Ehli davet aptal değildir
Malum Kur’an’ın ifadesiyle insanlar Mü’min, kafir ve münafık olmak üzere üç sınıfa ayrılırlar.
Günümüz şartlarında bu şekilde de sınıflandırabiliriz, ehli iman ve ehli davet. Yani ilahi davete tabi olup iman etmiş kimseler ve Kurtuluşa davet edilmeyi bekleyenler.
Elin gavuru şöyle, elin gavuru böyle demektense bizim Müslüman şöyle Müslüman böyle demek daha doğru galiba.
Nedenine gelince İslami ölçülere göre değerlendirilen ülkeler arasında İslam ülkelerinde en yüksek sırada 33.sırayı alan Malezya iken Türkiye ise 71.sıradadır. Yani ilk 32 devlet gayri Müslim ülkeler.
Kişi diyor ki onlar gavur, onlar insanlıktan anlamaz, onlar gaddar, zalim ama bu sıralama bizim onlardan daha beter olduğumuzu ortaya koyuyor.
Biz kendi değerlerimize uymada dahi bu kadar gerilerdeyiz, bu şu anlama da geliyor; demek ki bu kadar da İslam dışı nitelikleri taşıyoruz, vah ki ne vah!
Hani diyorlar ya eskiden melekler savaşlarda Müslümanların imdadına geliyordu, şimdi öyle mucizeler/kerametler artık yaşanmıyor. Bir uyanık vatandaş ironik bir yaklaşımla diyor ki; “gelmesine yine gelirler de, yalnız hangisi Müslüman hangisi gayri Müslim çıkaramadıkları için ortada kalıyorlar.”
Birileri diyebilir mi ki bu ifade gereksiz bir ifade, yok tabi, maalesef o duruma düşmüşüz. Baksanıza sağımıza solumuza baktığımız zaman bir sürü defolu insan var.
Bayanlarımızın ve kızlarımızın Müslümandan çok gayri Müslimlere benzediğini papanın şu ifadesinden anlıyoruz. Hiristiyanlara diyor ki “kızlarınız bari haç taksınlar artık Müslüman kızlarından ayıramıyoruz.”
Ya genç erkeklerimize ne demeli? İbadet yok, kanaat yok, yaran söylemez sıradan kokuşma, varsa yoksa ucuz siyaset
Hele ki devletler düzeyinde bunu düşündüğümüz zaman İslam’ın izzetine yakışır bir duruşu pek göremiyoruz.
Yakın tarihte merhum Ayetüllah Humeyni ve günümüzde de muhterem Recep Tayyip Erdoğan’ı görüyoruz, Mısır’ın meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de gayretli bir insandı, iktidarda kalmasına müsaade etmediler. Yani anlaşılan Küfür İslam’ın adalet anlayışından çok korkuyor.
Aslında insanlık bir ayrışa girmiş inanç, hak ve batıl, adalet açısından bir çıkar yol arıyor, ama rol model alacak kimseyi bulamıyor bence.
Bunu en çok Kudüs’ün konumu BM’de oylanırken fark ettim. ABD’nin her türlü tehditlerine rağmen 128 devlet ABD’ye “hayır!” dedi. 7 devletçik de ABD’den yana oy kullandı, ki her biri şehirlerimizin birer mahallesi gibi; 20 bin, 50 bin nüfuslu.
İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT)’nın bir araya gelmesi, dönem başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanımızın bu sorunu cesaretle dillendirmesi inanarak dert edinmesi böyle bir sonucun meydana gelmesine vesile oldu.
Yani biz insanlığa hayatın her aşamasında rol/ model olabilirsek dünyanın İslam ile müşerref olması an meselesidir.
Boşuna yüce Allah “ey iman edenler, iman ediniz” diye ehli imanı uyarmamıştır.
Cumhurun başından hizmetliye kadar, Profesörümüzden dağların kumandanı çobana kadar, Holding başkanımızdan küçük bir çiftçiye kadar, imanımızı tazeleyelim, tövbe istiğfar edelim.
İslamiyet diye yaşadığımız bu kirli hayatın doğru bir hayat olmadığını anlayalım ve bu hayatı terk edelim, özümüzle selamlaşalım.
Göreceksiniz hem fert, hem toplum, hem devlet düzeyinde nasıl da İslam’a kalpler ısınır.
Ehli davet aptal değildir, ama tutunacak dal bulamıyor.
O günleri görmek dileğiyle.
E.Kaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.