NASREDDİN HOCA (Binbir Gözeden)
HAYATI VE FIKRALARI
Nasreddin Hoca ile ilgili en eski kayda, bir kopyası halen Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplığı’ nda bulunan ve Veli ve Gazi Sarı Saltuk’un menkıbelerinin anlatıldığı(XV.yy) Ebülhayr Rumî’nin "Saltukname’si" nde rastlanmıştır. Sivrihisar’ın Horto köyünde, 1208’de doğdu. Babası Horto imamı Abdullah Efendi, annesi Sıdıka Hatundur. Babasından arapça ve dini bilgileri öğrendi. Seyit Hacı İbrahim ve Seyit Mehmet Hayranî’ den ders aldı. Konya Medresesi’nde öğrenimini tamamladı. Sivrihisar ve Akşehir’de imamlık, İmâret Medre-
sesi’nde müderrislik yaptı. Akşehir’e yerleşti. Burada iki kez evlendi ve ikinci evliliğinden Fatma Hatun adında bir kızı oldu. 1284’te öldü. Türbesi Akşehir’dedir.
1253-1335 Yıllarında Anadolu Selçukluları zamanında Ahî ve Türkmenlerin moğollarla mücadelesinde otoriteye karşı koyan ve Ahîlik Teşkilâtı’ nın baş mimarı sayılan ve Kırşehir çevresinde yaşayan AHÎ EVREN NASİRÜ’D-DİN MAHMUD olduğu ve el yazmalarında yirmi kadaar eserinin olduğu Prof. Dr. Mikail Bayram tarafından tesbit edilmiştir. Prof. Dr. Mikail Bayram’ a göre Ahî Evren Şeyh Nasirü’D-din Mahmud’ un "Letâif-i hikmet" ve Letâif-i gıyasiyye" adlı eserlerindeki latife ve hikayeler halk arasında Nasreddin Hoca fıkraları diye anlatılmaktadır. Bu fıkraların Ahî Hace Nasirü’d-din’ in hayat hikayesiyle ilgili izler taşıdığını da belirtmektedir.
Bozdoğan Kemeri’nden Unkapanı’na doğru giderken Manifaturacılar Çarşısı yanındaki
cami mermer kitabesinde " Fatih devrinin ünlü bilgin ve büyük düşünürü Nasreddin Hoca’nın torunu 1407 Sivrihisar doğumlu Hızır Bey, fetih’ten sonraki ilk İstanbul kadısı ve İstanbul Efendisi(belediye başkanı) 1453-1458 bu hazinede meftundur. diye yazdığı belirtilmiştir. Hoca’nın mezarında ise 386 tarihi vardır. Şiirlerinin varlığından da söz edilmektedir. O’nun uğuzlamalarından / güldüşününden örnekleri aşağıda göreceksiniz.
YÜZME BİLMEK
Hoca’nın iki karısından ilki yaşlı ve çirkin, ikkincisi genç ve güzelmiş... Bir gün ikisi birden sormuşlar:
- Akşehir Gölü’nde kayıkla gezerken kayık devrilse, önce hangimizi kurtarırsın? Hoca, bir
ilkine bir ikincisine bakıp; birinci karısına:
- Hanım, sen biraz yüzme bilirsin değil mi? demiş.
" Hoca, otobüse dolmuşa binecek, taksiye de binmek isteyecektir mutlaka. Bedri Rahmi Eyüboğlu "
" Yaşayacak sanat, zümrelere değil halka dayanan sanattır. O da bize insanüstünü değil,
insanın halini anlatır. Gerçek şu ki O, Türkçe konuşulan her yerdedir. - Orhan Veli Kanık "
DAMDA
Hoca çıkmış dam aktarırmış damda
Kapı çalınmış bir an
Eğilmiş bakmuş bir adam adamda
Ne üst, ne baş.. Perişan
Merak etmiş sormuş: "Kimi istedin?"
- Seni , Hocam, biraz aşağıya in
- iyi ama, ağam, işim acele:
Ne söyleyeceksen oradan söyle
- Bir ricam var senden, küçücük bir ricam
aşağıya insen ne olur Hocam?
