- 1209 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
SARI YALNIZLIK
Üzgünüm aşkım diyerek vadalaşmıştım senle… Kokun hala düşüncelerimin tüm kıvrımlarında geziniyor… Hücrelerim senin bana bağışladığın yaşam güzelliklerinin resimleriyle dolu… Büyüklüğünde büyüdüğüm sihir! Seni çok özledim… Bekleyişlerimin kuytulardaki sesi senin saklı aydınlığında yolunu buluyor…
Gücümün tükendiğini hissettiğim anlar dostlarım boğaziçindeki ihtişamın tamamlayıcısı olan martıların çığlıklarını dinletiyorlar… Teller arası mucizeden martılar bana şarkı söylüyorlar… Kanayan yüreğimi o yaşam dolu gagalarından çıkan tını ile onarmaya çalışıyorlar… Hatta bir tanesinin sesi bana çok tanıdık geldi... Çığlığı diğerlerinin çığlığından daha tiz ve keskindi… Sen söylemiştin martıların çığlıklarında hüzünlü şarkılar saklıdır o yüzden her birinin çığlığı farklı farklıdır demiştin… O martıyı tanıdım senden giderken yüreğime eşlik eden, en son sınıra kadar benimle birlikte uçan martıydı… Ama senin gibi oda bir yere kadar gelebildi benimle...
Boğaziçi köprüsü; yaşım, yangınım, duygum… Onunla aynı yılda doğmuş aynı yangınla kavrulmuşuz… O seni kıtalarla birleştirdi, sen beni savaşlarımın en zor muharebelerinde en keskin kılıçlarla kuşattın… Yanındayım, arkandayım, içindeyim, düşlerindeyim dedin… Hüzünlerimin en ince kıvrımlarına saldın, tarihinden getirdiğin Çırağan’da sakladığın en değerli hazinelerindeki kokuyu… Bu armağanın şiirimin ve geleceğimin en güzel ayrıntısı oldu…
Bazen Boğaziçi köprüsünün ayaklarında küçük küçük ıslaklıklar görülüyormuş… Yağmur yağmadığı halde bu küçük damlacıkların nereden geldiğine bir anlam veremiyormuş insanlar… Onlar bilmiyor ki geceleri senin düş gemine binip yanına geldiğimi…! Onlar bilmiyorlar ki gecenin kapıları kapanınca aydınlığa, ayaklarının ucuna oturup sarı yalnızlıklarımda çoğalttığım damlacıkları sana armağan ettiğimi…!
İstanbul’ un her yerinde yalnızlık ses verebilir yüreklere… Ama istiklal…! İstiklal, yalnızlığın can çekiştiği insan sağanağı, renk sağanağı, yaşam sağanağındadır… Belki de sarı yalnızlıklarda her köşeye sıkıştığımda İstiklal’ine sığınmam susan yüreğimi caddenin renkli ritmine atmam ondandır…
Kız kulesinin hikâyesini ilk anlattığında gözlerimden boşalan yaşlar şimdi kendim için akıyor… Hero ile Leandros’ un aşkına her gece şahitlik yapan Kız Kulesi şimdi sana olan hasretimi, her gece büyük bir özlemle sana gelen beni öykü olarak anlatıyor onun ışığında yaşamı anlamlandırmaya gelen yüreklere… Onlar boğazın sularında yüreklerini sonsuzluğun maviliğinde birleştirirken, ben bozkırın kahverengi dağlarındaki buğulu bakış oldum…
Bana verdiğin ve Topkapı’nın surlarına bıraktığın yüreğime bağdaş kuran düş çiçeklerini sana geldiğim her gece kokluyorum… Dinmiş lodoslar sözünü tutmadı… Bana ne senin, ne de düş çiçeklerinin kokusunu getiriyorlar…
Biliyor musun! ?
Kadıköy iskelesinde gözleri denizin enginliğinde sevişen iki sevdalının kopyaladığım bakışlarında saklıyorum seni… Martılar kuru yük gemilerine kafa tutarcasına kanat çırparken, onlar iskelenin düş tadında ama gerçek yaşam imgelerinin banktaki sessiz ve en gerçek izleriydi…
Senin gökyüzünden, senin Yeditepeli bağrından yüreğimi kopardıkları vakitten itibaren sesimin tınısı renklerimin anlamı değişti… Bozkırın sarı yalnızlığındaki şiir oldum… Şiir içinde sarı yalnızlık oldum…
Kısacası aşkım, sensizliğin içinde seni büyütüp geçmişin kırıntılarıyla besliyorum kuytulara sinmiş umudumu…
Sakla beni;
Surlarının tarih kokan duvarlarında…
Özle beni;
Eminönü’ ün de uçuşan güvercinlerin gözlerinde…
Duy beni;
Tuzla sahilinde kayalıkların arasındaki dalgaların oynaşmasında…
Öp beni;
Hüznü kucakladığım boğaz içinin mavi ıslaklığında…
Gidiyorum aşkım… Yine gelebilmek için gidiyorum… Gidebilmek; gelmeyi başaracak cesur yüreklerin yaşam savaşındaki ilk galibiyeti, sessizlikler içindeki ilk sesidir…
Aşkım, umudum, İstanbul’ um……
Beyaz Ağıt/Mehtap Altan
YORUMLAR
Wowww muydu nasıldı o ecnebi sevinme ifadeleri...Biz aslımıza dönelim en iyisi..
Sıfatlar ve yüklem tonlamaları yerinde, üstelik nesnelerin boğulması gibi bir problem de yok...
Vapur ıslığının acıklı bir hatırası var şimdi yüreğimde...
Tamir edilmesi zor uygarlığında...
