- 1310 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
Edebiyata Dair 10 Karalama
-Şair Olmak
Şairlik için genel kabul görmüş, bilinen “şair olunmaz doğulur” söylemidir. Şairlik için en önemli olgu, her şeyi yerinde ve zamanında yaşamak, gözlemleyebilmektir. Okumak ise gözden geçirmektir hayatı. Ne olmuş, ne bitmiş, nerede ne! nasıl olmalı! gibi.
Başkalarının hayâllerini satın alamazsınız, sadece o kişilerin kitaplarına dökülen şifreli sözcüklerini ve kurdukları cümleleri kiralayabilirsiniz. O da bir süreliğine. Okuduklarınızın ve yaşadıklarınızın okumadıklarınız ve yaşayamadıklarınızı asla geçemeyecek olması sizi bir kısır döngüye doğru anbean ilerletir.
Çünkü, ömür göz açıp kapama mesafesinde bir yanılgıdır. Olmak istediğinizden çok belki de varmak istemediğiniz çok ayrı bir dünyada yaşarsınız. Yaşayamadıklarınız ise hep kaleminiz ile kâğıda dökülen sözcükleriniz de olmayabilir. Hiçbir yazınsal ürününüzün de neden yazıldığını bilemeyebilirsiniz. Zira, içinizde var olan bir şairdir ve belki de kim bilir, edebiyata ve sonuçlarına nedensizce bir ömür adayabilirsiniz...
-Şiirin Zamanı
Şiirin zamanı, zamansızlık ölçüsüdür. Ne zaman nerede geleceği belli mi olur. Aşk gibi sevda gibi. Şiirler, şairlerin bekçisi olmadığı gibi şairler de şiirlerin bekçisi değildir. Aslolan genetik yapı ve yaradılış gereği yazılan onca sözcük, kurulan onca cümle, aklın zekâya yansıması olarak karşımıza çıkar.
Her ân şiir yazabilecek durumda çokça insan vardır ya da uzun aralıklarla şiir yazacaklar. Şiirin sayısından çok, okuyucuya bıraktığı hadise önemlidir. Yoksa şiiri şair yazar, kendisi okur. Önemli olan okuyucuya hitap etmesidir. Şiirin zamanı okuyucusu ile gözgöze geldiği ân başlar...
-Şiir ve Aşk’ın Tanımı
Şiir tanımı "yorgun bir günün bıraktıklarıdır şiir, mutlu zamanların raflarda tozlandığı kadar gerçek..."
Aşk ise ”kandırılmış cümlelerin şiire duyduğu/doyduğu özlemler toplamıdır...”
-Şairin Coğrafyası
Yaşadıklarımızdan bir parça, yaşayamadıklarımızdan bir parça, gözlemlediklerimizden bir parça, özlemlerimizden bir parça diye uzatabiliriz örneklerimizi. Sadece yazılan şiirin içindeki oranlar değişebilir, belki de.
Ve her şair biraz da kâhindir, geleceği yakalar kimi kez. Bu ya bir aşk olur kimi zaman ya da bir ayrılıktır hüznün habercisi. Belki de bir aşk ölümüdür, dizelerde işlediği. Şairin coğrafyası bilindiği üzere hep aşka koşar. İşte o yüzdendir, her şair parça parçadır. Bir tek ölümü bütünler şairi ve belki de son dizeleridir, ölüm/ü sonrası üstü örtülemeyen...
-Kadın Şair
İlham güneşi ile daha çok beslenen şairler, erkek şair çoğunluğudur. Şaire’ler ise hep gölgede güneşlenir. İstisnai şaireler ise bu konuda hiç ama hiç konuşmazlar, bildikleri çok şey var mıdır, bilinmez. Bilinen o ki kadının adı hep “şairi doğuran güç ile ilişkilendirilir..."
-Şair Sanatçı Mıdır?
Bence şair sanatçıdır. Kullandığı meteryal ise duygu yoğunluğudur. Ve aslolan hep aşktır, yaşadığı. Bu bir kadın olabileceği gibi bir ülke veya Yaradan’a ve kutsallarına duyulan bir büyük aşkta olabilir, kimi zaman. İyi bir şair her şeyden beslenebilmeli, iyi gözlem yapabilmeli, okumalı-gezmeli bununla birlikte, bilgi dağarcığını çoğaltarak her konuda şiir yazabilmelidir.
