GECEYARISI DÜŞLERİ

• 25 Mart 2018 Pazar 01:18:26

Artık bizimkisi emeklilik işi. Şaka şuka değil On Sekiz yıldır emekliyim.

Her ne kadar sigortalı çalışma yaşamıma sigortalı olarak ilk turizm sektöründe başkasının hizmetinde 1973 yılında başlamış olsam da Gazi Eğtim Enstitüsü Almanca bölümünden mezun olduktan sonra bir yıl 1979- 1980 öğretim yılında Antalya Çağlayan Lisesinde, 1991-1992 öğretim yılında ise Elmalı Yuva ilköğretim okulunda toplam bir yılı Almanca öğretmenliği ,bir yılı da sınıf öğretmenliği olmak üzere, toplam iki yıl öğretmenlik yaptım.

Aradaki yıllar ne oldu diye meraktasınız biliyorum, anlatayım. Çiçeği burnunda Almanca öğretmeni iken, siyasi nedenle yasadışı örgüt üyesi olduğum savı ile tutuklandım. Mahkeme önce 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi, beni de öğretmenlik görevimden men etti, ta ki Antalya Elmalı içesi, Yuva’ ilköğretim okulunda 1991 yılında başlayana kadar, çok sevdiğim mesleğimden uzaklaştırıldım. Sonuçta Askeri Yargıtayca aklandım, 25 ay dört gün tutuklu kalmam akıl parası oldu bana!

Açıkta kalınca aç çıplak gezecek değildim ya; beni bir denize attılar, çırpınırken yüzmeyi öğrendim. Hapisten çıkar çıkmaz, hemen pazarlamacılık yaptım, çelik tencere pazarladım. Akabinde Olimpos Otelde, resepsiyon yönetimi, arkasından Akay Turizm ve Aspendos Turizm Seyahat Acentalarında enformasyon memuru ve korsan rehberlik hizmetleri yürüttüm.

Seyahat ve turizm işleyişi hakkında yeterli pratik deneyimi kazanınca 1988 yılı Aralık ayında kendim Maki Tur Turizm ve Seyahat Acentasını kurdum ve 18 yıl işlettim. Bu işletmeyi de 2005 yılı sonunda satmak zorunda kaldım. 1996 yılıında körfez krizi nedeniyle Almanyadaki iş ortağım olan firmanın iflâs etmesi ve bana ödemelerini aksatması nedeniyle büyük borç altına girdim. Öyle bir yükün altına gireceğim hiç aklıma gelmez iken birden bire kendimi cehennemin içinde buldum diyebilirim. O günün behrinde 255.000.- Alman Markı bir borç ve alacak söz konusu iflas bütçesinde!

Tıkır tıkır işleyen düzenim bozuldu, psikolojik olarak çok büyük bir moral çöküntüsü beni müthiş bir depresyona soktu. Aile düzenim yuvam dağıldı., ilk eşim ile ayrılmak durumunda kaldım. En zor durumlarda sığındığım tek şey, benim ateşten yuvam olan AŞK oldu. Zaman geçti... Nasıl geçti?! Günler aylar seneler; onu bir ben bilirim.. Ne acılar üstüste bindirdi.Elimden kâğıt ve kalem 24 saat düşmezdi, çıkar, parkları dolanır, denizi dalgayı, bulutu, rüzgârı, ayı günü seyrederdim ve her seferinde ayrı şiirler şarkılar ile dönerdim eve..

Gece gökyüzünde ay’ı seyretmek eşsiz bir güzellikti benim için ve ay yüzüne çok baktım; ışığından çok esin kaptım, ışığın ve gökcisimlerinin yıldızların ruhumuzu besleyen çok büyük bir enerji kaynağı besin olduğunu çok derin olarak terennüm ettim. Düşünürken mucize kabilinden yaşadığım olağanüstü güzel, sıradışı olaylar da olmuştur. Bu nedenle sezgi ve beyin gücüm çok gelişti. Siz depremler hakkındaki öngörülerimi biliyorsunuz, bunlar ne palavra ne de kehanet benim için, yalnızca algıladıklarım...

