- 1136 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
KOKUSU ÇIKTI...
Kadınlarla erkekler bir değildir... Biliyoruz!.. Bilmeyenleri de uyaralım, bu tastamam böyledir. Bu nedenle kadınların da erkeklerin de birbirinden farklı meziyetleri vardır... Bilimsel araştırmalar da bunu ispatlar. Son toplamda sonuç; kadınlarla erkeklerin ortak noktasının “İnsanlık” olması...
Ben kadınlar daha detaycıymış, erkekler daha analitik düşünmede iyiymiş, kadınlar tavuklardan sonra en hızlı depremi hissedermiş, erkeklerin mekanik başarısı genlerdenmiş falan demeyeceğim. Sağolsun sosyal medya süsleye püsleye yayıyor bilinenleri. Ben başka bir ayrıntıdan bahsedeceğim. Ben de yeni farkettim. Önümdeydi, hatta burnumun dibinde. Dikkat etmemiştim besbelli, gerçekliği burnumu sızlattığı halde...
Kadınlar iyi koku alır...
İnsan evladının dişi cinsi iyi bir buruna sahiptir. Çünkü ömrü koklayarak geçer. Evet koklayarak. Komik mi geldi? Garip? Hemen açıklıyorum sebebini:
Her kadın çokça koklar, hemen herşeyi. Evde olsun, çalışan olsun fark etmez. Kadınlar koklamadan edemez. Her sabah uyandığında ilk kendi yastığını koklar, sonra eşininkini. Kokuyorsa değiştirilmelidir. Kalkar yataktan. Karşısında üst üste atılmış çamaşır dağına yaklaşır odasını toplamak için. Tek tek koklar tişörtlerin koltuk altını, gömleklerin yakasını, çocuğunun pijamasının ensesini... İğrenç mi geldi? Daha yeni başladık. Hele bir de temizi ile kirlisini bir arada tutmayı becerebilen bir kocası varsa koklama içi donlara kadar ilerler. Aman sakin tutun midenizi. Çarşafları ve çamaşırları ayırır. Makineye doldurur. Özenle seçilmiş, baş ağrısı yapmayan yumuşatıcı eklenir. Kadın mutfağa geçer sonra. Dolap kontrol edilir. Peynir koklanır. Çabuk bozulmaz ama önemlidir peynir. Ne de muteşemdir kokusu bozulunca... Dünden kalma tavuk suyuna çorba ve zeytinyağlılar da koklanır sırayla. Her biri bozulmamışlık onayı alınca burundan, bir bir yeme sırasına dizilir. Ufaklık uyanır odasında. Gözlerini ovuşturarak gelir. Kadın saçlarından öper, çaktırmadan koklamak için. Hem canının parçasının süt kokusunu ciğerine doldurur, hem de banyo zamanı gelip gelmediğini kontrol eder. Televizyon seyrederken ya da çocuğuna ödevinde yardım ederken, bir yandan ocaktaki yemeğin, fırındaki böreğin mutfaktan yayılan kokusunu kontrol eder. Kekin piştiğini, etin kemiklerinden ayrıldığını daha ocağın yanına gitmeden kokusundan anlar. Kuşun altının pislendiğini, ufaklığın sifonu çekmeden tuvaletten çıktığını herkesten önce o fark eder. Evde gaz kaçağı olsa alarm cihazlarını bile geçer fark etme hızında.
Akşam olur. Yemekler hazırdır. Üst baş koklanır. Gerekirse değiştirilir kıyafet. Kapıda karşılamak için sevdiğini gereklidir nefaset. Adamın saçlarının kokusuna şiir yazabilecek kadar onu beğenmesini ister kadın her zaman. "Hoşgeldin hayatım" diyip öperken yanağından, kocasının ağzını koklar çaktırmadan. İçki içmiş mi, akşam eve gelirken iki lahmacunu mideye indirmiş mi anlar. Yemekten sonra eşi çayı sorduğunda "Daha çiğ kokuyor tatlım. Az bekle" der. Kokusundan anlar önce demini demlikten evvel...
Kadın cinsi her an eşine güvenir, hiç bir an güvenmez. Erkekler de bunu hiç çözemez. Ceketler, gömlekler uygun yerlerine kaldırılırken mütemadiyen koklanır. Başka bir kadın parfümü ya da fazla sürülmüş traş kolonyası aranır. Gece olduğunda kadın önce kendini koklar. Sonra yatağa gireceği kıyafetini.Gecenin uykuya geçilmeden önceki zaman farklı değerlendirelibilir belki... Bir punduna getirip yatmadan kocasını da koklar kadın. Duş alması gerekiyorsa uygun dille uyarır yatak partnerini.