Aşk hep canana yazılır, bilinen. Günümüz edebiyatında şahsi isimlere dönmüş olsa da aslolan hep aşktır. Sanatçı beslendiği oranda büyür, serpilir. Ve ölünceye kadar da yazar. Emeklilik, şair için kendisine uzak bir kelimedir hep. Bu zaman zarfında şair, hem yazar-hem düşünür-hem fikir adamlığı da yapabilir. Hem de hayatını idame edecek bir iş’te çalışır. Bakınız " şairlik bir meslek değildir" cümlesi ne kadar anlamlı. Bir şanstır şairlik, bu şans ömre bir kez uğrar. Kıymetini bilene en büyük armağandır, öyle bilinir...
-Şiirde Çeviri
İyi şiir her zaman iyi çevrilir. Kötü şiirin çevrilmesi çıkmaz bir yolda kaybolmak gibidir. Bir de çeviriyi yapanların çevirisini yaptıkları şair ya da yazarın etkisilerine girmeleri yok mu. İşte bu da işin tuzu biberidir. Günümüz şiirine bakıldığında, kimi şair ya da şair adaylarının geçmiş zaman şairlerinden fazlaca etkilendikleri ve onların birer kötü kopyaları gibi yazınsal ürünler verdikleri ve hâlen bu durumlarını devam ettirdikleri yadsınamaz bir gerçektir...
-Şair mi Şiir mi Beğenilir?
Kendisini çok sevdiğim hâlde şiirlerini sevmediğim şairler olduğu gibi kendisini sevmediğim hâlde şiirlerini sevdiğim şairler bulunmakta. Bununla birlikte, kendisini ve şiirlerini sevmediğim şairlerin varlığı, kendisini ve şiirlerini sevdiğim şairlerin varlığından daha fazla olmaması benim için oldukça sevindirici...
-Eleştiride Kriter Var Mıdır?
Öncelikle, "Eleştirinin Tarihsel Gelişimi" ve "Eleştiri Yöntemleri" hakkında kitaplar okunmasını önerebilirim. Ayrıca Eleştiri Konulu Sempozyum, Seminer, Kongre ve Konferanslar eleştiri için ve varmak istenen nokta/noktalar için kanımca yararlı olacaktır. Bununla birlikte; eleştirinin vur/kaç mantığı ile değil, yapıcı ve inandırıcı olması koşullarının "şiir eleştirisinde kriter var mıdır" sorusunun olmazsa olmaz birinci öncelikli değişmez kuralı olduğunu da belirtmek isterim.
Ayrıca, Eleştirmen ve Okur Psikolojisi hakkında bilgilenmenin ve bu yönde sürdürülebilir bir mantık ve beraberinde gelen objektif kriterlerin de gözardı edilmemesi gerekliliğini hatırlatmak isterim...
-Atillâ İLHAN
Kendimi "Atillâ İLHAN" şiir tarzına daha yakın hissediyorum. Bu yüzden her romantik şiir beni çağırmakta, düşlerimde. Uykuda olmam da değiştirmiyor gerçeğimi. Hep yüzleşiyorum dünümle ve tüm hesaplarım yarınlara çıkıyor, sevgiye dair...
Dip not: Unutulmaması gereken; gerçekler yazıldığı gibi değil yaşandığı gibidir...
Copyright © by ahd
Ali Hakan DÜZ
YORUMLAR
Yıllar önce bir köşe yazarı "ama haksızlık bu" diye başlık attığı yazısın da şairlik hakkında bir yazı yazmıştı...
Sizin yazınızı okurken de o yzıyı hatırladım, köşe yazısın da her mesleğin bir okulu ya da çıraklığı diploması kalfalığı ustalığı gibi gibi örneklerle şair olmanı hiç bir eğitimi olmadığından dem vurmuştu.
Ama haksızlık bu demesi de bu anlamdaydı, "şair olunmaz şair doğulur" düşüncesine katılıyorum onlar çok farklılar görebiliyorsunuz.
İki üç şiirinden sonra anlayabiliyorsunuz, bununla beraber şiir yazmayı sevmek şair olmak değil her ne kadar okulu diploması ya da eğitimi yoksa da her duyguluyum diyen de kaleme sarılıp yazarsa (ki yazıyor) bu durumda da şair(!) ve şiir(!) patlaması yaşanıyor.
Kesinlik yazılmasın demekten yana değilim herkes yazsın, zaten gerçekten "şair" olan o kalabıktan sıyrılacaktır...
Emeğinize sağlık.
''Şaire’ler ise hep gölgede güneşlenir. İstisnai şaireler ise bu konuda hiç ama hiç konuşmazlar, bildikleri çok şey var mıdır, bilinmez.''
yazınızda çelişki mi var bana mı öyle geldi?aşksa bizler(bayanlardda aşık oluruz,hislerse bizde daha fazladır.duygularımız çok yüksektir.gölgede neden güneşlenelim ki? akıl deseniz fazlasıyla var.doğuştan gelen yetenekse şaireiik sonradan olduğumuz mesleklerimiz ki erkeklerin hakim olduğu iş dallarında da başarılara imza atıyorsak neden şaireliğimiz sorgulanıyor anlayamadım.
onun haricinde şiir konsunda ki tespitlerinize katılıyorum.
