- 550 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
✓ AŞAĞIYI AŞŞAĞILAYAN AŞŞAĞILIK KÖPEKLER.! ✓
✓ AŞAĞIYI AŞŞAĞILAYAN AŞŞAĞILIK KÖPEKLER.! ✓
Galata’nın tüm sokaklarını avucumun içi gibi ezberlediğimde, pırıl pırıl ve ele avuca sığmaz bir çocuktum. Şişhane meydanından bankalar caddesine, Yahudi yokuşundan (Büyük hendek caddesi) Kuledibi, oradan tünel ve Yanıkkapı, Perşembe pazarı, Karaköy.
Söz ile yapılan ticaretlerin, latifeler eşliğinde sayılan paraların ve evvelâ kucaklaşarak sarılan zanaatkâr ellerin şahidi olmuştum minik yüreğimle.
Hamallık yapanla esnaflık yapanın aynı dili kullandığını, çayın kokusundan hangi demlikte demlendiğine kadar herkesin ezbere bildiği o koca dünyaya, kısaca "aşağı" derdi insanlar.
Evet abartmıyorum, nereye sorusunun bilinen tek ezbere adresiydi Karaköy. Ve kısa, herkes tarafından bilinen adı; "aşağıydı."
Aşağılık kompleksi nedir bilmeyen ve en aşağıdan yukarıya, akıl almaz minik mekânlarda, akıllara durgunluk veren dehşet atölyeler ile doluydu aşağı, Karaköy.
Milyonluk evlerin salonlarına ihtişamlı avizeler, çocuk odalarına rengârenk abajurlar, su kuyularına motorlar, havalandırmalara aspiratörler, velhasıl ne geliyorsa insan olanın aklına, orada; "aşağıda" Karaköy’de olduğu bilinirdi...
Hayat okulu denilen ve bugün bile duyduğunuz o dehşet fakülte orası, "aşağısı" Karaköy’dü işte.
Her sokağında minik minik ayak izlerim var diyerek gittim yıllar sonra Karaköy’e.
Akılalmaz işler üreten hanlar otel, hamalların ya nasip diyerek tuttuğu köşe başları iğrenç cafeler ve falcılar, besmele ile açılan kepenklerin ise yerini, kimsenin anlamadığı yabancı, ecnebi tebelaların asıldığını gördüm.!
"Ellerinden başka hiçbir şeyi kirlenmeyen elleri öpülesi o zanaatkârlardan eser kalmamıştı."
Sokaklar kimsesizdi ve şuursuz ayak izleri ile ne kadar kirletilebilirse o kadar kirletilmiş, kirletilmeye de devam ediliyordu.
Kıyıda köşede bir iki esnaf ile konuştum ayaküstü. Çayı kokusundan tahmin ettim, demliğin sahibi Erzincan’lı bir kardeşimizmiş. Rahmetli babasının izini arıyordu belli ki.... Arama, arama çünkü tüm temiz yürekli insanların ayak izlerini sinsice silmişler diyemedim. Diyemediğimi ve diyemeyeceğimi biliyordu ve ikinci bardakları bırakırken; bunlar benden dedi rahmetli babası gibi..
Ezbere bildiğim "aşağının" Karaköy’ün tüm sokakları ezim ezim ezilmiş, esnaflık bitirilmiş, zanaatkâr yetiştiren o dehşet fakülte ve atölyeler tarihe gömülmüştü.
Çıraklık kavramının bir lira varmı ağabey sözüyle el açmaya, ülkesine üreterek katkı sağlayan nefeslerin ise çalarak çarçabuk köşe kapmak isteyenler ile nasıl yer değiştirildiğini anlamak mı istiyorsunuz? İnin "aşağıya" Karaköy’e ve gözlerinizle görün. Bir tavsiye isterseniz; pasaportunuzu yanınıza alın derim. Keza; "VER AR YU FIROM" en çok duyacağınız soru olacak.
Banada sordu birkaç tanesi ve ben "aşağının" Karaköy’ün diliyle cevapladım o soruyu. Ne mi dedim?
"Hassssss.....r lan aşşağılık köpek.!"
Ramak Kaldı / (Samim İĞDE)
YORUMLAR
Defterde hiç yok da acaba diyorum ülkede kaç Samim İĞDE çıkar bu denli yürekli aklı başında toplumunu bu denli iyi gözlemleyip açığa vuran yalansız dolansız kompleksiz ve alçaklara alçaklıklara meydan okuyan.
Sen olmasan...CANSIN.