- 568 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HESAP KİTAB İŞİ
Öncelikle yaşadığımız bir yaşam kârlı mı,? Zaralı mı diye bir sual eylesem,acaba insanımız ne, ve nasıl bir cevap verirlerdi.
Ha önce benim cevap vermem uysal olur.Benim düşüncem,insan olarak yaşamımızı iyi güzel hoş yönde yaşayıp,eğer bu yaşam boyu bir şeyler edip eyledikse biz kârdayız.
Yoksa ki şairin dediği gibi ”Kuzu geldik, koyun gittik dünyadan” misali, gittikse o zaman zarardayız. En azından, bilinçli el verişli değerli ve saire bir yaşamı sürdürüp gittik ise,o zaman sevinelim.
Yaşam boyu bir şeyler yapayım diye hep uğraş verir didinip dururum.Hani günümün boş geçmesini pek hoş görmediğimden dolayı,veya,can sıkıntısından da olabilir.
Bugün yürüyüşe gittiğim de,bizim hanede ki durum hep betime gidiyordu.Bu esnada bu hal geldi aklıma.Uzun bir yürüyüşü düşüncesi olarak bunu gücümün yettiğince bir yazım eyleyeyim dedim.Hem zamanımı değerlendirir hem de,belki okuyucuya bir hatırlatma veya öneri olur demiştim.
Olayın başlangıcı basit.Ama anlatması veya tam tefaratluca yazması biraz zor.Biz bir aileyiz.Eşim,oğlum,gelinim bir de torunumuz var. Ben erken emekli, oğlum çalışıyor. Eşim ve gelinin çalışmıyorlar.
Ta ocak ayından beri hep hesap ediyorum. Bu yaz ailecek izine gidip,şöyle enine boyuna bir izin keyfi yapsak diye.Zira gurbet acı,gurbet çile,gurbet hasret, özlem. Birkaç kez oğlum ile konuştuk.Oğluma şöyle bir büyükçe bir araba alalım beraber bir izin yapıp gelsek dedim. Önceleri oğlum hem küm etti,ama sonrası
--Olmaz baba biz kendi arabamızla gidip kendimize göre bir izin yapmayı düşünüyor- ruz.Herkes kendisine bir araba alsın,istediğince bir izin yapsın.Kusura bakma biz böyle istiyoruz.
Eh ne diyelim, gücün yetmiyor,sözün geçmiyor,haddini bilmen gerekiyor.Kabul edip herkes kendi isteğine göre arabasını alsın dedik.Zira memlekette olduğu kadar evde de demokrasi var,hani öyle boş değil.
Oğlum,ve gelinim kendi isteğine göre başladılar araba aramaya piyasada.Ben de kendi hesabıma göre bir arabada almayı düşündüm.Yalnız benim alacağım araba hem izin de hem de burada günlük yaşamımda kullanmayı düşünüyorum.
Oğlumun burada günlük kullandığı bir arabası var.Ama bu eski ve yaşlı diye bu araba ile izine gitmeyi istemiyorlardı.Düşünceleri şöyle alımlı çalımlı gösterişli bir sükseli, güzel araba almaları idi arzuları.Onlar o yönde biz bu yönde birer araba almak için gözümüz gönlümüz piyasa da idi.
Yalnız burada belki oğlum, gilin haklı yanı,biz emekliyiz iznimizi beş altı ay kullanabilirdik.Ama oğlum çalıştığından dolayı kısa dönem yazlık izini kullanacaktı.
Her neyse,başladık iyi güzel birer araba almak için öncelikle İnternetten,ardından yöresel günlük gazetelerden,bir de araba satan garajlardan.
Uzatmayalım, ilk arabayı ben buldum.Hem de gönlümün istediği arzularıma uygun bir biçimde ki arabayı.
Aldığım araba bulunduğum ülkenin değerli markalarından.On yaşlarında.Yalnız aldığım araba benzinli ve kurşunsuz benzin yakıyor.Arabanın beygir gücü, dokuz beygir gücünde.Oldukça temiz ve bakımlı.Aldığım sahibi bir Fransız vatandaşı.Hani pekte pahal olmadı alışım.Zira beygir gücü biraz büyük,
Kısa yolda veya şehir içinde kullanımı biraz pahalı yakıtı oluyormuş da.Ama uzun yol için ve ara sıra kullanmakla,idare eder deyip aldık arabayı.Ha,burada arabamın alışında en büyük yardımı oğlumdan gördüm.Zira kendisi bir başka işte çalışsa da arabacılıktan oldukça anlayışlı.Normal zira serde gençlik.
