- 605 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Başlık Neşeli olmak güneş gibidir. Türü Anı. Hikayesi Öyrencilik yıllarımdı. Yaz tatilinde köyümde baba evinde, ana yanında olduğum bir günün yaşanmışlığını kaleme alınma halidir! Nokta!
Neşeli olmak güneş gibidir
Yıllar önceydi;
Delikanlılık ya da gençlik yıllarımdı.Liseli ya da Üniversiteliydim.
Köyümde baba evindeyim.Ocakta büyük bulgur ,kazanı dolusu ayran
kaynatılıp çökelik olacak.
Ablam Zeynep uzun saplı karıştırıcıyla o yana bu yana evirdi,çeviriyor.
Yorulmuş olmalı durdu.Bacadan kurum girmesin diye teneke kapağı
ağzına kapadı,kazanın altına tezek,odun kırıntılarını attı.
Ocağın yanındaki oturağa oturdu, sigarasını yaktı!
70 lerinde yaşlı anam taş sekinin üstünde kuzu yününden yapılmış keçeye
uzanmış,başını halı yastığa dayamış,uyukluyor. kendi değimiyle şekerleme:
Ben kapı ağzında,ağaç sandalyeye oturmuş,o zamanlar çok gözde, hemen her
gencin elinde olan Ahmet Arif in
"Hasretinden Prangalar Eskittim" şiir kitabını okumaktayım.
Çiçek yengem ev işleriyle uğraşıyor, kap - kacak gidiyor geliyor.
"Buraların haline bak,kız oturmuş siğara tüttürüyor" dedi.
Ablam lafın kendine olduğunu anladı, alındı;
"Ne yapayım Kazanın başındayım!" dedi, sigarasını çırptı.
Sinekler sıcaktan kaçmış,avlunun serin havasında uçuşuyor
.Sanki helikopterler sorti yapıyordu.
Fırsat buldukça oraya bura konuyor, yapışıyor,meretler.
Yengem oraları hafifçe suladı.Güzel bir toprak kokusu sardı.
Anam derin bir uykudan uyanıyormuş gibi esnedi,battaniyeyi toplarken,
eliyle sinekleri kişelerken.
"Kör olasıcalar gözümüzü oyacaklar"..
"Buralar böyle olursa"dedi.Yengem ablama dokunduruyordu yine!
" İyi iyi!". sinekleri ben mi çağırdım!" dedi, alıngan sesiyle.
"" Bari davet edeydin, ne gerek , buraların hali yetiyor!" dedi,
Bir yandan da tozutmadan yavaştan süpürüyordu avluyu..
"Süpür kızım süpür,atana rahmet. sen de olmasan..."dedi keyifli keyifli...
O sırada hayvan yüküyle yonca taşımakta olan kardeşim İbrahim
geldi. elindeki yük ipini direğe çakılı demire astı!
Anama koştu, battaniyeyi katladı, anaya sarıldı,
" Nasılsın anigo! dedi, ellerini tuttu Ne güzel tombul, tombul !" dedi
ellerini, elma kırmızısı dediği yanaklarından öptü
Bana baktı:
" Ne yaptın abe bitmedi mi, devamla, amma da meraklı bir kitapmış"
" Bitti mi oğlum,dedi, anam, bitti mi!"
" Bitti anigom bitti!!"
"Kaç bağdı, yetecek mi kışa!.."
" Ne bileyim yedi yüz, sekiz yüz... Yeter ana yeter!"
Ablama koştu,kucakladı,omuzuna aldı.
"Keçi satıyorum keçi...alan yok mu?" deyip avlunun içinden birkaç tur attı.
Ablam çırpınıyor;
"Bırak beni..bırak!" diyor,gülüyor, tepiniyor, onun saçlarını yoluyor!.
Bir kaç tur attıktan sonra ablamı anamın yanına keçenin üstüne bıraktı;
"Al ana al, senin uyuz keçini kim alır" anam gülmekten kendinden geçmiş
"Ablam uyuz sensin,uyuz..!" dedi",somurttu. Anam;
"kalk kız kalk, bir çay koy!" dedi.
Ablamın canına minnetti,keyfi gelmişti.O ev damına doğru giderken anam;
"Ah yavrum " dedi kardeşime bakarak;
" Güneş gibisin yavrum güneş,ne zaman gelsen evi şenlendiriyorsun,
sabah beri burada ne ses vardı ne soluk!"
Bu da banaydı! Kızardım, kitabı bıraktım.
" Dokunmayın remzi okuyor!" dedi, ablam. Babam kızdığı zaman öyle derdi!
Kardeşim bana arka çıktı, hep olduğu gibi destekledi.
" Öyle deme ana onun görevi okumak! Herkesin görevi yapacağı iş belli!"
" Ah biz de okumuş olsaydık!" dedi:
Ablam çayları getirmişti bile!
Çayımı içerken düşünüyordum. Şu sonuca vardım ki
Neşeli olmak,kitap okumaktan da iyi bir meziyetti demek ki..
Kıskanmış,imrenmiştim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.