ZAMAN DURUYOR
Hayatta çok kullanılan, birazcık hayıflanmamızı, birazcık çaresizliğimizi, belki de görmek istemediğimiz bir gerçeği gizlemek için kullandığımız bir söz vardır. “Zaman akıp gidiyor...” Hayatım boyunca hep bu söz beynimde soru işareti oldu. Sahi zaman denilen şey akıp gidiyor da o zamanla birlikte bizlerde mi sürüklenip gidiyorduk? Yoksa zaman yerinde duruyor da biz akıp gittiğimiz için öylemi sanıyorduk?
Sonunda şu gerçeğe ulaştım. Aslında zaman duruyordu. Durmayan, akıp giden bizlerdik.
Zamanın bir yere gittiği filan yoktu. Her şey belli bir düzene göre çalışıp duruyordu. Bu çalışma düzenini biz, zaman dediğimiz bir kalıba, bir ölçüye göre isimlendirmişiz hepsi buydu.
Güneş doğup batıyor... Gece gündüzü, gündüz geceyi kovalayıp duruyor... Hiç batıp ta doğmayan güneş, gidip de gelmeyen gece gördünüz mü?
Hâlbuki ben nice gidip de gelmeyen sevgililer, nice sönüp de alevlenmeyen canlar, nice gözünü yumup ta bir daha açmayan insanlar gördüm.
Zaman olarak bu an benim doğduğum gündeki bu an. Bu an, dünkü bu an.
Ama ben doğduğum gündeki ben değilim. Ama ben dünkü bu andaki ben değilim.
Bu günün, geçen yılki bu günden, hatta elli yıl, yüz yıl, bin yıl önceki bu günden bizim ölçülerimizle bir saniyelik bile zaman farkı var mı?
Eğer bir değişiklik olsaydı yine değişen düzen zamanın düzeni değil, gezegenimizin, güneş sistemimizin ve evrenimizin düzeni olurdu
Sonuç olarak şöyle diyebiliriz: Zaman dediğimiz kavram yerli yerinde duruyor. Öyle akıp gittiği filan da yok.
Hiç kendimizi kandırmayalım. Değişen zaman değil. Değişen bizleriz. Akıp giden de zaman değil; zamana tutunacak gücümüz olmadığı için akıp giden de bizleriz.
DİLEĞİM, SONSUZLUĞA AKIP GİDEN BİZLERİN ZAMANDA BİR İZ BIRAKABİLMESİDİR.
SEVGİYLE KALIN, HOŞÇA KALIN!
Mustafa YÜKSEL
[
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.