Benim araba,bana Avro olarak Üç bin Beş yüz Avroya alındı.Yalnız önemli olarak elin arabasının durumunu bilebilmem için bir Türk arkadaşa bir güzel bakım yaptırdım. Üç yüz Avro masraf ettim.Eski sigorta şirketine arabayı sigorta yaptırdım İki yüz Yetmiş beş Avro yıllık. Her şeyini tamam edince hanımımla bir güzelde pırıl,pırıl olsun diye de bir güzel içini dışını temizledik. Evin önünde ki parka da çekip,şu Mayıs ayı gelse de bir izine gitsek hayali kurduk durduk.
Gelelim oğluma oğlum biraz aradı ama Şubat sonuna doğru aradığı arabayı buldu.Aldığı araba benim aldığım arabanın aynı markasından. Araba on yaşında. Araba Dizel ”Mazotlu”.Aslı varsa sekiz beygir gücünde imiş,Üç de turbosu mu nesi varmış. Oğlumda bir Fransız Hanımından aldı arabayı. Araba bakımlı hoş kullanılmış. Hatta benimkinden biraz daha az kilometre yapmış bir hali vardı.Arabayı oğlum yedi bin Avroya aldı.Araba gerçekten genç için süper.Oğlum ben gibi Türk garajına bakıma verdi,Beş yüz elli Avro bakım parası ödedi.Dört yüz elli Avro sigorta bedeli tuttu.Önemli işlerini bitirince oğlumda çekti arabasını bizim arabanın sağ tarafında ki boş parka.Gene ben ara sıra arabamı kullanıyorum.Onun elinde ki eski arabası olduğundan yeni arabayı sadece haftada bir çalıştırıyordu.
Mayıs ayı gelince hanımla biz çıktık yola izin için. Benim Fransa da ki evim ile Türkiye de ki evimin arası Üç bin Dört yüz kilometre. Bu yol boyunca benim arabam kurşunsuz benzin almak şartıyla bu mesafeyi İki yüz elli litre benzinle geldi. Hatta bir çeyrekte benzinim arttı.
Benzin fiyatları geçtiğim her devlete göre değişiyordu. Ama pahalı ama ucuz.Ben bulunduğum ülke benzin fiyatına uyarak hesap yaptım.İki yüz Elli litre benzin,Bir Avro Elli satimden Üç yüz yetmiş beş Avro harcadım.Tabii oto yol veya araba dışı masraflar hariç.
Oğluma da tembihledim. Oğlum izine gelirken aldığın mazotu bir kenara bir not tut diye.Sağ olsun oğlum sözümü tutmuş.Onun değişine göre,Burada ki evimizden, Türkiye de ki evimize Yüz yetmiş litre civarında mazot yakmış arabası.Burada Mazot’un litresi bir Avro beş santim civarında idi.Onun arabasın yol yakıt parası yüz Seksen Avro civarında bir yakıt parası ödemiş oluyordu.
Allah’tan ki yollarda her iki araba da arıza vermemişti. Biz hanım ile altı ay gibi bir zaman izin veya tatil yaptık.Oğlum iş sahibi olduğundan ancak beş hafta gibi az bir izin yapmıştı.Bana dediğine göre bu izin zamanın da arabası sekiz bin yedi yüz kilometre bir yol kat etmiş.Sadece şükür ediyorduk ki,oğlum ve ailesi kazasız belasız evine geri dönmüştü.
Biz hanımla emekliliğin tadını çıkarıyorduk. Önceleri Antalya’dan doğu yönün bir kez gezmiştik. Bu zaman içinde de Batı yani ege bölgesi hatta Marmara bölgesinin bazı kesimlerini de gezmiştik. Sadece ilçemize döndüğümüzde bir motor yağını değiştirmiştim. Ve Ekim ayının son haftası tekrar geri dönüp Fransa’ya gelmiştim. Arabamın işlemiş olduğu kontör on iki bin küsur kilometre civarında idi. Kısacası iyi bir izin yapmıştık. Şükürler olsun kazasız belasız bir izini de bitirmiş oluyorduk.
Ben arabayı alırken, imkanlar dahilinde satmadan burada kullanmayı düşünüyor dum.Zira bir tek arabam vardı elimde.Eh bir eve de bir araba lazımdı. Satmayı düşünmüyordum.Yalnız bu izin dönüşü bir güzel bakımı şarttı.Motor yağı,yağ filtresi gibi bazı önemli veya yıpranmışların bakımı olması lazımdı.Bu bakım işini gene bizim Türk garajında yaptırdım.Üç yüz Avro civarında bir gidere mal olmuştu bu bakım işi. Ha araba gerek ise mecburen benzin koymak gerekiyordu.Yoksa ki evimizin önünde ki parkta kalıyordu arabam..
