- 1047 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BİR FATMA ÇETİN KABADAYI HİKAYESİ DAHA: TARLAYA EKTİM SOĞAN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Takılmadan duramıyorum. Ben n’aapıyım)))))
-----------------------------------------------------------------------------
İKİ AY ÖNCE
Ünlü yazar Fatma Çetin Kabadayı son romanı olan ’’ Halil Halil Fincanlım’’ ın son paragrafını da yazdı nihayet:
’’ Evet değerli okurlarım. İşte böyle her gün böyle, git yare söyle uy aman aman... Nihayet bir öykünün daha sonuna geldik. Gökten üç elma düştü. İşte o gökten düşen üç elmayı gören Newton çırılçıplak bir şekilde hamamdan koşarak Evraka, evraka, ’’ Diye bağırmaya başladı. Elin İngilizinin neden Latince bağırdığını ben de anlayamasam da herifin fikir hürriyetine karışacak değiliz elbette. Ama evet, yer çekim kanunun kaldırma kuvvetini bulmuştu. Yani yere düşen her nesne yer küre tarafından aşağıdan yukarı bir güçle itilmekteydi. Amaaannn salla gitsin yavvv. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevizine’’
Bu son satırları bir kez daha okuduktan sonra gururla ’’ perfect’’ diye bağırdı. Sonra kendine bir tokat attı. ’’ Kızım n’aapıyorsun sen? Perfect de ne? Sen Türk kızısın. Adam gibi ’’ Mükemmel’’ desene’’
İşte tam o anda telefonu çaldı Fatma’nın. Arayan Sami Biberoğulları denen fosildi.
Merakla sordu Sami:
-Merhaba Fatma’cığım. N’aaptın? yeni romanını bitirebildin mi?
Fatma zerre kadar hazzetmezdi Sami Denen bu yaşlı bunaktan. Hoş Sami’nin de ona bayıldığı yoktu ya edebiyat dünyasında bilâ mecburiye birbirlerine karşı yumuşak bir politika uyguluyorlardı.
İçinden ’’ Sana ne ooolumm’’ gibi bir ünlem geçse de böyle demedi tabii ki
’’ Yayına hazır hocam ! Bence muhteşem oldu’’
Sonra en son paragrafı okudu Sami’ye
Sami ’’ Tuzlayım da kokma. Muhteşemmiş. Pöhhh’’ dememek için kendini zor tuttu.
’’ Hımmm. Muhteşem imgelerle süslü 4+4+3 hece ölçüsünde ve dahi gazel türünde harika bir eser olmuş Fatma’cığım. İki gözün önüne aksın ki best seller olur bu kitap.’’
Fatma ’’ iki gözüm’’ yerine kullanılan ’’ İki gözün’’ ü yutsa da bu yorum hiç hoşuna gitmemişti. İçinden ’’ Bir halttan anlasa gam yemeyeceğim de herif nazımla nesir arasındaki farkı bile bilmeden yorum yapmaz mı? Gel de gebertme moruğu’’ Diye geçse de ’’ Hodeşte razi (Allah razı olsun ) ’’ Diye cevap verdi ve hemen akabinde ’’ Yahu ben bu Kürtçeyi ne ara öğrendim ?’’ diye kendi kendisine hayret etti.
Ama daha da hayret ettiği şey mutfaktan gelen türkü sesiydi. Her zaman ’’ batsın bu dünya ’’ modunda olan kocası bu sefer neşeli bir türkü tutturmuştu.
İğne attım tarlaya Le le zalım zalım
Pırıl pırıl parlaya Vıy vıy zalım zalım
Kız oğlanın yanında Le le zalım zalım
Ah dedikçe terliye Vıy vıy zalım zalım
Sami’ye ’’ Hocam kontörüm bitiyor. Ben sizi daha sonra ararım’’ Diyerek yalan söyledi ve telefonu pat diye zavallı yaşlı adamın suratına kapattıktan sonra hemen mutfağa yöneldi.
- Hayırdır, ne bu neşe?
Beyefendi cevap verdi:
- Bir tarla almaya karar verdim Orada roka, tere, maydonoz yetiştireceğim. Artık bundan böyle organik takılacağız.
Fatma hemen kocasının arkasındaki dolapta yatan ve üzerinde ’’ Haydar ’’ yazan merdaneye uzandı.
-Sen bana danışmadan nasıl kendi başına karar verirsin?
Beyefendi hemen atıldı.
- Hayatım ! Bu Sami’den kurtulmanın başka çaresi var mı? Buyur sen söyle.
Fatma, Samiden kurtulmak ile tarla satın almak arasındaki bağı anlayamamıştı. Merakla sordu?
- Ne alaka?
Beyefendi, Haydar’dan kurtulmanın rahatlığı ile derin bir ohhhh çektinden sonra anlattı... (Bu kısım fısıltı halinde geçtiğinden ne konuştuklarını bilemiyoruz )
İKİ AY SONRA
Fatma sabah sabah evlerinin kapısına dayanan polis ekip arabasını görünce şok olmuştu. ’’Hayret, ne kadar kısa zamanda öğrendiler ’’ Diye düşündü.
Heyecanla aşağı inip bahçe ( ya da tarla diyelim ) kapısının önünde polisleri karşıladı.
-Buyurun memur beyler. Bi durum mu var?
Memurlardan Adem adlı olanı çok fena bakıyordu Fatma’ya
-Sami Hoca kayıp. N’aaptın adama?
Fatma öfkeyle parladı.