Her halde iş mühim! anlamak gerek
Bakalım neymiş muradı? diyerek
Takım taklavatı bırakıp dama
İnmiş kırkbir basamak merdiveni
Açarak kapıyısormuş adama:
- Söyle ne var* Niçin indirdin beni?
Adam demiş ki: - Hocam ne olursun!
Allah kazadan beladan korusun
Dert verip derman aratmasın Rabbim
Sevaptır, bir sadaka ver, fakirim
Bu lâfları duyunca
Deliye dönmüş Hoca
Ta damlardan inişine mi yansın,
Yarıda kalan işine mi yansın?
Ama Hoca bu, kurnaz...
- Hele yukarı gel benimle biraz,
Üst tarafını orada söylerim
Varınca ikisi de nefes nefese dama
Hoca dönmüş adama
Demiş ki; Allah versin!
Orhan Veli KANIK
RÜŞVETÇİ KADI
Konya kadısı rüşvet yemekle ünlüyümüş. Hoca’nın bir gün bu adama işi düşmüş. Bir çömlek bal alarak kadıya gitmiş
ve ihtiyacı olan ilâmı almış. Kadı evde balı tatmak için bakmış ki bir de ne görsün! balın altı çamurmuş. Adamını
Hoca’ya göndermiş. Adam :
- Hoca , seni kadı çağırıyor; verdiği ilâmda bir bozukluk varmış onu düzeltecekmiş. Hoca:
- Evlât, bozukluk ilâmda değil bal çömleğinde!.. demiş.
" Türk halk dehasının güldürü adamı Nasreddin Hoca, kadın ve doğa aşkında Karacaoğlan ve Allah aşkında Yunus Emre kadar temsil eden biricik büyük varlıktır. Behçet Kemâl Çağlar "
KAÇ ARŞIN
Hoca’ya sormuşlar:
-Dünyanın kaç arşın ettiğini bilirmisin?
Tam o anda yoldan geçen cenazeyi gösterip cevaplamış, Hoca:
-O bilir; bakın, ölçmüş, biçmiş, gidiyor!
" O, doğrudan doğruya Türk halkının bakışıdır. - Prof.Dr. Gündüz Akıncı "
Yaşamı ile ilgili değişik görüşler olmakla beraber Anadolu’da yaşayan bir Türk düşünürü
olduğu kesindir.
" Nasreddin Hoca, Anadolu Türk’ü demektir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu "
DAMA ÇIKMA
Dam aktarırken çişi gelince, Hoca aşağıya doğru koyvermiş. Ancak yoldan geçen birini görünce yarıda bırakmış.
Aşağıdaki bağırmış:
- Niye yarıda kestin Hoca? Hoca cevap vermiş:
- Kesmiyeyim de tutuna tutuna dama çık öyle mi?
BM UNESCO tarafından 1996 yılı, "Nasreddin Hoca Yılı" olarak kabul edildi.
PADİŞAH ve ÇİFTÇİ
Köylünün biri Hoca’ya sormuş:
- Hoca, padişah mı büyük, çiftçi mi?
- Elbette çiftçi, çiftçi buğday vermezse padişah acından ölür!..
" Kavganın, kabalığın değil; inceliğin titreşimleri içinde dirilmek Nasreddin Hoca’ya özgü bir eylemdir. Türkçe gülüşümüzden, Türkçe düşünüşümüzden olan en yerli, en duyarlı, en özgün güldüşün kaynağımızdır. İsmail Karaahmetoğlu "
ÂŞIK
Hiç âşık oldun mu ? demişler Hoca’ya... Hoca:
- Vallâ bir kere oluyordum!, üstüme geldiler. demiş.
Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsref, Kösedağ’da moğollar ile savaşta yenilince
ağır vergilerin yanında yerel yönetimler de moğolların atadığı kişilere verilir. Bu dönemde moğol şehzâdesi Keygatu Aksaray, Ilgın ve Akşehir’de aylarca karargâh kurar ve Anadolu’da 8 yıl kalır (1243-1251). Bu sebepten Hoca ile Timur arasında geçtiği söylenen olayların, Hoca ile Keygatu arasında geçtiği
sanılmaktadır.