Gelelim oğluma.Oğlum çalışan biri idi.Üstelik iş de pek uzakta değildi.Zaten arabası vardı.İyi kötü üç beş yıldır idare ediyordu bu araba ile.Gene de idare ederim düşün- cesi ile,izin için aldığı arabayı satmayı düşünüyordu.Zira oğlum gil iki yılda bir Türkiye ’ye izine gidiyorlardı. Bunun için iki yıl bu arabayı saklamanın bir alemi yoktu.Zira burada,araba ister kullanılsın ister kullanılmasın,arabaya en az bir park sigortası yaptırması gerekti.Hafta sonu kullanırım derse o zaman sigorta daha pahalı oluyordu. Bundan dolayı arabayı satmak için İnternetin bedava sütununa ilan verdi.
Sanıyorum bir iki müşteri çıkmıştı. Lakin verdikleri ücret keseye dokunur cinstendi.
Bu fiyatta oğlumun işine gelmiyordu. Bana değişine göre, yeni arabasına kiralık bir garaj bulup,izin sezonuna kadar orada muhafaza edip,izin sezonunda biraz daha fazlasına arabasını satabilirdi.
Duyduğuma göre,garaj tutmaktan vaz geçmiş.Zira garajın aylık kirası en az yirmi beş Avro idi.Altı ayda yüz elli Avro ödemesi yanında bir o kadar da sigortaya ödeme yapması gerekti.Hani izin için bir güzel araba almıştı ya,şimdi araba başına bir nevi bela oluyordu.Ama mal canın yongası derler,ucuza vermeye de hiç gönülleri razı gelmiyordu.Satamayınca da yan giderlerine canlarını sıkıyorlardı.
Son karar göre, arabayı izin sezonuna kadar bırakacakmış. İnşallah iyi bir fiyata satarım demişti. Ne yapacaktı başka çaresi yoktu. Altı aylık bir park sigortası ile Mayıs ayı sonuna kadar araba parkta kaldı.Sadece haftada bir çalıştırıp birkaç kilometrelik bir gezinti ile yetinmişti.
Ve nihayet mayıs ayı sonunda İnternete koyup müşteri beklemeye başladı.Haziran ayının ilk haftasında bir kişi aradı,o da gerçekten alıcı bir hali vardı.Zira bu kişi Altı yüz kilometre uzaktan telefon etmiş. Yalnız dediği fiyatı çoğunsunmuş, bu yüzden dediği fiyatta bin Avro inerse gelip alacakmış. Zaten oğlum aldığı fiyattan Beş yüz Avro indirim yapmıştı. Adam şimdi bin beş yüz Avro indirilmesini istiyordu.Bu güne kadar telefon edenlerin içinde en iyi fiyat veren bu kişi idi.O da Altı yüz kilometre uzaktan gelecekmiş. Oğlum bir iki gün mühlet istedi ama, başka arayan soran olmayınca arabayı beş bin beş yüze verdi geçti. Şurası dikkatimi çekmişti.
--Oh be, arabayı satımda kurtuldum demişti. Bir düşüncesiz, veya bazı hayallere inanıp ayarsız iş yaparsa muhakkak sonu umulmadık zararlara sebep oluyordu. Oğlum bu arabayı satmayıp da,eski küçük arabasını atsaydı,kendisi daha rahat edecek,hem de yıllarca bu arabası ile izine gidip gelecekti, ben gibi. İşte gençliğin verdiği hırs küpünün getirdiği bu telaşe onun boşu boşuna masraf etmesine sebep olmuştu. Hani bizler kaşıkla kazanıp, kepçe ile dağıtanlardan olursak, sanıyorum iki yakamız bir araya gelmeyecek gibi.
Ama ne dersin ne edersin, karşımızda bu gibi nice gençlerimiz var yöremizde. Sadece hayallerine kapılıp bir iki kısa zamanın pöh pöhüne, alımına çalımına kapılıp yaptıkları kazancın değerini bilmedikleri gibi, kazançlarının hayrını da pek görmüyor- lar.Hayat koşullarını değerlendirmek gerekiyor.Bu gün bu gündür,yarı yarındır demenin hiç de alemi yok.Biraz hesaplı kitaplı olmak gerekiyor.Ne demişler ”Hesabını bilene cimri dersek,hesabını bilmeyenlerdeniz ”Hayırlısı Allah’tan.
04-04-2018
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.