- 807 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Türk Şiirinin ve Şairinin Farkındalık Manifestosu
TÜRK ŞİİRİNİN ve ŞAİRİNİN FARKINDALIK MANİFESTOSU
İnsan olmaktan yola çıkarak /toplum /sanat /edebiyat olguları üzerinde tümden gelim yaparak diyoruz ki;
1-) Şiir sanatına ve şiir sanatçısına karşı bu güne kadar yapılmış ve dahi yapılması ihtimal dahilinde olan bütün ihmaller ihlaller saygısızlıklar, suçlamalar, saldırılar, dayanaksız eleştiriler, mantıksız dayatmalar
ve haksız kayırmalar dahil olmak üzere şiire dair her şeyin ziyadesiyle farkındayız.
2-) Hiç bir insan teninin rengini ülkesini toplumunu ailesini ve dinini seçerek doğmaz. Bu gerçekten yola çıkarak ırklar diller, dinler üzerinden sanat ve sanatçı ayırımı yapılmasına karşıyız. Fikir, vicdan ve inanç hürriyetini kısıtlayan her türlü sanat anlayışını reddediyoruz.
3-) "Dini ve Milli" değerler üzerinden şiir sanatının ve sanatçısının yıpratılmasına karşı olduğumuz kadar, şiir sanatının arkasına saklanarak "Dini ve Milli" değerlere dil uzatılmasına da şiddetle karşıyız
4-) Bütün sanat dallarında kabul gördüğü üzere şiir de bir sanat eseri sıfatıyla yaratıcısı olan sanatçının imzasını taşır. Bu imzanın taşıdığı hak ve sorumluluklar gereği bir şiir yapıtı; okunmak, ezberlenmek ve seslendirilmek hususlarında topluma emanet edilir. Şiir yapıtlarıyla ilgili her türlü kullanım, değişim, basım söz konusu olduğunda her türlü izin, hakları yalnızca sanatçı ve onun varislerinin tasarrufundadır. Aynı durum şiirlerin bestelenmesi ve bestelerin icrası için de geçerlidir. Şiir sanatçıları olarak bu haklarımızın farkındayız.
5-) Şiir sanatı ve şiir sanatçısına dair bütün bu haklar yasalarla güvence altına alınmışken, "İstiklal Marşı" şiirinden ve onun saygıdeğer şairinin varislerinden söz konusu izin hakkının esirgenmiş olmasını şaşkınlık ve üzüntüyle karşılıyor, şiddetle kınıyor ve bu türde hakları çiğnenen tüm şairlerin maruz kaldığı kayıplar hususunda esef duyduğumuzu kayda geçiyoruz.
6-) Evrensel bakış açısıyla manen sahip olduğumuz, yasalarla da güvence altına alınan her türlü hak ve tasarruflarımız bizim geleceğimizdir. Özellikle telif haklarımız üzerinden oynanan sayısız oyunları biliyor, bu durumları kınıyoruz.
7-) Kitap basımı, tanıtımı, dağıtımı konularında eşit davranmayan kurum ve kuruluşların adaletsizliklerine boyun eğmeyi, karakter zâfiyeti taşıyan kişilerce "eserlerimize el konulmasına, söylemlerimizin hırsızlığa maruz kalmasına, giderek çalıntı malzemeyle şiir yaratmanın alışkanlık haline gelmesine" yol açan tasdik ve maliklik konusundaki karmaşaya sessiz kalmayı reddediyoruz.
8-) İlimden uzaklaşarak "Şiirin geçmişteki tüm evreleriyle birlikte bir bütün olduğunu" unutturmaya çalışan her türlü söylemi ve şiir gelişimini engelleyen dayanaksız diretmeleri reddediyoruz.
9-) "Çokça şiir yazıp, az şiir okuma eğilimini" tetikleyerek "eğitimsizlikle tecrübesizliği pekiştirip" şairliği şiirin önüne çıkarmayı hedefleyen akım ve çabaların kesinlikle karşısındayız.
10-) Şiir yazarları arasında sıklıkla yaşanan ve şairlik geleneğine ters düşen bütün kısır çekişmeleri protesto ediyoruz.
