SERÇELER
Serçe saraylarımız vardır bizim,kültürümüzde.yüzlerce yıl önce ecdadımız kuş evleri yapmışlar,oturdukları konakların, camilerin, sarayların, hanların,hamamların güne bakan tarafına, el degmeyen yerlerine.kumru beklemişler sevdalarımız kavuşsun diye.kırlangıçlar, yangından korumuş mekanlarını,göçmen kuşlar,leylekler kutsalmış onlar için.öyleya kutsal yollardan geçip gelirlermiş.turnalardan selam söylemişler sevgiliye, kanatlarına hasret yükleyip yolcu etmişler katar katar.kısaca siirlerimize,türkülerimize,resimlerimize butün kültürümüze öyle cok yuvalar yapmışlarki,herbiri bir kale.bilirsiniz kar yagıpta heryer beyaza büründügünde kuşlar daha bi yakın olur bize.çünkü açtır onlar bu gibi zamanlarda,kimi camımızı tıklar ,kimi balkonumuza konar soframızı seyreder ordan, mahsun aç ve üşümüş.işte yine böyle bir günde,yaşlı bir adam apartmanın önunde bi kenara sofra açmış kuşlara karın üstüne serdigi beze biraz ekmek kırıntısı,birazda bugday dökmüş.küçük ve eski bir legenede ilik su koymuş,soguk içip hastalanmasınlar diye.öyle içten bakıyorki kuşların birbirini ite kaka oraya üşüşmesine,yaşlı gözleri bilmem mutlulukdanmı ayazdanmı nemlenmiş hafifden.gel görki üst kadın hanımı belirdi balkonda,kocasıda camda.irkildik ikimizde cırlak bir sesle.kuşlarda uçuştular korkdular.alıştırdın buraya kurdu kuşu balkonumu kirliyolar diye başladı kavgaya.adam ya ne zararı var falan gibi sözler söylesede kuşlar uçtu kavgadan.belliki alışık degiller kavgaya,belkide yaşlı adama mahcup oldular,bizim için azar işitti diye.baka kaldım kuşlara uçuştular yükseklere,
ve ben yükseklere bakarak tanrım dedim çokmu gerekliydi bu güzelim dünyaya kötülük.ilahi düzenin bir ayagıydı belkide.
öyle ya olmasa, gölgede kalırdı iyilik,dokunmayalım kuşlara,kim bilir belkide,varlıgına inandıgımız cennetdeki meleklerdir onlar....
31.01.2007
arixar