MERDİVEN
Bir kaç papaz Hoca’ya takılmak için sormuşlar:
- Hoca, merak ettik ; sizin peygamber mir’ac için gökyüzüne nasıl çıktı?
- Yahu bunda bilmeyecek ne var! Sizin peygamber İsa için kurulan merdivenle!
" Nasreddin Hoca, Türk Milleti’nin yükünü yeniledecek her bir evde misafirdir. Onun kartviziti kahkahadır. O, Doğu, Batı memleketlerinde faal olan vatandaştır. Ülke sınırlarından eşeğine binip geçer. Onun pasa- portunu sınır erleri yakalamıyorlar. Çünkü o, dünyanın insanıdır. O, yıldan yıla genleşiyor. Omuzların- daki gömleği eskileşiyor, ama gülüşü daima yenileşiyor.-Toramirzo Cabbarov(SSCB) "
HOCA’NIN BOĞASI
Hoca’nın yedi köyün ineğine yeten bir boğası varmış, Hükümet bir numune çiftliği kurdurarak ineği satın
almış. Gözleri sürmeli, gerdanı katmerli, tüyleri pırıl pırıl bir inek sunmuşlar, boğa başını çevirmemiş.
Ondan güzelini bulmuşlar, koklamış beğenmemiş ve günlerce böyle sürüp gitmiş. Sonunda Hoca’ya başvurmuşlar:
- Ne oldu bu boğaya, bir döl alamadık gitti. Gülmüş Hoca:
- Elbette öyle olacak, hükümet memuru artık, bu gün git yarın gel diyor!
Nasreddin Hoca Türk dünyasında: Doğu Türkistan’da Nasrdn Avanti, Kazaklar arasında Hoja Nasr, Özbekler’de Nasrdi Apandi, Azeriler’de ise Molla Nasreddin olarak anılmaktadır. Nasreddin dinin zaferi, Hoca farsça hace’den dilimize girmiş ve Türkler’de " Efendi, öğreten anlamında ve " Selçuklu Türkleri’ nde de vezir " anlamında kullanılmıştır.
" O, Türkler arasında söylenen nükteli lâtifeli fıkraların kahramanı; efsaneleşmiş bir halk filozofudur. Ahmet Kutsi Tecer "
BORÇ ve VADE
Bir tanışı Hoca’dan vade ile borç para isteyince:
- Vallahi borç veremem, ama istediğin kadar vade verebilirim!.. demiş.
NASREDDİN HOCA’NIN GÜLEN YAZISI
Türbesine vardım
Akşehir göğü mavi
Gülen gözleri halkımın
İşliğin, çarşının, tarlanın
Emeğiyle ışımıştır
Onun için günaydın
Günaydın Nasreddin Hoca
Bir sorum var, dur hele
Gülecek mi nar ağacı?
Nar ağacı iner dar ağacından
Yüreğimizin insan ipliği
Dokursa gülümsemeyi
Sabahın gökova pamuğundan
Gülen insan
Dayanır hemi kendisine
Hemi mal azgını ezincine
Tüm kanlı düzenlerin
Akşehir’ in ortasında
Halkın diktiği nar ağacıdır
Ölüme karşı gülümseyen!
Türbesine vardım
Gelen yazmış geçen yazmış
Mavi taş zaman duvarına
Nasreddin Hoca’ nın gözlerinden
Gülümseyen bir yazıyla
Dayanan halkın gönül yaprağına
Orta Anadolu’ nun güneşli sözlerini
Gülen insan yener karanlığın yüzünü.
Ceyhun Atuf KANSU
KAZIN AYAĞI
Hoca bir gün Timur’a hediye için bir kaz kızartıp yola düşmüş. Ancak yolda dayanamayıp kazın bir budunu
afiyetle yeniş. Timur kazı böyle görünce:
- Hoca kazın bir budu nerde? demiş. Hoca:
- Öğle vakti tek ayaklarını karınlarının altına bükerek dinlenen kazları gösterip; bizim memlekette
bütün kazlar tek ayaklıdır, demiş. Timur adamlarına emredip davullar dümbelekler çaldırınca kazlar
uçuşmaya başlamış ve Timur:
- Bak Hoca, senin kazlar iki ayaklı oldu!..