11-) Hiç bir kalem, bir başka kalemi mundar göstererek kendine prim yapma hakkına sahip değilken; diğer bir kalemi kendine sıçrama tahtası olarak gören bütün zihniyetlere karşıyız. Bu türde yaşanmışlıklara tenezzül edenleri şiddetle kınıyoruz.
12-) Şiir sanatı, şiir dalı, şiir dili hususlarında sürdürülen ayrımcılığın, bu platformlarda uygulanan dayatmacı, inatçı, ve değişime kapalı anlayışların inandırıcılığının ve geçerliliğinin artık kalmadığının farkındayız. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu kabul etmek zorundayız.
ÇÜNKÜ
- Şiir insana özgü bir sanat dalıdır. İnkar edilemez bir geçmişi, kültürü ve tarihi vardır.
- Hiç bir insanın parmak izi birbirine benzemezken, ruh, akıl, yürek, sezgi, bilgi, beceri, ve emekle ortaya çıkan insani bir eserin birbirine benzemesini düşlemek, istemek ve diretmek boşuna bir çabadır.
- Şiir, şair, sanat üçgeninde baskın egolarla, dayatmacı temelsiz inatlarla ve insan harcamacı bir tutumla halen sürdürülmeye çalışılan bütün kavgaların hiç kimseye faydası olmayacağı gibi aksine şiire çok zarar vereceğinin farkındayız.
ŞÖYLE Kİ
Tüm edebiyat camiasında bilindiği üzere ;
Cumhuriyet döneminin başlangıcında Türk şiiri yalnızca hece ve aruz vezinleri ile yazılmakta idi. Zaman içinde Dünya Edebiyatı akımlarından etkileşimle birlikte "serbest vezin" kavramı da Türk Şiiri literatürüne girmiştir. Bu başlangıç, inkar edilemez bir şekilde kabul görmüş, geri dönülemez, varlığı tartışılamaz bir kavram olmuştur.
Türk Şiiri’nin Cumhuriyet döneminde geçirdiği evreleri kısaca ele alırsak, serbest vezin kullanıcılarının dört ana akımın etkisinde kaldığını görürüz.
1-) "Birinci Yeni" diğer adıyla "Garip" akımı: 1940 yılına gelindiğinde saygıyla andığımız bir şair topluluğu bu yeni edebiyat akımı içinde kendi özümsedikleri şiir anlayışlarını açıklayarak;
-Ölçü ve kafiyeye ve o güne kadar olan şiir anlayışına karşı çıktıklarını ilan etmişlerdir.
- Söz ve anlam oyunlarını bırakarak şairane söyleyişin karşısında durmuşlardır.
2-) "İkinci Yeni" akımı: Birinci yeniden 10 yıl sonra 1950’ler de yine takdir ve saygıyla andığımız bir grup şair “ Garip" akımına tepki olarak ve "Birinci Yeni “ akımıyla şiirin düşürüldüğü basitliğe son vermek amacıyla "İkinci Yeni" akımını başlatmışlardır. Bu akımın etkileri hala ağırlıklı şekilde yürürlüktedir.
3-) "Maviciler" grubu: 1952 yılı itibariyle "İkinci Yeni” akımını takiben bağımsız hareketlenmeye başlayan ve mensuplarını saygıyla andığımız şairler topluluğudur.
- Şiirin basit olamayacağı zengin benzetmeli, içli, derin olması gerektiği tezini savunarak “ Garip” akımına tepki veren, farklı ama özünde “İkinci Yeni” paralelinde olan bir " grup hareketi " daha yaratmışlardır.
4-) "Hisarcılar" grubu:Bahsettiğimiz bu üç akımda da hece ve aruz veznine direnen ilkeler benimsenmiş olmasına karşın, aynı dönemde yani 1950 yılı itibariyle filizlenen zıt görüşte ve yine şair mensuplarını saygıyla andığımız, bir şekilde memleketçi şiirin takipçisi olan Şairler topluluğudur.
- Hece ölçüsüne ve edebiyatın klasik değerlerine sıcak baktıklarını, yeni bir sanat oluşturmak için mutlaka eskisini reddetmek gerekmediği için “yenilik eskisinin içinden doğmalıdır. “ söylemini benimsediklerini açıklamışlardı.