-Kayıpsa kayıp. Bana ne? Gebermiştir inşallah.
Adem daha da öfkelendi.
-Sanırım geberttin zaten. Pardon zavallı hocam sayende ebedi aleme yatay geçiş yaptı demek istemiştim.
Diğer yaşlıca polis ( daha doğrusu komser, ağzını açmıyordu nedense )
Adem Devam etti:
-En son burada sizinle kahve içerken görülmüş. Sonrasında zavallı hocam sır. O gün bugündür gören olmamış.
Fatma ’’ Aman Allah’ım. Kahveyi de biliyorlar. Acaba içine zehir kattığımı da biliyorlar mı? Diye Adem ve diğer polisin yüzüne baktı. Diğer polis ’’ Merak etme sen. Her şey yolunda’’ babında Fatma’ya göz kırptı.
Adem devam etti?
-Hatta sizin zavallı Sami Hocayı öldürüp sonra da bu tarlaya gömdüğünüz yönünde ihbar var. Derhal tarlaya girmem gerekiyor.
Fatma içinden ’’ Aman Allah’ım. O kadar da dikkat ettim. Kim gördü ki tarlaya gömdüğümü?’’ Diye geçirdi. Renk vermemesi gerekiyordu.
Adem yaşlı polise seslendi
-Fikret Komserim ! Tarlaya bir bakalım değil mi?
Fikret komser dediği hain bakışlı zat umursamaz bir şekilde cevap verdi:
-Aman be Adeeemmm. İşgüzarlığın lüzumu var mı? Alt tarafı Sami. Hani Çağatay, Burhan ya da Kemal Hoca olsa neyse de Sami için bunca işgüzarlığa gerek var mı? Hem diyelim ki öldü ya da öldürüldü, dünyanın ne kaybı olacak ki? Salla gitsin.
Adem’in hiç de sallamak gibi bir niyeti yoktu.
-Komserim ! Ama bakın şurada yeni kazılmış bir toprak parçası var. Sami Hoca’yı mutlaka oraya gömmüşlerdir.
Komser Fikret ’’ Ah be Fatma ! Böyle bir tedbirsizlik yapılır mı? Bakışları ile Fatma’ya baktıktan sonra usulen sordu:
-Hanım kızım ! Şu kazılı toprak parçasını neden kazdınız bakıyım?
Fatma neredeyse ’’ Tabii ki Sami’yi gömmek için’’ Diyecekti. Kendisini toparlayarak cevap verdi:
-Komserim ! Burası bir tarla. Eee tarlaya ne ekilir? Elbette soğan. Yani tarlaya ektim soğan.
Adem yemedi bu yalanı
-Madem soğan ektin de soğanlar nerede? Ben burada soğan filan göremiyorum.
Fatma cevap verdi?
-Valla Tarlaya ektim soğan ama bitmedi yedi doğan.
Fikret ’’ Harika cevap’’ işareti çaktı Fatma’ya. Sonra Adem’e döndü. ’’ Gördüğün gibi soğanları doğanlar yemiş. Haydi gidelim. Burada yapacak bir iş kalmadı’’
Adem’in içine sinmemişti oradan öylece gitmek. Lakin başkomser Fikret ’’ Haydi haydi. Bir sürü işimiz var. Akşama Cimbom- Fener maçına yetişmemiz gerekiyor’’ Deyince Adem de artık bu mesleyi fazla uzatmak istemedi. Çünkü o koyu bir Fenerbahçe fanatiği olup ligde 3- 1 yenildikleri Beşiktaş’ı tutan Sami Hocanın ölü mü sağ mı olduğu çok da önem arzetmiyordu FB-GS maçı yanında.
İki polis, ekip arabasıyla geri dönerken Fatma neşeli bir türkü tutturdu
Tarlaya ektim soğan
Bitmedi yedi doğan
Hep mi böyle ölüyor
Senin annenden doğan
Oy niye Sami niye
Öldün yar diye diye
Geberdin gittin şükür
Bu da bana hediye
----------------------------------------------------------------
Ancak çok yanılıyordu. Soğan niyetine tarlaya gömdüğü şahıs Sami’yi taklit eden garibanın tekiydi. Sami o sırada Brezilya’da Rio karnavalında Latin güzellerle salsa yapmaktaydı ve her zaman olduğu gibi son gülen iyi gülecekti...
---------------------------------------------------------------------
NOT: HER NE KADAR BREZİLYA’DA, RİO KARNAVALINDA OLALAMAYACAKSAM DA MAALESEF İKİ AY KADAR ARANIZDA DA OLAMAYACAĞIM. BU SÜRE İÇİNDE İNTERNETE GİRME İMKANIM NEREDEYSE HİÇ OLMAYACAK. GİREBİLDİĞİM ANLARDA MUTLAKA SİZLERLE BERABER OLACAĞIM AMA DEDİĞİM GİBİ BU İKİ AYLIK SÜREDE BİRAZ ZOR.
BENİ UNUTMAYIN. KALBİM HEP SİZLERLE BİRLİKTE...
HERKESE SELAM VE SEVGİLER.
YORUMLAR
Brezilya olayı gelene kadar Allah rahmet eylesin Sami ağabey iyi adamdı diye bir Fatiha okudum.
Allah'tan boşa gitmedi taklit yapan gariban, sebeplenir inşallah :))
İki ay ki yokluğunun kötücül bir şey olmaması ümidi ile
Selamlar saygılar Sami ağabey
Çakır--Bey tarafından 3/28/2018 4:42:03 PM zamanında düzenlenmiştir.