Bunun üzerine Hoca:
- Bu kadar gürültü senin için yapılsaydı sen de dört ayaklı olurdun!, demiş.
O, bir Türk bilgesidir.
İÇİNDEKİ
Hoca bir gün merdivenden düşünce , karısı bu gürültü ne, Hoca? diye seslenmiş. Hoca:
- Cübbem merdivenden düştü, demiş. Karısı:
- Aman Hoca, hiç cübbe o kadar gürültü çıkarır mı? Hoca:
- Ee Hatun içinde ben de vardım!, demiş.
" Türk toplumunu en duru biçimde Nasreddin Hoca yansıtır. Sokrates gibi kitapsız bir düşünürdür. Yaşadığı bir gerçektir ve Türk toplumunun yapı taşlarından biri belki de en önemlisidir.- Ahmet ÇUHACI "
FİL
Timur’un Akşehir’e getirdiği erkek fil kasabanın başına bela olmuş. Kasabalılar Hoca’ya gelip;
- Aman hocam, senin sözün Timur’a geçer. Söyle de şu fili uzaklaştırsın. Hoca:
- Olur ama beş on kişi de benimle gelsin. Peki deyip yola koyulmuşlar. Timur’un huzuruna vardıklarında
- Efendim , kasabalı... Arkasına dönüp bakmış ki kimse yok,
- Efendim, kasabalılar filden çok memnunlar ama fil pek yalnız. Bir de dişisini getirseniz iyi olacak diye düşündük de
Timur memnuniyetle kabul etmiş ve Hoca dönmüş. Kasabalılar:
- Ne oldu hocam? diye sormuşlar. Hoca:
- Müjde, belalının dişisi de geliyor!..
" Toplum, Nasreddin Hoca’nın diliyle suskun yaşantısının öcünü alır. - Fazıl Hüsnü DAĞLARCA "
SERMAYE ve KEDi
Hoca bakkallık yaparken kadının biri gelip:
- Ben kedigillerden filancayım; veresiye alıp borcumu sonra ödeyeceğim. Hoca:
- Olmaz demiş, bile bile sermayeyi kediye yükleyemem!
İsmail Karaahmetoğlu Ilgaz dergisinde Nasreddin Hoca’ya uzun yıllar yer vermiş ve
Ağustos 1963 ila Temmuz 1981 arası 19 Nasreddin Hoca Özel sayısı çıkarmıştır. Karaahmetoğlu yine Nasreddin Hoca için yazılmış şiirleri biraraya getiren bir de kitabı vardır.
" Hoca’nın gerçek mirasını el birliği ile korumaya çalışmalıyız. - İsmet İnönü "
AĞZINI AÇMAK
Bir toplulukta gevezenin biri gecenin geç vaktine kadar sözü kimseye bırakmamış. Hoca da durmadan esnemiş.
Toplantı bitip ayrılırken geveze adam:
- Hocam, hiç ağzını açmadın? Hoca:
- Açmaz olurmuyum, az daha ağzım yırtılacaktı! demiş.
" Edebiyat kitaplarında yer almaması üzücüdür. - Ömer Asım AKSOY "
DAĞINA GÖRE KIŞ
Timur, Akşehir’de kasıp kavuruyor, milleti zindanlara attırıp durup dururken kelleler uçuruyormuş.
Halk Hoca’ya:
- Aman Hocam, git şu adama da bizi zalimliğinden kurtar. Israr karşısında Hoca, kelleyi koltuğa
alıp gitmiş. Timur, Hoca’ya bir kaç soru sormuş: - Eee söyle bakalım ben zalim mi, adil miyim? Hoca:
- Vallahi efendimiz, Tanrı dağına göre kış veriyor! demiş.
" Nasreddin Hoca, Türk gülmecesinin kişiselleşmesidir. - Talip Apaydın "
BAKLAVA
- Hoca bak, bir tepsi baklava gidiyor.
- Bana ne?
- Ama, sizin eve gidiyor
- Sana ne?