Biri ölçü vezinlerine sıcak bakan diğer üçü hece veznini reddeden bu dört şiir akımı, serbest vezin kullanıcıları platformunda gerçekleşmiş oluşumlardır.
1940 ve 1952 yılları sürecinde doğarak etkilerini ve tartışmalarını günümüze kadar taşımışlardır.
Özenle altını çizmek istiyoruz ki;
Bu dört akımın bütün kabullenicileri, savunucuları ve bireysel hareketle kendi şiir anlayışlarını oluşturarak kendi yollarında bağımsız yürüyen tüm "Cumhuriyet dönemi şairleri" belki de Cumhuriyet dönemi öncesinden filizlenmeye başlayan bir iç dürtüyle "evrensel edebiyat ve sanat akımlarının tümünden" de kendi dönemleriyle bağlantılı olarak kısmen ya da ağırlıklı olarak etkilenmişlerdir.
Bu yüzden " evrensel edebiyat akımlarının etkisine" de değinmek gereğini duyuyoruz.
Hümanizm, Klasizm, Romantizm, Modernizm, Realizm, Natüralizm, Parnasizm, Sembolizm, Empresyonizm, Kübizm, Fütürizm, Dadaizm, Sürrealizm, Egzistansiyalizm, İntüisyonizm gibi evrensel nitelikteki edebi akımların "Türk Şiirine dönemsel etkileri ve kalıtımsal izleri dönüşüme uğramış olsa dahi" hali hazırdaki mevcudiyetleri inkar edilemez bir gerçektir.
(Mesela Varoluşçuluk anlamına gelen Egzistansiyalizmin "ikinci yeni" olarak bildiğimiz şiir anlayışındaki etkisi çok büyüktür.)
Ez cümle olarak; yerel ya da evrensel edebiyat akımlarının etkisi günümüz şiirinin genetiğine yerleşmiş durumdadır. Hiç birinin etkisini zamandan ve genetik yapıdan çekip çıkarmak mümkün değildir.
Artık kabul etmek zorundayız ki; " bahse konu akımların herhangi bir evresinden ya da her yerinden" birazcık feyz almışlığımız bugün var olan şiir anlayışımızın yapı taşlarıdır.
Bu durum küçültücü, alçaltıcı, ayıplanacak, kınanacak, utanılacak, saklanacak, gizlenecek, karşı durulacak, savaşılacak , yok edilmeye çalışılacak bir olgu asla değildir.
Aksine, şiir sanatının evrensel oluşunun ta kendisidir.
AMACIMIZ
Değişmeyen tek şey değişimken, "değişimlere karşı durmanın bile dönemsel olarak bir tür değişim sancısı olduğunu" çok açık ve net telaffuz edebilmek en erdemli davranıştır.
Bu ilkeli kabullenişten yola çıkarak ve "Milli edebiyat kültürümüzün edepten feyz aldığı öğretisine" yaslanarak oluşturmaya kendimizde hak görme cüretini gösterdiğimiz bu Manifestonun temel amacı 2018 yılı itibariyle "Türk Şiirinin bu gün bulunduğu yeri" tespit, kabul ve ilandır.
Biz diyoruz ki;
Hepimiz "Milli ya da evrensel edebiyatın bütün akım, ekol ve öğretilerinin" kısmi ya da tümsel izlerini taşıyan, "kendi içgüdü, beceri ve istemlerimizle pekiştirdiğimiz bir üslupla" yapıtlarımızı oluşturmaya çabalayan şiir emekçileriyiz.
- Yapıtlarımız emek verdiğimiz için eserdir.
- Emek saygıyı hak eder.
- Eserlerimizin şiir mertebesine ulaşıp ulaşmadığına ve bizlerin şair olup olmadığımıza karar verecek olan merci; yapıtlarımızın yaydığı "içerik anlam, duygu ya da mesajın ulaştığı" kitle ya da belki akademisyenlerdir. Ama en büyük yetki zamanın elindedir. Bunu kalıcılık belirler. Belki de bu hedef kitlenin içinden eserlerimizin ezberleyicileri bile çıkar. Neden Olmasın?
İLKELERİMİZ
- Şiir için "Edebiyat potasında nesir/nazım olarak ayrışmasından" öte bir yakıştırma yapılması mümkün değildir.
