- 457 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEN GİDERİM BATUM'A (3)
ZİGANA TÜNELİ’nin iki tarafı, iki ayrı dünya... tünele girinceye kadar her an patlamaya hazır, sisli kapalı bir hava. Tüneli geçince güneşli, aydınlık, ama o kadar da rüzgarlı bir mekan... Fazla durmuyoruz, duramıyoruz. Zira rüzgar şiddetini arttırıyor. Tünelden geri geliyoruz. Zigana geçidinden geri dönüşümüzde bizi, manzarasıyla Hamsiköy karşılıyor... Hamsiköy buradan bir başka güzel. Hamsiköy’ün karadenizin hamsisiyle hiç bir alakası yok. Hems, yani beş köy birleşmiş, adı hamsiköy olmuş. Denizden en az yetmiş seksen km. içerde. Burada da aynı karadeniz manzarası hakim. Yeşilin her tonu, dik tepeler, dar yollar, güçlü akan yola derin dereler... Ve öğreniyoruz, buradan sütlaç yemeden ayrılınmaz.
HAMSİKÖY’ÜN ÜSTÜNÜ KAPLAMIŞ DUMAN VE SİS
BAKSANIZA ARKADAŞLAR MANZARA NE KADAR NEFİS
HAMSİKÖY’DE ÖĞRENDİK SÜTLAÇININ NAMINI
BİR KENARA NOT ETTİK, SEMRA HANIM’IN İKRAMINI
Yediğimiz sütlaçların bedelini ödemek için kasaya gittiğimizde, ücretlerini gezi arkadaşlarımızdan Semra Acar AKÇA hanımefendi tarafından ödendiğini öğreniyoruz. Bu inceliği ve sürprizi için de kendilerine teşekkür ediyoruz.
MAÇKA’ya geldiğimizde akşam akti olmuştu. Maçka meydanındaki Sümela Otel’e yerleşiyoruz. Akşam yemeğinden sonra, odalarımıza çekildik. Ertesi gün kahvaltıdan sonra erkenden otobüsümüze bindik. Hedef Sümela Manastırı. İnsanoğlunun tabiata yerleştirdiği bir tabiat harikası yapı. Dik kayaların göbeğine yerlleştirilmiş bir saray.Ta yüzyıllar ötesinden günümüze gelebilmiş muazzam bir eser. Ulaşabilmek için son 600-700 metresini yaya yürüdük...
TIRMANARAK YÜRÜDÜK SÜMELA’DAKİ DAĞA
HERHALDE GÖRMEMİŞTİR BURALAR
NESLİHAN ANA GİBİ BİR HANIMAĞA...
Abdollah Akça, grubumuzun neşe kaynağı. Açık havada sigarası elinden düşmüyor. Fakat yokuşu çıkarken zorlanıyor, sık sık dinleniyor.
ABDULLAH AKÇA TAM BİR YÖRÜK DEDESİ
ALLAH BU BEDENDEN EKSİLTMESİN NEFESİ
Ha gayret dedem, ha gayret... Hep beraber nihayet Sümela Manastırı’ndayız.
Altındere Vadisi Milli Parkı’ndaki Sümela Manastırı, Maçka ilçesi sınırları içinde. Trabzon’a 47 km.Maçka’ya 12 km. mesaede. Yaklaşık 1200 mt. yükseklikteki bu manastır, kayalar oyularak yapılmış bir tapınak. Mozaik resimlerle, hristiyanlık dininin anlatıldığı, rahipler ve talebeleri tarafından oluşturulmuş bir yaşam alanı. Yapılışının M.S. 4.yüzyıla doğru olduğu rivayet edilmekte. Doğu Karadenizin bu önemli turizm değerinin, tabii güzellikler içinde tarihi bir mekan olarak mutlaka görülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Trabzon’a geliyoruz. Trabzon şehir merkezi MEYDAN ya da ATATÜRK ALANI olarak biliniyor. Şehrin en önemli Turistik merkezlerinden birisi, Ayasofya Müzesi, Bizans dönemi eserlerinden... Mimari dekorasyon ve resim sanatı yönüyle hayli zengin. Taş işciliği ve mozaik süsleme yönüyle de kendini gösteriyor. Bu tarihi yapının bir bölümü, ziyaretimizden kısa bir süre önce camiye çevrilerek ibadete açılmış. Fatih’in ve Yavuz Sultan Selim’in şehzadelik dönemlerinin Trabzon’da geçtiğini tarih bilgilerimizden hatırlıyoruz. Atatürk Köşkü, Trabzon’da önemli yapılardan biri. Atatürk Köşküne otobüsümüzle ziyarete giderken, zaman darlığı sebebiyle gezemediğimiz Gülbahar hatun Camisini ancak dışarıdan görebiliyoruz. Bu camiyi Yavuz Sultan Selim annesi Gülbahar Hatun anısına yaptırmış. Atatürk Köşkü’nü rehberlerimizin bilgilendirmeleri ışığında ziyaret ediyoruz. Geziyoruz.
Tekrar Tranzon Atatürk alanına dönüşümüzde, havaalanına gitmek için az bir zamanımız kaldığı, kalan vakti iyi değerlendirmemiz gerektiği bizlere hatırlatılıyor. Bu arada meşhur Trabzon pidesinden mutlaka tatmamız gerektiği söyleniyor. Karnımızı doyuruyoruz. Vakit tamam oluyor. Dört gün boyunca bize eşlik eden rehhberimizle ve otobüs sürücümüzle vedalaşıyoruz. Akşam vakti nihayyet yağmur bize güle güle diyor. Ve Trabzon Havalimaındaki bekleyişimiz yağmur sebebiyle iki saate yakın daha sürüyor.
Elveda doğu karadeniz seni çok sevdik...
30 AĞUSTOS 2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.