" Nasreddin Hoca, Halkın Sorunlarıyla İlgili, Canlı, Yapıcı, Eğitici Yani Türk Halkı Gibi güleryüzlü Ciddi Olmak Demektir. Şükrü Kurgan "
PTT 1976 yılından beri "Nasreddin Hoca Pulları" serilerini tedavüle sürmüştür.
Naşit(1986-1938) Fen Tiyatrosu’nda 1918-1919’da Nasreddin Hoca’ Nasreddin Hoca adlı oyunla canlandırır. 1980-1981’ de Devlet Opera ve Balesi Sabahattin Kalender’in Nasreddin Hoca Operasını sunar. Muhsin Ertuğrul (1940- Nasreddin Hoca düğünde), Ferdi Tayfur (1943) ve İsmail Dümbüllü’nün " Dümbüllü Macera Peşinde " adlı filmleri ile sinemada da yer almıştır. 1971’de Sadri Alışık’tan böyle bir filmde oynaması istenir ama o, Hoca filmi tutmaz diye reddeder. 1970’lerde İtalyanlar Nasire Hoja diye kovboy tipi ringolardan birini yapıp Hoca ile ilgisi olmayan bir karakter yaratmışlardır. Bu bilgiler, italyan basınından alınan fotoğraflarla 466 sayılı 6.8.1971 tarihli Tercüman gazetesinde yayınlanmıştır. Ruslar Buhara Serüvenlerinde Hoca’yı genç, Bulgarlar Nasreddin Hoca ve Hitar Petro (Kurnaz Petro)’da aptal gösteren filmler yapmışlardır. Polonya’lı Türkolog 1974’de Poznan Belediyesi kitaplığında 283-284 fiş numaralı oyundan söz etmekte ve Dombay’ın yazdığı belirtilmektedir. Oyun Johann Luppa tarafından alman- caya, Jean de Fran tarafından da fransızca ve italyancaya çevrilir. Eser el yazısı olup " İki Türk Komedisi" adını taşımaktadır. En başarılı sayılan Nasreddin Hoca filmlerini 1963’de Karikatürüst Oğuz Aral, 1977’de Yalçın Çetin ve Altan Erbulak yapmışlardır. Turgut Demirağ’ın böyle bir projesi olduğu söylenmektedir. Özbekistan’ da tiyatro, opera ve filmlerde yer alır. Süleyman Yudakov (ünlü besteci) 30 yıl önce Nasreddin’in maceraları diye bale hazırlamış ve halâ Nevai Devlet Akademisi Bale Tiyatrosu Sahnesi’nde Nevruz Halk Bayramı’nda sunulmaktadır. Ülkemizde adına kurulmuş bir dernek vardır ve her yıl şenlikler düzenlenmektedir. Devlet, adına hatıra paraları bastrmıştır.
Not: Kaynak Gösterilerek Alıntı Yapılabilir. ILDIZ
KAYNAKÇA :
• Nasreddin Hoca, İsmail Karaahmetoğlu, Ümit Yay., Ankara, 1996, ISBN 975-95006-04.
• Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca, Erdoğan Tokmakçıoğlu, Kültür Bak. Yay.:472 Kültür Eserleri Dizisi:9, Sevinç, Ankara, 1981.
• Letâ’if-i Hoca Nasreddin, Velet Çelebi, Haz.: Doç dr.Mehmet Arslan ve Yrd. Doç. Dr. Burhan Paçacıoğlu, Dilek Ofset, Sivas, 1996, ISBN 975-94776-0-2.
• Türk Halk Edebiyatı, Haz.: Suat Batur, altın kitaplar, 1.bsk, ISBN 975-405-832-6.
• Büyük Larousse, C.16,Miiliyet, İstanbul.
• Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, Anadolu Yayıncılık.
• Ansiklopedik Edebiyat Sözlüğü, Seyit Kemal Karaalioğlu, İnklâp ve Aka, Yelken, İstanbul, 1983.
• Yunus Emre Nasreddin Hoca ve Hacı Bektaş Velî Düşüncesinde Hoşgörü, Haz.: Dr. Şevket Özdemir, Kültür Bak. Katkılarıyla Bilimsel ve Kültürel Araştırmalar
Vakfı, Ümit Yay., Ankara, 1995, ISBN 975-7998-00-1
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.