- Nazım eserlerin tek bir tanımı vardır. O da düz yazı, nesir olmadığıdır. - İster şekliyle, ister diliyle, ister vezniyle nesir olmadığını ispatlayan bütün yazıtlar nazım eserlerdir.
- Kendine saygısı olan bütün şiir emekçileri, şiir kelimesinin yaygın kullanımda "Nazım eseri" kastettiğini, her Nazım eserin ise "Şiir ünvânı ile onurlandırılamayacağını ve nazım yapıtlar bazında şiirin bir üst mertebe olduğunu" kabul etmekle yükümlüdür.
- Bu mertebeye ulaşmamış bile olsa her manzum eser, "oluşumuna verilen emek nedeniyle" saygıyı hak eder.
- Manzum esere emek veren her kalem erbabı, kendi egosuna tevazu ile gem vurmakla yükümlüdür.
- Şiir; bütün bilgi, öğreti, deneyim, sorgulama ve gelişimlere açık bir okuldur, ancak şiirsellik içermeyen yergilerin ve avam hitapların diğer bir söylemle "yalın küfrün" şiirde hiç bir koşulda yeri yoktur.
- Hiç bir tecrübeye ve eğitime dayalı olmadan şiir yolculuğuna çıkan yeni şiir sevdalılarının "şiiri ziyadesiyle ayağa düşürmesine engel olmak adına" yapılabilecek tek şey; onlara örnek olabilecek eserleri üretmek ve "şiirin ucuz bir olgu olmadığı" kavramını aşılayabilmektir.
- Bu görevi boyun borcu bellemek ve şiirin yere düşmemesi için yeni kalemlere, toplumsal, sosyal ve edebi açıdan el vermeye çabalamak bilgili bilinçli, tecrübeli emektarların şiire olan silinmez ve bitmez borçlarıdır.
- Yapıcı öğretilere, edepli eleştirilere açık olmayanlara, çalmayla çırpmayı ya da taklitçiliği seçenlere ve çalakalem şiir yazmayı hüner sanarak uzatılan eli tutmayı inatla reddedenlere ve dahi şiiri gerek istem dışı gerekse medyatik kaygılarla ayaklar altına alanlara ;
Şiire ait yolun "kendileri gibilerin" silinip kaybolmuş izleriyle dolu olduğunu, hatırlatmak isteriz.
PROJELERİMİZ
Bizler, "gönüllü kalem işçileri," çok uzun yıllardır Yılkıdaydık.
Hiç birimiz birbirimiz için bir şey yapmadık. Her birimiz yek, diğerinden kaçarak "Yılkıda olmanın ağırlığını" sırtladık.
Bu bağlam da şiirin güçlenmesi ve onun emekçisinin sesini duyurabilmesi için " Güç Birliği" kavramını yerleştirmek ve geliştirmek zorundayız.
Biz "Yılkı Şairleri " diyoruz ki;
1-) "Kollektif yazılmış şiir "çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Bu başlangıç bütün şiir ortamlarında şiir adına güç birliği için ilk adım olabilir. (ki bu çalışmaları şiirimize çok sesliliği ve canlılığı getirmek açısından da yeni bir soluk olacağı için çok önemsiyoruz.)
2-) Internet çukurunda kaybolmayı hiç hak etmemiş bazı değerleri, gün ışığına çıkarabilmek adına elimizden geleni yapacağız.
3-) Telif hakkı ile kitap basma şans ve olanağını yakaladığımız her durumda bu şansı yakalayamamış ama şiir cevheri taşıdığına inandığımız şiir sevdalılarının şiirlerine de kendi kitaplarımızda yer vereceğiz.
4-) Şiir çalışmalarımızda "duygu, konu ve doku çeşitliliğine" özen göstereceğiz. Milli ve dahi global boyuttaki çeşitliliğin Türk Şiiri’ne "evrensel bir ivme" kazandıracağına inanıyoruz.
5-) Bundan sonraki çalışmalarımızda şiiri hangi dönemde yazdığımızın bilgisini geleceğe taşıyacak olan "ipuçlarını" şiirimizin içine yerleştirmeye de özen göstereceğiz. (Bunu şiirimizin hangi dönemin ürünü olduğunu gelecekte irdeleyeceklerin çalışmalarına ışık tutmak için önemsiyoruz.)
