- 644 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEHMET AKİF ERSOY
O gün Mehmet Akif Ersoy ile konuşacaksın deseler, inanmazdım. Tünel isimli kitabını elime alıp incelerken, standın yanında bekleyen bir bey efendi, yazar hakkında anlatmaya başlayınca, onunla konuşmak için ne kadar isabetli bir karar aldığımı anladım. Üstüne üstlük, ismin Mehmet Akif Ersoy olması da ayrı bir cazibeydi benim için…Ortadoğu’ yu bilen, oranın havasını koklayan, hatta harp ile burun buruna, yıllarını Mısır ve ardından Filistin Gazze’ de geçiren, bu yaşadıklarını, daha doğrusu Filistinli’ lerin acılarını kitaplaştırıp kitabında anlatan Mehmet Akif Ersoy… Bu ismi kim sevmez ki? Başta, bu ismin İstikal Marşı ile ilgili bir hatırası vardır bizde. Yazarın, milli şairimizin ismini taşıması ne güzel bir şeref, hani ülkemizin zor şartlarında yazdığı o güzelim İstikal Marşı’ nın şairi Mehmet Akif Ersoy…
Neyse yanaştım kalabalığın olduğu yere doğru, beklemeye başladığım ile sıranın bana gelmesi bir oldu. Merhabalaştıktan sonra ; ”Ortadoğu üzerine benimde bir roman çalışmam var.” Dedim. Önce şaşırdı , belki böyle bir şey beklemiyordu, ardından; “çok güzel, oralara gittiniz mi?” Dedi. Filistin’ i kasdediyordu. Tabi benim, Suriye’ nin başkenti Şam dışında oralara gidip görme gibi bir şansım olmamıştı. Fakat Ortadoğu hakkında çok kitap okumam gerektiğini biliyordum. Konuştukça muhabbetimiz derinleşti, ismimi sorduktan sonra beni dinlemeye devam etti . Anlayacağınız, sıcak bir ortam oluşmuştu. Yaşımı sordu kırkbeş dediğimde, gülümseyerek “yaşlanmışsınız” derken, biraz moralim bozulmadı değil. Kısa hasbihalin ardından, yazar, kitabını imzaladıktan sonra oradan uzaklaştım.
Mehmet Akif Ersoy, bir gazeteci olarak, kitabında Gazze’ de yaşanan acıları anlatıyordu. Şunu ifade etmeliyim ki, sahada çalışarak savaş muhabiri olmak zordur, ölümle her an iç içedir insan. Bir taraftan fotoğraf çekip, diğer taraftan çektiğin fotoğraflarla ilgili yazıp basına göndermek o ortamda hakikaten zordur… Eve gelip Tünel isimli kitabı okumaya başladığımda şaşkınlığım üzerimdeydi. Sayfaları çevirdikçe Mehmet Akif Ersoy’ un 1960 doğumlu ve dört çocuk babası olduğunu öğreniyordum. Gazze’ de, eşi ve dört çocuğu ile zor şartlarda görev yapmanın ve oradaki insanların ateş altında yaşamasının hikayesiydi anlatılan…Kitabı okumaya başlamıştım bir kere, çevirdikçe okuyor, okudukça düşünüyordum... Mehmet Akif Ersoy, o gün kitap fuarında, yani cumartesi günü benimle konuşup “yaşlanmışsınız” derken ne demek istiyordu? Sonunda onun yaşça benden büyük olmasına karşın anlatmak istediğini bulmuş, kısa bir araştırma yaptığımda bu kanıya varmıştım. O, Tünel isimli kitabı çıkarırken çeşitli yerlere röportaj vermişti. Röportajında; “eve kapanıp kitap yazmak zor, bir daha kitap yazmam” Diyordu. Hayatı savaş alanlarında geçmiş, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında ve üniversitelerde konferans veren biri olarak eve kapanmak gerçekten onun için zordu. O gün benim üzerimde gördüğü yorgunluğu kasdederek; "yaşlanmışsınız" demişti.
Bir daha söylüyorum, Mehmet Akif Ersoy, Tünel isimli kitabında Gazze’ de yaşanılanları anlatıyordu. Gerçekten, yaşanılanları anlatmak zordu. Peki ya, yaşanmayanı, romandaki kişileri anlatmak?
Herkese selam ve sevgiler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.