Misafirliğe giderken “Çorabını değiştirdin mi?” diye sorar kocasına en sevimli hallerde. Çünkü kokusunu duyar eve girdiği an. Çocuğunun dişlerini fırçalamadığını konuşurken, iç çamaşırını değiştirmesi gerektiğini önünden geçip oynarken anlar.
Dedim ya, kadınlar iyi koku alır...
Kadınlar bu yüzden evlerine kokulu deterjanlar alır. Bu yüzden minicik parfüm şişelerine dünyanın parasını verir. Bu yüzden balkonlarda minicik saksılarda gül yetiştirmeye çalışır. Kadın aşkın, şehvetin, romantizmin, yüz metre öteden ona bakan gözden ulaşan ilginin kokusunu alır... Hani şu televizyon dizilerinde hazırlanan süprizli aşk sahneleri var ya, kadınlar daha planlar yapılırken heyecanın kokusunu alır... O kokulara tav olur, o hisler kadının kokusu olur...
İhanetin kokusunu da alır kadınlar. Böyle kekremsi, acı ve iğrenç kokar. Başka bir kadının kokusunu, yalanın yakalanmasından sebep boncuk boncuk akıtılan ter kokusunu... Bu yüzden kadınlar unutmaz
O koku hafızaya işlenir. Kolay kolay da çıkmaz.
“Yeter” mi dediniz içinizden? “Bu işin kokusu çıktı” mı? Peki, sizi azad ediyorum. Alın takkenizi önünüze ve düşünün hipotezimi.
Bu arada mis gibi bir bahar havası var dışarıda. Üçüncü cemre de düştü. Takıp kola hanımları, dışarıda biraz hava almalı.
YORUMLAR
Oooooo, çok ama pek çok iddialısınız demek ki. Konuya girişiniz bile kafamıza vurur gibiydi. Teşekkür ederiz. Haklısınız son tahlide. Ortak noktamız ‘’ insanlık ‘
Konuyu ben de araştırdım, haklısınız. Kadınlar, erkeklere göre daha iyi koku alabildiği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış ve onaylanmış. Yapılan çalışmalarda kadınların beyinlerindeki koku merkezi %50’ye yakın oranda daha fazla koku hücresi içeriyormuş.Bir başka araştırmaya göre, erkekler üstünde yapılan bir otopside erkeklerin aslında koku merkezlerinin daha fazla olduğu fakat, koku yeteneğinin zayıf olduğu ortaya çıkmış. Bu yüzden erkeklerin koku yeteneği fazla gelişmez ve koku üstüne daha tahmini sonuçlar üretirmiş.
Üniversitelerde yapılan araştırmalara göre kadınların dillerinde, erkeklere göre daha fazla tat tomurcuğu bulunuyormuş. Kadınların yaklaşık %35'i erkeklerin ise %15'i acı, tatlı, ekşi gibi baskn tat alma konusunda doğru tespitler yapabiliyormuş.
Dokunmanın ince bir duygusu varmış ve bu yüzden küçük parmaklara sahip olanlar duyusal reseptonları ve dış simülasyonların çeşitliliğini daha iyi algılıyormuş.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, parmak ucu boyutu değil, cinsiyetmiş. Bir erkeğin parmak uçları kadınınkinden daha küçük olsa bile, kadın dokunma konusunda daha duyarlıymış.
Gelelim koku konusundaki ayrıntılara. Kadınlar için diyorsunuz ki, ‘’Her sabah uyandığında ilk kendi yastığını koklar, sonra eşininkini. ‘’
İyi ki kadın filan olmamışım. Asla koklamazdım. Baş kısmımız yastığa temas ediyor ve saçımız ve terin de etkisiyle yastık leş gibi oluyor. Yastık beyazsa, ki genelde öyledir. Rengi değişiyor. Gözüm varken; neden koklayayım değil mi? Sormadım da eşime, ‘’ sen yastıklarımızı yıkamadan önce kokluyor musun ? ‘’ diye. Bana kesin şu cevabı verirdi : ‘’ O da nerden çıktı, niye koklayacakmışım? Manyak mısın sen ? Kör değilim ki, kirlenmişse toplarım yastığı, çarşafı, yıkarım makinede. Bana laf çarpıp durma. Ben bilirim ne zaman yıkayacağımı. Beğenmiyorsan yıkadıklarımı, git kendin yıka.’’