Sevgili Lazuşağı
Teşekkürler katkın için... Her gün şiir ekleyenler, her gün şiir yazmıyorlar fikrimce...
( ben öyleyim zira.)
Her gün şiir yazacakların dikkatli olması da gerekmektedir. Ki şiirsel yoğunluğun kaybolmaması için...
Bazı kişiler ömürlerine birkaç kitap sığdırıken bazı kişiler de elliye yakın kitap söz konusu...
Sevgiler, teşekkürler...
Sevgili site arkadaşım, site arkadaşım diyorum şair arkadaşım demek çok isterdim ama ben şair olmadığım için sizler gibi şairlere haksızlık olur diye düşünüyorum. Ben şair doğmadım şairleri tanıdıkca,Şairlerin şiirlerini okudukca içimizdeki ateşin birazcık kor olması için sizlerin yanında idare etmeye çalışıyoruz. Tesbitleriniz doğrumudur yanlışmıdır bilemem dedimya şair deyilim. Sitemizde çok güzel şiirler yazan şair ablalarımız bacılarımız bayan arkadaşlarımız var onlarıda gölgede güneşlendirip küstürmemek lazım diye düşünüyorum.
alihakanduz arkadaşıma söylemek istediğim konu belki bu yazının dışında ama hep merak etmişimdir madem böyle bir yazı yazdınız şimdi size sormak istiyorum.
Sitemizde şöyle bir durum var bakıyorunki insanlar hergün birşeyler yazıyorlar adınada şiir diyorlar bende dahil nekadar büyük şairlerizki hergün şiir yazabiliyoruz buna birilerinin çıkıpta dur demesi lazım değilmi, Sitede bu işi bilen çok güzel insanlar var bunların sayıları neyse sayı söylemeyelimde şiirin hakkını veriyorlar onlara haksızlık ettiğimizi düşünüyorum. Tüm şair arkadaşlarıma saygılar sunuyorum.
S/on söz; kadının adı yok diyoruz hararetle ve ekliyoruz hep nick'i olabilir... :))"
siz kaç kişi bunu diyorsunuz bilmiyorum ama
ben ve bir çok kadının adı var edebiyat yada başka platformlar hiç farketmez bunun kadın yada erkek olmaktan çok kendine güven ile alakası var zira bahse konu nick ise bu erkekde de var.
derin mevzuları severim bir iki cümleyle değildi açıklaması zaten tek kelime :)))))
Sevgili Sibel,
Yukarıda bahsi geçen kişilerin incinmeleri bir yana, bu iş böyle giderse in/cin top oynar şiir mahallesinde demek geliyor içimden...
Unvan konusuna gelince; bu konu derin ve birkaç cümle ile
toparlanacak gibi değil...
Son söz; kadının adı yok diyoruz hararetle ve ekliyoruz hep nick'i olabilir... :))
"Öncelikle bir baskı söz konusu ise bunu en çok kadınlar görmektedir."
bende kadınların duygularının gizleme nedeni olarak bundan bahsetmiştim zaten, erkeklerde baskı var demedim ki .
anlatmak istediğim ,bence baskı ayıplanma kınanma kaygısı ve toplumun kadına , kadının kadına bakışında bile duyguları dile getirmede bastırılmışlık var bu kadın şairlerin erkek şairden az yada daha eksik yazdığı anlamına gelmez
kadın yazar ve şairlerin ilham güneşinden daha az etkilendiğini düşünmenin yanlış olduğudur. kadın sadece erkek kadar hür hissedemediği için duyguları fazla dillendirip deşifre edemiyor
sanırım olaya başka noktalardan baktık, yada ben sizin "İlham güneşi ile daha çok beslenen şairler, erkek şair çoğunluğudur. Şaire’ler ise hep gölgede güneşlenir" sözünüzü yanlış mı anladım ?
ekliyorum şaire yoktur , bence sadece şair vardır. aksi taktirde doktor,yazar vs ünvanların bayana uyarlanması nasıl olurdu bilemiyorum.
şairler arasında anlatım farklılıkları hoş renklerdir, biri daha sade dili sever diğeri imgeleri serpitirir muhakkak ki niyeti farklı olan şahıslar fazla tutunamaz hassasiyetinizi anlıyorum fakat imgeleri yerli yerinde kullanan ve beğeni ile okunan şairleri inkar edemeyiz.