6-) Hepimiz biliyoruz ki en eski çağlardan beri şiir; insanlık tarihinin, sosyokültürel ve ekonomik gelişimine, siyasi hareketlere "hem şahitlik hem de katiplik yapmış" bir sanattır.
Bu gelenekten yola çıkarak zamana ve toplumsal olaylara kısacası dönemsel her türlü gelişime " Fahri Vakanüvislik " yapma görevini de üstleneceğiz.
( Bu görevi Mart 2018 itibariyle kollektif şiir çalışmaları bazında başlatmış bulunmaktayız. Biz bu çalışmalarımıza "Zaman Kâtipliği" diyoruz.)
SONUÇ OLARAK
Biz Yılkı Şairleri; Birbirine benzemeyen parmak izlerimiz, birbirinin kopyası olmayan şiir anlayışımız, emek koyduğumuz birbirinden bağımsız yapıtlarımız, birbirinden farklı fikir ve düşüncelerimizle oluşacak eşsiz mozaikteki o minnacık yerimizi almak üzere "bu manifesto ile Yılkıdan geri dönüşümüzü ilan ediyoruz"
"Bir Yılkı’nın, Yılkı sonrasında geri dönmesi gücün geri gelişidir."
Bütün şiir emekçilerini, (ki biz hepsinin birer " Yılkı şairi " olduğundan eminiz ) ve bütün şiir sevdalılarını altı maddede sıraladığımız çözümsel projelerimize katkı sunmaya davet ediyoruz.
Şiire dair oluşturduğumuz ve ilanen açıkladığımız farkındalık manifestomuz imzaya açıktır.
Farkındalığı kabullenen bütün şiir sanatçısı ve sevdalıları aramıza katılabilirler.
Biz farkındalığı kabullenmeyeceklere ve bütün karşı fikirlere koşulsuz saygı duyuyoruz. Bu yüzden, manifesto içeriğimize dair gündeme gelebilecek olan söylemlere kısır bir tartışma ortamı doğmaması adına hiç bir platformda ve hiç bir koşulda tarafımızdan yanıt verilmeyeceğini peşinen belirtmek isteriz.
Milli ve Dini değerlerimizden, demokrasiye ve barışa olan bağlılığımızdan, fikri hür vicdanı hür duruşumuzdan, vatan, insan ve şiir sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğimize tek sermayemiz olan özgür irademizle söz verirken;
Yaşayan ya da ebediyete intikal eden bütün şairlerimize ve onların nezdinde "Türk Şiirine", Türk şiirinin nezdinde ise Türk tarihine, Türk bayrağına ve Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm şehitlerimize sonsuz saygılarımızı sunuyoruz. 24/03/2018 İstanbul
( Yılkı Şairleri / Sekiz Ok’çular )
Mine Özdemirtaş /Demir Mutlugil / Erkut Durmuş / Faruk Civelek
YORUMLAR
Bu manifestoyu okuyan dışarıdan örneğin bir yabancı gözüyle düşününce, ve de TÜRKİYE GERÇEĞİNİ GÖZ ÖNÜNE ALINCA biraz abartmaya kaçmış gibi algıladım de gülümsemedim dersem yalan olur hocam.
yazı çok ciddi de ŞİİRİ ciddiye alan kim;))
Türkiye de binde dört vs okunma oranı diyorlar, şiire denk geleni ne kadar emin değilim
Başkaca uç sayılacak acil ve de önemli ülke sorunları yanında
böylesi bir manifesto ancak okunurluğu ve yazının akıcılığı bakımından güzel bir anı olarak kalır kanaatindeyim.
tebrikler
saygılarımla
muslumbayram tarafından 20.10.2022 10:04:11 zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba;
İlgimi çekti ve sonuna kadar dikkatlice okudum. edebiyat adına, arayış içinde olmak uğraş vermek takdire şayandır elbette..
Yazının ilanından bu yana ne gibi çalışmalar oldu ve bu güzel uğraşın neresindesiniz şu an?
Bir diğer yazınızda onlardan bahseder misiniz Demir bey?
Saygılarla...