Eşimin çamaşır yıkamadan önce, zaman zaman çocukların tişörtlerini kokladığına şahit oldum. Bana onlardan sıra gelmeyeceğine göre ve ben giysilerimi kirli çamaşır sepetine attığım için, muhtemelen koklamıyordur. Haklısınız.
Demişsiniz ki, ‘’ Adamın saçlarının kokusuna şiir yazabilecek kadar onu beğenmesini ister kadın her zaman. "Hoşgeldin hayatım" diyip öperken yanağından, kocasının ağzını koklar çaktırmadan. İçki içmiş mi, akşam eve gelirken iki lahmacunu mideye indirmiş mi anlar. Yemekten sonra eşi çayı sorduğunda "Daha çiğ kokuyor tatlım. Az bekle" der. Kokusundan anlar önce demini demlikten evvel...’’
Vallahi bana rast gelmedi böyle bir eş. Şiirden hoşlanmayan, sevmeyen eşim, romantik olacak haaaa. Yok asla, öyle cümleler duymadım. Ama ağzımı birkaç kez koklamıştı çaktırmadan. O konuda haklısınız. Kıyafetlerimi de koklamış mıdır, mesela üzerimde başka bir parfüm kokusu varmıdır? diye. Koklasın dursun sabahtan akşama kadar işi ne. Kullandığım parfümün adını ve kokusunu bilirse, helal olsun diyeceğim. Yok, bana parfüm kokusu filan bulaşmaz başkalarından. Çapkınlık yapacak zamanım da yok, hem olsa bile alırdım sanırım tedbirimi. Bilmiyorum, zor bir cevap bu.
‘Bir punduna getirip yatmadan kocasını da koklar kadın. Duş alması gerekiyorsa uygun dille uyarır yatak partnerini.’’ Demişsiniz. Vallahi oldukça romantikti. Nerde bizde öyle romantizm filan olayları. Bir araba markası vardı, Partner serisi. Aklıma da başka bir şey gelmedi. Demek ki öyle kadınlar varmış, helal olsun vallahi.
‘’ kadınlar unutmaz ‘’
Çok doğru. Anamla yaptıkları münakaşaları da unutmaz ki. Aradan kaç yıl geçmiş, ısıtıp ısıtıp koyar önüme. Kaldı ki benimle yaptıkları münakaşaları da asla unutmaz. Kaldı ki ihaneti mi unutacak. Gerçi ihanet mihanet olayı olmadı, kuşku,şüphe duymayan kadın mı var?
Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Erkek sonuçta bu ihanet olayını bir başka kadınla yaptığına göre, o kadın açısından da bakıldığında, kocasına ihanet etmiş olmuyor mu? Bu durumda hep mi erkekler suçlu? Hadi bunu geçtim, ihanet ediyorsa bir erkek; demek ki vardır eksikleri karısının. Elinde tutmayı başaramayan, kocasıyla ilgilenmeyen ve her bir şeye bahane bulan geçimsiz kadınlar yok mu? Erkek ne yapsın? Ezilen de ortada kalan da erkek olmuyor mu? Sonra da diyoruz ki; ‘’ gül gibi karısına ihanet etti.’’ İşin aslı öyle olmayabiliyor. Kocasını kapıda karşılama seremonisini yapsın; en güzel giysileriyle ve bakımlı haliyle kocasının karşısına çıksın, ilgilensin, ama adamı boğmadan, sıkmadan, üstüne üstüne gitmeden , geçmişi deşmeden, kin gütmeden, inatlaşmadan yapsın bunları kadınlar,ben öyle sanıyorum ki, ihanet olayları çok ama çok azalır. Bir defa kadın almış avucunun içine kocasını. Nereye kadar? Bir kediyi sıkıştırın köşeye, gidecek yeri olmasın, kurtuluş mücadelesi verir ve can havliyle tırmalar sizi. Tersi durum erkekler için de geçerlidir. Bu konuyu da başka bir yazıda anlatmak gerekir. Çok önemli çünkü.
Biraz uzun oldu yorumlarım. Teşekkür ederim, harika bir konu seçmişsiniz.
Sağlıcakla kalınız.