Alfabesi yitirilmiş kelimelerin...
Her zaman derler ya, ilkler başkaymış...Bu da öyle site için,sizin için ve şimdi benim için....
Bir İstanbul aşığının,orada kalmış surlarına dokunamayan parmakları, yangınlarda boş kucakların avuntusunda İstanbul adının geçtiği yerler de ferah ve huzur bulmaya çalışıyor...
Velakin bıçağım bile böyle acıtmadı hiç...
Seviyorum...bir daha sevmek için...susuyorum...bir daha susamak için...seviniyorum...bir daha sevinmek için..
O ferahfeza makamın kırık kanadıyla uçuverirken sayfanızdan...
Hürmetle..
Mehtap ALTAN
Gidiyorum aşkım… Yine gelebilmek için gidiyorum… Gidebilmek; gelmeyi başaracak cesur yüreklerin yaşam savaşındaki ilk galibiyeti, sessizlikler içindeki ilk sesidir…
Ben en çok buraya takıldım sevgili şairim. "Gidebilmek gelmeyi başarabilecek cesur yüreklerin yaşam savaşındaki ilk gabiliyeti"
Umarım bu gidşlerde hiç mağlup olmayız ve hep galip geliriz. Çünküğ bazeı gidişler hep mağlubiyet ile sonuçlanıyor çünkü.
Çok güzel bir anlatım. Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize. Teşekkür ediyorum paylaşımınız için.
Şimdi ki İstanbul'u hiç bilmiyorum ama geçmişteki İstanbul hep duru hafızamda. Ve ben gittiğimde eski İstanbul'u aryorum adım adım daha öçnce gezdiğim yerlerde ama ne yazık ki onlardan eser bile kalmamış.
Kadıköy iskelesinde gözleri denizin enginliğinde sevişen iki sevdalının kopyaladığım bakışlarında saklıyorum seni…
Sakla beni;
Surlarının tarih kokan duvarlarında…
Özle beni;
Eminönü’ ün de uçuşan güvercinlerin gözlerinde…
Duy beni;
Tuzla sahilinde kayalıkların arasındaki dalgaların oynaşmasında…
Öp beni;
Hüznü kucakladığım boğaz içinin mavi ıslaklığında…
Mükemmel....İstanbul değil,İstanbul'lu olmak bile göğsğnü kabartıyor insanın böyle bir yazı karşısında.
Tebrikler yazara...
Martılar kuru yük gemilerine kafa tutarcasına kanat çırparken, onlar iskelenin düş tadında ama gerçek yaşam imgelerinin banktaki sessiz ve en gerçek izleriydi…
Senin gökyüzünden, senin Yeditepeli bağrından yüreğimi kopardıkları vakitten itibaren sesimin tınısı renklerimin anlamı değişti… Bozkırın sarı yalnızlığındaki şiir oldum… Şiir içinde sarı yalnızlık oldum…
...........................................................................SAĞLAM BİR DİL VE ANLATIM TEKNİĞİ VAR VE ÇOK GÜZEL BİR ŞİİRLE BİTEN ŞİİRSEL BİR YAZI OKUDUM.YAZILARINIZIN DEVAMI DİLEĞİYLE SEVDA EKSİLMESİN YÜREĞİNİZDEN.KUTLARIM SAYGIYLA.TABİKİ GÜZEL PUAN..
Şaban Aktaş tarafından 10/14/2008 5:44:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sakla beni;
Surlarının tarih kokan duvarlarında…
Özle beni;
Eminönü’ ün de uçuşan güvercinlerin gözlerinde…
Duy beni;
Tuzla sahilinde kayalıkların arasındaki dalgaların oynaşmasında…
Öp beni;
Hüznü kucakladığım boğaz içinin mavi ıslaklığında…Aşkım, umudum, İstanbul’ um……
Yalın bir dille hiç de yalın olmayan duygular yüklediniz bize...İstanbula bu kadar hasret iken...
Selâm ve sevgilerimle...
Kısacası aşkım, sensizliğin içinde seni büyütüp geçmişin kırıntılarıyla besliyorum kuytulara sinmiş umudumu…
Sakla beni;
Surlarının tarih kokan duvarlarında…
Özle beni;
Eminönü’ ün de uçuşan güvercinlerin gözlerinde…
Duy beni;
Tuzla sahilinde kayalıkların arasındaki dalgaların oynaşmasında…
Öp beni;
Hüznü kucakladığım boğaz içinin mavi ıslaklığında…
Gidiyorum aşkım… Yine gelebilmek için gidiyorum… Gidebilmek; gelmeyi başaracak cesur yüreklerin yaşam savaşındaki ilk galibiyeti, sessizlikler içindeki ilk sesidir…
Aşkım, umudum, İstanbul’ um……
____________________________________SEVGİLİ MEHTAP ....GÜZEL KALEM... SAMİMİ KALEM.... NE GÜZEL DUYGULAR BUNLAR ...İNANIN KENDİMİ ALAMADIM TEKRAR TEKRAR OKUDUM ...BİLMELİSİNİZKİ YAZILARINIZI OKUYORUM ,ZAMAN BULDUKÇA ,BELKİ YORUM YAZMADIM AMA (ÖZÜR)İŞLERİMDEN DOLAYI İNANIN ZEVKLE OKUYORUM...VE HER DAİM OKUMAYA DEVAM EDİCEM..YAZILARINIZI BİZİMLE PAYLAŞTIĞIN İÇİN TEKRAR TEŞŞKÜRLER... VAR OLSUN YAZAN VE YAZDIRAN YÜREK... SEVGİMLE.. KATRE.. KATRE....