Son bir kaç gündür aşırı gerilim altında olduğum peşpeşe sıraladığım sıcak şiirimlerden anlaşılır; bu gerilim nihayet 6,8 şidddetinde Papua Yeni Gine’de bir deprem ile sonuçlanmıştır. ’Deli Şair’ adlı şiirim bu duygu ve gerilim ile ortaya çıktı, bir garip ve anlaşılmaz ruh hali içinde gibi isem de kendimi sözcükler ile anlatmak en büyük zevkimdir. Bu çünkü bilinci açık tutan ve insanı yaşama bağlayan tek seçenektir benim için...

Bugün de bir şarkı sözü yazdım bildiğiniz gibi, şarkımın adı AY GÜLÜ - ( İKİZ RUHLAR) koydum. Şiirin kurgusu ay’ı ne kadar yakınen ve uzun yılar gözlemlemiş oduğumun deneyimlerine dayalıdır. Ay yüzünde ışık var ve güneşten alır bu ışığı, onu aydınlatan tümüyle güneştir.Yoksa sönmüş bir gezegendir.

Aşık Veysel’in dediği gibi’ Güzelliğin on par’etmez şu bendeki aşk olmasa’ Evet, aşığın yüreği güneş gibi yanmasa, ay yüzünde ne ışık olur, ne de güzellik, oysa ay yalnızca aşk ile yani güneşten aldığı ışık ile yüreğimizi aydınlatır.

Bu konudaki ilginç buluşlarımdan birisi de el parmaklarımızdaki kemik saysının ayın günlerine eşit oluşudur. Sağ ve sol el parmaklaımızın eğilip bükülebilen kemik adedi toplam 28 dir ve 14 ü sağ 14 ü de de sol elimizde oluşu, ayın ilk oluşumundaki hilalden başlarsak ayın ondördün dolunay olarak adlandırılır.iki elimizin parmaklarını gözünüzün önünde eşleştiriniz, adeta dolunayın yuvarlak halini ve evrelerini görecek ve hâyalinizde canlandıracaksınız. Hilâlden ayın yarım aya gelişi, dolunay oluşu ve görünmez oluşu, benim poetikama tüm evrenselliği ile taht kurmuştur. Ayın doğuşu batışı evreleri üstüne kurgulanmış ’ AY BÜYÜYOR’ adlı bir şarkım ile ’BENCE AY’ adlı bir şirim , daha vardır. AY METAFORU ŞİİRLERİMDE ÇOK ÖZGÜN BİR YER TUTAR... İlk şiir kitabımın adı AY GÜZELİ SEVDA SELİ de buradan ortaya çıktı.

MEDDÜ CEZİR

Bu med bu cezir
her gün bir kanadından
bir teleği düşen
yerine yenisi geçen
ezelden beri uçan kuşun suçu...

Börtü böcek, suda balık
gelmişiyle geçmişi
bunca kalabalık
tüm seceresiyle insanlık
bir beyaz güvercin işi...

Bilmeden mi bakar ay’a insan;
deden belki ay/deden
seni yoktan var eden
bu med bu cezir
sularda milyonlarca senedir...

Şaban AKTAŞ
15.06.2006

AGSS SERİSİ

AY DOLUSU

Ufkunda mavilerin ay büyür
Gecelerde sen uyur
Suda ben
Sevdalı düşler görürdüm...

Mevsimleri mevsimlere kattım
Yılları dönülmez
Yolculuklarla mazide bıraktım...

Şimdi ufukta ay dolgun
Sen ise körpeciktin, şimdi olgun;
Bir çiçektin, şimdi dolu bir petek
Ömrünün en güzel çağındasın...

