- 549 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
iktisat mı eğitim mi... 2018-5
atilla ilhan aydınlar savaşı kitabı...
t.i.bankası yayın... 2004- istanbul
sayfa: 49...
diyor ki...
" osmanlı aydını bir türlü başa çıkamadığı diyar-ı küfrü tanzimat’tan itibaren ancak onun eğitimini kapabilir okullarına kavuşabilirse haklayabileceğini sanmıştı..."
takibte yazar şöyle sürdürmüş...
" okumak ilerde memur olmak demektir... memur olmayı ’parlak bir istikbal’ sayıyor. bunun anlamı şudur: eğitimimiz türk ekonomisi için değil türk bürokrasisi için adam yetiştirmiştir."
karslı nice zenginlerimiz çocuklarını- belki hepsini memur yaptılardı.
ali koç fenerbahçe başkanı olması muhtemel bugünlerde... türkiyenin zenginlerindendir...
düşünebiliyor musunuz? kars’ta il tarım müdürlüğünde memur olarak hayatını idame etsin.
bu ne modaydı ki kars’ın sermaye birikimi böylelikler ile çar-çur edilsin? edildi de!
atilla ilhan türk düşünce hayatının önemli yazarlarından biridir...
devam ediyor...
" eğer bir ülke tarımını modernize ederse ve ilaveten sanayiini modernizasyona inkişaf kılarsa. bizim o kadar önem verdiğimiz okuryazarlık kendinden yükselir. üstelik okumuş nüfusu planlı bir kalkınma ekonomisine dolaysız olarak katıp üretimi bilimselleştirdiğinizden çağdaş uygarlık düzeyine yaklaşırsınız... burada yanlış yaptık... atları arabanın önü yerine arabayı atların önüne koştuk. maarifi iktisada tercih ettik..."
bilenler bilecektir...
ardahandan ümraniyeye gidenler... norhtern elektirik diye kanada telefon fabrikasına işçi oldulardı... bunların çoğu mandralarını kapatıp gitmiş geniş arazi sahibi ailelerden olanları vardı.
ve bu fabrika ardahanlı işçilerin ardahanda yapmaları lüzum eden iktisadı tedbiri (proğramı) bunların çocuklarına uyguladı...
bu okulda okumuş kırım tatarı bir öğrencimin babası anlattı...
" ben ortaokula fabrikanın deneme ortaokulunda başladım. hayrete mucip fizik konularını... sibernetik benzeri şeyleri okuduk...
öğretmenlerimiz öyle şeyler öğretiyorduki... şimdi ancak anlıyorum, digital dediğimiz: internet... akıllı telefon’un kapsadığı şeylermiş... o gün okutulan konular."
öğrencimin babası isviçrede yaşamış, emekli olmuş.
bu okulların sanayii ile koordineli okullar olduğunu söyledi...
ardahanın okulları mandracılık... ormancılık... hayvancılık... olduğu gibi tasavvur edelim.
eğitim ekonomiyi desteklemelidir...
eğitim üretim için; üretim eğitim için olmalıymış... atilla ilhan’ın dediğinden bunu anlıyorum.
klasik şemaya göre tanzim edilmeliydi diyor yazar... eğitimin ve iktisadın: almanya gibi kanada gibi japonya gibi isviçre gibi.
gelelim ardahan ve karsın sermaye akümülasyonuna ve dahi kafkasya osmanlı servet birikimine...
ne oldu? çocukları memur oldu... fabrikalarda işçi oldu. fabrika kuramadılar.
pekala araziler... mandralar, celepler, sürüler, malvarlar, meleşen kuzular...
dev hollanda peynirleri mi olabildiler? dev fransız la vache gui rit mi oldular.
kars ve ardahan servet birikimi türkiyenin çok önemli servet kaynaklarından biriydi.
bu konuların uzmanı değilim... bildiğimi yazmak durumundayım.
sakıp sabancıya 1970 yılında istanbulda bir milyon lira el borcu veren zenginlerden necati gazcı karslıdır. karstan istanbula isteksizce gitmiştir.
1950’lerde şemistan koçulu sovyet rusyaya kars ticaret ateşeliği üzerinden hayvan ihracaatı yaptıkları bildiğimiz vakıalardır. daha nice örnekler ve kişiler...
hassaten bu yazıda kars ve ardahan kapital sahiplerinin ali koç’un yapmadığı hatayı yaptıklarını ifade etmek isterim... buna bağlı olarak atilla ilhan’ın teorisi olduğundan ben kendi mahalimden bir dem vurmak istedim.
hepsi o.