bir değişimi yaşamaya devam ediyor. Âşık Veysel’in dediği “İki kapılı bir han” seyrüseferini kavgalarıyla acizlikleriyle davam ettiriyor. Kimin neyi kazanıp neyi kaybettiğini bilmediğimiz dünya tarlasında akrep ve yelkovan durmaksızın dönüyor.
Hep dikkatimi çekmiştir, kâğıt toplayıcıları, temizlik işçileri, bitpazarı satıcıları, hurdacıları, pazarlarda limon satıcıları gibi bu alanlarda geçinmeye çalışan insanları. “Hurdacı deyip geçmeyin, günde ne kadar kazanıyorlar biliyor musunuz?” sorusuyla çokça karşılaşıyoruzdur. Ceplerinde ki veya banka hesaplarında ki paralar öldükleri zaman televizyon kanallarına yansıdığı da görülmektedir. Bununla beraber hurdacıların ekonomiye katkısı, ülkemizde kaç bin ailenin bu işle geçimini sağladığı türünden istatistikî bilgilerle zaman zaman karşılaşıyoruz.
Özellikle şehirlerde yaşayanlar, temizlik işçiliği görevinin ne kadar önemli olduğunu bilir. Hiç kimse evladının temizlik işçisi olmasını istemez ama birkaç gün çöpü alınmadığı zaman özellikle sağlığımız yönünden bu işin ne kadar önemli olduğunu görürüz. Zaman zaman selamlaşsak da, hayırlı işler dilesek de yıllarca sokağımızı temizleyen temizlik işçisinin adını hiç merak etmemişizdir. Bu tür işleri zevkle canla başla yapanları da gördüğümüz çok olmuştur. Sadece birkaç limon kasasıyla otuz yılı aşkındır pazarlarda boy gösteren satıcıları görmüşüzdür. Dört tekerlekli arabaya dahi geçmeden klasik limon kasasıyla limon satan satıcılar gibi. Bahsettiğim bu işleri yapan insanlar bir şekilde olsa ödülü hak ediyorlar. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın bu insanları küçük görme gibi bir hastalığım yok. Tam tersine çalmadan çırpmadan insana hizmet etmeye odaklı büyük bir gayreti görürüm. Çaresizlikten daha çok hayatlarını bilindik insan reflekslerinden farklı algıladıklarını ve yaşadıklarını düşünürüm.
Bereketin çok olduğu, ürünün bol olduğu, fiyatlarında uygun olduğu zamanlarda limonları yere sıkan pazarcılar çıkar pazarlarda. Gür sesleriyle ürünlerini nara atarak pazarlayanların doğallığına şahit oluruz. Yağmuru, güneşi, soğuğu yaşayan insanın kullandığı kelimelerin basitliği yanında samimiyetine de şahidizdir. İnsanın sağlıklı yaşamasına ve en önemli ihtiyaçlarına aracılık ederler. Bir nevi insanlara toprağın bereketini, yeşilliğini ve vitaminini sunarlar.
Pazarcılığı meslek edinmiş pos bıyıklı, göbekli hatta birkaç nesildir bu işi yapanların yanında, emeklilikle beraber, uğraş olsun kabilinden satıcıları azda olsa görmek mümkün. Esas mesleği pazarcı olmayan ama köyünden getirdiği kendi ürünlerini mevsimsel de olsa pazar tezgâhında satan insanları da görmemiz mümkün.
Başka bir taraftan son yıllarda pazar yerlerine atılan bombalara, insanların ölümlerine ve acılarına şahidiz. Bu da toplu acıların yaşandığı bir alan maalesef.
Sözün özü; bereketin sergilendiği, canı sıkılanın hava aldığı, kalabalığın, curcunanın yaşandığı hareketli mekânlardır pazarlar. Taze meyve ve sebze satıcılarının yanında pazarda limoncu olmak gibi kıyıda kenarda kalmakta var işin içinde. Her ne kadar son yıllarda modern pazar alanları ve hatta sosyete pazarları kurulsa da eski pazar yerlerinin tarihten gelen doğasını taşıdığını düşünürüm. Bin yıl öncesinin yaşantılarında pazar alışverişi hikâyelerini duymuşuzdur. Çok bir şeyin değişmediğini de gözlemleyebiliyoruz. Her ne kadar marketler, pazar alışverişine bir ket vurmuş gibi gözükse de eli poşetli veya pazar arabalı alışverişleri görmek yine de mümkün.
Hayat, dünyaya ağlayarak gelmek aza kanaat edip sessiz sedasız yaşayıp gününü doldurup öylece ölmek gibi bir kader de sunuyor insana. Her ne olursa olsun ortak payda da aradığımız insanca bir hayat. İnsanca bir dünya arzuladığımız. Nasıl ki süslü, cafcaflı saksılar yanında, yağ tenekelerde hayata tutunabilmek de bir realitedir. Her tür eksikliğe rağmen kazancın aslı, huzurdan gelir. Sağlıklı ve huzurluysak zengin sayılırız hepimiz.
İlkay Coşkun
10.02.2018
Külliye Mecmuası
Sayı 14, Mayıs 2018
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.