Tarzların farklılığını yadırganabilir hatta şiiri anlaşılmaz bulabiliriz ama senin söylediğin gibi " Yani birkaç entel-dantel kelime ekleyerek önemli biri olma istekleri... " dersek niyetini bilmediğiniz insanları yada imgeleri bol kullanan bay/bayan şirleri incitmiş oluruz diye düşünüyorum.
sevgilerimle canım
"gölgede güneşlenen ten ağır ağır sindire sindire kalıcı bronzluğa kavuşur"
Sevgili Sibel yukarıda altını çizdiğin cümle somut cümledir oysa iş'in soyut anlamında mola verilmesi uygun olur diye düşünmekteyim.
Öncelikle bir baskı söz konusu ise bunu en çok kadınlar görmektedir. Ki edebiyatdefteri.com adlı şu an üzerinde soluklandığımız sitede birçok bayan şair/şair adayı kendisini gizlemeyi yeğlemektedir.
Bu da bir baskı ve bir korkunun ürünüdür. Acaba duygusal paylaşımlarım ilerde bana bir sıkıntı yaratır mı...
-ad'ın öneminden çok baskının varlığı ön plandadır hep-
İş'in diğer tarafı: güneşi içinde hisseden birçok erkek yazar/şair de imgesel zehirlenmelere açık bir yol seyreder. Yani birkaç entel-dantel kelime ekleyerek önemli biri olma istekleri onları anlaşılmaz ve okunmaz bir duruma getirir, onlar bunun farkına varamasalar da...
Kaç şiir hatırlarsınız, okuduğunuz birkaç şiirden... Hep bir ağızdan söylenen- ki duyar gibiyim-
Hemen hemen hiç...
Oysa duygu yoğunluğu olan bir şiiri okuduğunuzda
içiniz
Cızzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz
eder.. Burada hiçbir kelimeyi hatırlamasanız da içinizdeki
cız
sizindir ve ölünceye kadar sizde kalır....
Sevgilerimle...
alihakanduz tarafından 10/14/2008 10:38:01 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kadın Şair :
“İlham güneşi ile daha çok beslenen şairler, erkek şair çoğunluğudur.”
1- aşk ile yanıyorsa bir yürek hangi cins olursa olsun acı aynı acıdır, ahu gözlü dilbere duyulan aşk,yada selvi boyluya delikanlıya, hiç fark etmez iki gönülde yanmıştır aynı ateşte.
. “Şaire’ler ise hep gölgede güneşlenir.”
2- “Şaire” öncelikle bu hitabın doğru olmadığını düşünüyorum, şimdi neden kadın şairlerin gölgede güneşlendiğinden bahsedelim.
Türkiye de ve dünyada, erkek egemen yapının kadını sanatta bilimde ve hatta hayatın her alanında sözsüz ve sessiz kalmaları gerektiğine dair dinsel, geleneksel baskı altına almalarının kadınları gölde güneşlenmeye mahkum ettiği doğrudur.
Bununla beraber şunu da biliyorum ki gölgede güneşlenen ten ağır ağır sindire sindire kalıcı bronzluğa kavuşurr. Bastırılmış duygularını demleyen kadın birikimlerini dışa vurduğunda bir çok erkek şairden daha yanık olur.
Sevgili Hakan yazının genelinde seninle hemfikir olmakla beraber aldığım kısmına fikrimi eklemeden yapamadım.
Sevgilerimle
Sibel Oruç tarafından 10/14/2008 10:04:58 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sn. salih keteci
Sn. Hitaf-i
Sn. nihan-name
Sn. kıyas
Adı geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum değerli katkıları ve zaman ayırıp yazımı okuma zahmetinde bulunup da yorumları ve bıraktıkları merhabalar için...
Sn. nihan-name
Kadın şair vardır elbet. Ancak kendilerini/duygularını gizleme gayretleri onların biraz da geride kalmalarını sağlamıştır.
Ancak özgür düşünen kadın şairlerimiz bu tabuyu yavaş yavaş yıkmışlardır.
İyi dileklerimle...
Kadın Şair
İlham güneşi ile daha çok beslenen şairler, erkek şair çoğunluğudur. Şaire’ler ise hep gölgede güneşlenir. İstisnai şaireler ise bu konuda hiç ama hiç konuşmazlar, bildikleri çok şey var mıdır, bilinmez. Bilinen o ki kadının adı hep “şairi doğuran güç ile ilişkilendirilir..."
Peki kadın şair var mıdır , yok mudur?
Lafı yuvarlamışsınız.Açıklar mısınız ?
saygılar.