tâ hâ ..
" tâ hâ / kur’an’ı sana mutsuz olasın diye indirmedik" ( tâ hâ 1-2 )
Milyon yıllık bir yanılgının ayak izinden saptım; bir peygamber ve bir ayet arıyorum. Say ediyorum ucundan bucağına aklımı, kurumasın diye göğsümde İbrahim. Hicret gerekiyorsa bir volkanın ağzından adımı duymak için, başladı işte.
İlk seslenişinde yanacağım, söyle beni..!
Milyon yıllık bir yanılgının ayak izinden saptım; kendimce bir doğru çiziyordum iz sürerken sihirli kürede. Başladığım yere varınca anladım; bir Hira yalnızlığıydı ayaklarımda dönen dünya.
Tohumun peygamber olduğunu gölgesinde gölgemi kaybettiğim bir ağaç söyledi bana.
Milyon yıllık bir yanılgıdan saptım; sırça duvarlarda tuzla buz olduğunda alnımdaki secde izi, insani bir hırsla önce hazzı ve hızı kayırdım. Ve gözlerim, kapağını her açtığımda, üstüne atılmış bir iftirayı saklayarak baktığına recm ile aktı dünyaya.
Bulutun inen son ayet olduğunu göz yaşımı sakladığım ilk yağmur söyledi bana.
Milyon yıllık bir yanılgıdan saptım; ayan olanın hilesinde yitecektim ve son anda tutundum saklı olana. Çünkü "ey insan" anlamına geliyordu yâ sin ve tâ hâ.
nûn..