Dalda incir ballanıyor
Suda kayık sallanıyor
Hasret gönlümde üzüm üzüm
İçimde aşk yıllanıyor...

Şaban AKTAŞ
21.07.2010- BATIK KENT KEKOVA

Der Mond
________

nach meiner Meinung
der Mond ist
eine grosse Apfelsine
der hat achtundzwanzig Scheibe
die Sonne isst davon jeden Tag eine,
in vierzehn Tage ist die Sonne satt
in den naechsten Tagen legt die Sonne zurück
was sie gegessen hat,
deshalb sage ich ja liebe Fruende
am Himmel habe ich schönen Citrusgarten !

Şaban AKTAŞ

BENCE AY *

bence ay
yirmisekiz dilimli bir portakal
güneş her gün
bir dilimini yer onun
ondördüyle doyar
ondört günde
yediğini yerine koyar
onun için diyorum dostlar
benim gökyüzünde
narenciye bahçelerim var !

Şaban AKTAŞ-1996

Ay ile kurgulayıp ördüğüm son şarkımı bU akşam gezerken içimden geldiği gibi mırıldandım, yollarda ve alıştıyorum sesimi , istiyorum ki beynimde, dlimde nağmasiyle beni haleti ruhiyemi ay sevdamı tam yansıtsın.

AY GÜLÜ- ( İKİZ RUHLAR)

Eridi bitti dolunay
Gülden küle döndü bu ay
Nereye kaybolup gittin
Ay gülüm ay, vay gülüm vay?!

Kuşlar uçtu yedi yöne
Aradılar döne döne
Hem yere baktım hem göğe
Ay gülüm ay, vay gülüm vay!

Yere baktım gökte buldum
Ay yüzüne ayna oldum
Bir göründün bir kayboldun
Ay gülüm ay, vay gülüm vay!

Yüzün bir inci tanesi
Gerdanında ay hanesi
Aşkların en şahanesi
Ay gülüm ay, vay gülüm vay!

Hilâl, yarımay, dolunay
Evre evre doluyor ay
Gülden küle dönüyor ay
Ay gülüm ay, vay gülüm vay!

Yıl Üç Yüz Altmış Beş ise
Gün ile ay Yirmi Sekiz
İkimizin ruhu ikiz
Ay gülüm ay, vay gülüm vay!

Şaban AKTAŞ
24.03.2018- 15.33

Yarın günlerden Pazar: Dedim ya benimki emeklilik işi... Kimse boğazımı sıkmıyor, yaşamı tadında ve haz alarak yaşamak gereK, emeklilik bunu sağlıyor yaşayabilen duyabilene, görebilene...

Asi Yaban Keçileri adlı doğa yürüyüş grubumuz ile Olimpos antik kentinden, Çavuş köy Adrasan sahiline 14 km kadar yürüyeceğiz, Yürüyüş parkurumuz, Dağ çileği ( sandal ağacı) , defne ormanları, kızılçam ormanları ile kaplı, mitolojide esin perisi olarak alandırılan Musa’ların ( Müz) yaşadığı yer kabul edilen MUSA DAĞI sırtlarından geçecek.

Genç arkadaşlarımıza tarih ve mitoloji hakkında birikimlerimi aktarmak büyük bir haz ile yaptığım öğretmence bir görev olacak... Muhteşem doğamızın bizlere cömertçe sunduğu ilkkbahar güzelliklerini görüntüleyip, yarın sizlere büyük bir keyifle sunacağım.

Sabah saat Altıda uyanmam gerektiği için, şimdi uyumalıyım.

Sizleri çok seviyorum canım arkadaşlarım... Evren giderek büyüyor, içimdeki aşk gibi..

Hepinize mutlu Pazar’lar diliyorum; görüşmek üzere..
Sağlıcakla...

Şaban Şaban Aktaş
Profesyonel Turist rehberi
Almanca - Ülkesel

ANTALYA ,25.03.2018 - 01.00