Müzikler ve Kadınlar..
Müziklerin özgür sınırında yaşayan kadınlar bilirler notanın gücünü. Vücutlarına notanın dokunduğunu hissederler, duvarlara akseden yüzlere bırakırlar kendilerini, anlaşılmak istediklerini anlatmaya çalışırlar. Yaşamanın sınır kabul etmediğine inanırım, inanırım ki bir kadın bir müziği bir müzikte bir kadını tamamlar.
Yarım kalmışlığımızı saran kadınlar ve müziklerdir. Müziklerin büyülü tınısına kendimizi veririz, notaların tınısında kapılır gideriz bir kadının kollarına.
Kırmızı renk üstümüze bulaşmıştır, kurtulmaya çalışmanın faydası yoktur artık. Müzik sesi ne kadar etkileyici olursa, bir kadının bizi sarması o kadar etkileyici olur. Dokunuruz gecenin kırmızı renkli sözcüklerine ve istediğimiz sadece sevdiğimiz kadının bir müzikle bizim olmasıdır.
Yaşamanın sınır kabul etmediği bir gece de tanırız müzik ve kadının anlatmak istediğini.
Gecenin müzikle buluştuğu yerlere gidermisiniz bilmem ama ben bir defasında istiklal caddesinde yürüyen adımlara bıraktım kendimi. Gitaristin kendinden geçtiği bir müzik tınısına kapılarak girdiğim rock bar’da, oturduğum masanın yanında bulunan ünlü bir yazarın, kendini kadınlara bıraktığını görmüştüm. Muhteşem kelimeleri ile kadınları anlatan yazar, müziğin büyüsüne yenilmişti.
Kaybettiği savaşta kılıcını ben taşıdım.
Kutsal bir mabed de kendinden geçmiş gibiydi.
Kollarında raks eden kadına dokundukça ölüyor sanıyordum, her ölüşüyle daha bir canlı var oluyordu. Muhteşem bir müzikle, kadının kollarında kendini kaybetmişti.
Bende onun gibi düşünüyorum, kaybolmalıyız bir şarkı sözünde, müziğin tınısı içinde yok olmalıyız, kaybettim kendimi demeliyiz. Hazzın doyasıya yaşandığı dudaklara bırakmalıyız kendimizi. Müziğin içinde raks eden gölgelerinin kokularına dalmalıyız, duyabiliriz bence büyüleyici kırmızı içine gizlenmiş vücutların bize gel dediğini.
Müzikler ve kadınlar ikisi de anlaşılmak isterler.
Anlamak için uğraş verdiğimiz kadınlar ile haz aldığımız müzikler ayrılmaz bir ikilidir.
Müziğin tınısında, kadınının kollarında kendini kaybetmeyen erkeklere acıyorum.
Bunu yaşamamış erkeklere acıdığım gibi kadınlara da acıyorum.
....
YORUMLAR
kendine olan savaşı kaybederken yeni bir ülkeyi feth etmek için yola çıkılan başka bir savaşı kazanmak...
bu nasıl bir savaştır ki kaybedilmesi kazanılmasından iyidir..
müzikleri ve kadınları okuyorum sakin bir günde. yeni bir şeyi keşfetmiş bir kaşif gibi mutlu oldum..
.)
iyi yazıyorsun..
kutlarım..
sevgilerimle..
Müzikler ve kadınlar anlaşılmak isterler de ya bir adam anlamaktan çok "kendim" olabilme telaşına düştüyse; sırf bir hatun anlaşılmak istiyor diye ona mı eğilmeli? Kadının kendine özgü özellikleri (nota gibi olmak, zor anlaşılır olmak, kırılgan ve narin olmak vs.) başkası üzerinde tahakküm malzemesi olmaya başladığı noktada problem arzeder düşüncesindeyim. O yüzden her ne sebeple olursa olsun kişi eğer kendine gelmeyi başarabildiyse orada kalsın ve kendini/kendinden geçmesin derim.:)))
Bence tabii...
Saygılarımla...
ne güzel şeyler anlatmışsın yine binyıl...
kadınlarda müzik gibidir...arabeskten tut klasik müzik seviyesine kadar farklı frekanslardadırlar...müziğin, kadının ve erkeğin frekanslarının birbirini tutması gerekir ki senin bahsettiğin kaybolma gerçekleşsin...genelde ikisi bir araya gelir de üçüncüsü hep eksik olduğundan kaybolmak nadiren yaşanır...nadirde olsa yaşansın elbette...yaşamda, anlarda kaybolmalıyız ki yaşam içimizden bir su gibi akıp gitsin...ruhumuzu yıkasın...direnmek yaşamı yadsımaktır...
farkındalıklı bir paylaşımdı...yaşamın güzel olan yanına davetti...kutlarım...