- 394 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Suriyeli Çocuk
Suriyeli Çocuk
Ütopik bir bakış açısı ama insan istiyor ki dünyada savaşlar olmasın. Aç açıkta çoluk çocuk, kadın, yaşlı kimse kalmasın. Barış, huzur içerisinde bir dünya olsun. Ne yazık ki devlet yöneticilerinin, güç odaklarının hırsları dünyamızı daha güzel ve daha yaşanılabilir halde olmasına imkân vermiyorlar.
Geçenlerde önümü kesen Suriyeli birkaç çocuğun ısrarcı bir şekilde para taleplerine şahid oldum. Suriye’de yaşanan savaş sonrasında oluşan göçmen sığınmacı sorunu hiç de hafife alınacak bir durum değil dünya için. Sokaklarda dilenen Suriyeli çocukları gördükçe insanın yüreği daha çok daralıyor, daha çok hüzünleniyor.
Üç milyonu aşan Suriyeli dindaşımıza, komşumuza kucağımızı açtık. Devlet ve millet olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bunu bütün dünya da görüyor. Suriye’de ki savaşın bir an evvel çözüme kavuşturularak, insanların evlerine yurtlarına dönmesi en güzeli olacaktır. Bu çözüm için dünya ülkelerinin menfaatlerini bir tarafa bırakarak ellerini Suriye üzerinden çekmeleri yeterli olacaktır. Bir taraftan sözde sorunu çözme eğiliminde olan ülkelerin başka bir taraftan da sorunun kaynağının asıl kendileri olduğunu en azından sağduyulu halkları görmesi gerekiyor.
İslam ülkeleri üzerinde halen Haçlı mantığını yürüten devletler olduğu müddetçe dünyamız uzunca bir süre daha sulha, huzura kavuşamayacağı gözüküyor. Güç paylaşımındaki acımasız hal, insanı vahşileştirdikçe şirazeden çıkıyor dünyamız. Demokrasiyi, özgürlüğü, huzurlu yaşamayı sadece kendi halkına, insanına hak gören anlayış sorunları da daha karmaşık hal almasına sebebiyet veriyor.
Mülteci ölümlerini hemen hemen her gün yaşıyoruz. Mültecilerin Avrupa ülkelerine gitme çabalarını ve yaşadıkları sorunlara üzülerek şahit oluyoruz. Dramları anbean bütün dünya şahit oluyor. Hayatımızda yediğimiz çelmelerin birçoğu ödül olarak döner bize. Bunu göremeyebiliriz de. Çelme takılarak düşürülen Suriyeli mültecinin kazancı çelmeyi ve ödülü aynı anda görmesidir.
Burada şöyle bir soru elbette ki zihinlerde hep yerini alıyor. Biz Müslüman dünyanın hiç mi hatası yok bu yaşanan olaylarda. Arapların tarih boyunca arkamızdan vurma hikâyeleri geçmişte anlatıldı hep. Son üç yüz yıldır zillet halini yaşayan birçok Müslüman ülke var ve acınacak haldeler. Dünyada Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmadığını söyleyen bakış açısı ve akabinde bunu destekleyen değerlendirmelerde yapılıyor.
Bizlerin birçok şartlanmışlıktan sıyrılıp olaylara en genel anlamda insani boyutuyla bakmamız gerekiyor. Allah’ın bize bahşettiği akıl, mantık, doğru hareket etme erki gibi özelliklerimizi doğru kullanma mecburiyetimiz var. Tarih boyunca hep gördük ki zayıf olunca birileri başımıza çorap örmeye başlıyor, ensemize çöküyor. Beraberliğimizi bozduk mu daha zor ve çekilmez bir dünya kapımızı aralıyor. Suriye halkı da bahsettiğim bu sorunların bir benzerini yaşıyor sadece.
Suriye sorunu konusunda biz Türklerin, Türk ve Müslüman âlemini de yanımıza alarak diplomasi alanında elimizden geleni yapmamız ve sorun çözülene kadar da ekmeğimizi bölüşmeye devam etmemiz gerekiyor. Bunun için kendi gücümüzü korumamız, hatta artırmamızın gerekliliği apaçık ortada. Birliğimizi muhafaza ederek, sıkıntılarımıza karşı sağduyulu hareket etmemiz gerekiyor. Örnek verecek olursam üç yüz bin nüfusuyla Sivas’ımızda bir sene içerisinde birçok adli vaka oluyordur sanırım. Üç milyonun üzerinde Suriyeli misafirimizin yaşadığı ortamlarda hiç sıkıntının yaşanmamasını beklemek, çok mantıklı olmasa gerek.
Suriyeliler çıkıp gitsin diyen zihniyetler, hiç düşünmezler mi ki orda yaşananlar bizim de başımıza gelse ne yapardık diye. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” mantığını gütmek ne kadar doğru?
Suriyeli bir çocuğun doğumu ile İngiltere’de doğan bir çocuğun doğumu arasında fark olmamalı. Bu farkları koyan biz insanlar bu durumdan utandığımızda bir şeyler mutlaka değişecektir.
Sen Üşürken
bi koşu mesafede yaşıyorsun çocuk
oyunların, şarkıların da direniyor
yanaklarında umut gülücükleri taşıyıp
yürüyorsun ertelediğin hayallerin üzerine
sevinçlerin kalbine gömüldüğünde
gözlerinden hüzün akar Suriyeli
dört tarafa savrulurken anıların
Kudüs göğsün şerha şerha dağılır
kuytularına sokuluyor soğuk
buz sarkıtları küçük yüreğinde
ağlamak zorlaşır sen üşürken
ölüm bedende kol geziyor artık
İlkay Coşkun
02.12.2017
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.