gündöndü
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
yolunu kaybetmiş sapkın bir derviş kötülük olsun diye saçmış avuç avuç ergene havzasına, kırşehir yaylasının en kurak, en kepir, en tozuyan topraklarına. adem cennetten ölü bir dolu tanesi gibi sina çöllerine düşünce ama başına ne geldiğini anlamayan bir su tanesi dikey hareketlerle birden donar ya gazap yüklü orospu bir sirrus içinde. öyle. işte o dolu tanesi yeryüzünün teninin bekareti üzerinde buharlaşırken yitirdiği cenneti bulmak için yollar yapan; gregoryen takvimleri, hicri yılbaşları, ejderha kuyruğu, güneş saatleri içinde köpekleme yüzen minicik ama minicik insanlar geçiyor bu tarlaların yanından. ziftlenmiş kilometreler milim milim eriyor avuçlarda. şems-i amber, devr-i amber, günlük, çiğdem, günebakan... kamer çiçeği. yapraklı ay. tohumlu güneş. ıpıssız, camlı mı camlı, yorgun mu yorgun otobüsler geçiyor tarlaların içinden. güneş ve ay çekirdekleri döndürüyor. fibonacci- altın oran sarmalları sarıyor tohumların dizilimlerini. standart güzellikte bir doğa olayı sarmalıyor camları. klimalar poyraz kusuyor. içinde sam rüzgarları kavuruyor ciğerlerini. altın sarısı bir salgın kaplıyor temmuz sonuna kalan üç beş günü. iliç köprüsünden ses çıkarmadan geçen korkak bir doğu ekspresinin lanetlenmiş kuşetinde belinde 2 tane ondörtlü ile sana çay ısmarlayan adamın bahsettiği kanlılarını vurup vurmadığını hatırlatıyor, bir katilin çayının sıcaklığı sarıyor yutaklarını, sakallarından bıkıp yüzünün derisini yüzerek traş olan herhangi bir şarapçıyı hatırlatıyor. hamallıktan bıktığı için şizofreni meşeliğinde uyuyakalan eski tanıdıkları anımsatıyor, kırk düğümlü bir büyü ile toprağa diri diri gömülen helen altınlarını çıkarınca biçer-döver altında kalan gömücüyü anımsatıyor, hatır, hafıza, dimağ zenginliği karun kadar olan bir uranyum olup çoğalıyor çoğalıyor. kıyıya kadar değiyor halkaları. kuduz köpekler tarafından delik deşik edilmiş yağmurlar yıkıyor günleri. çekiyor, küçülüyor. çamaşır ipinde unutuluyor mevsimler, güneş alıyor rengini, zaman bozarıyor. otobüsler yalvarırcasına geçiyor şems-i amberlerin yanından, devr-i amberlerin yöresinden, kamerin ırağından, güneşin altın oranından. dünya ısınıyor, genleşiyor, genleşiyor, genleşiyor. yapmacık bir 23 nisan balonu gibi resmiyete bürünüyor. çeltekler çobanları kandırıyor, çıraklar ustaların çayına arsenik damlatıyor, babalar kısır, anneler gaddar. dünya aydınlanıyor. aklı başına geliyor. zorla keman öğretilmiş olanlar parmaklarını kesip atıyor diyet olarak, koylar ırmakları tuzlayarak zehirliyor, denizler namludan geri tepiyor. uslu, mutsuz, günahkar, iç çamaşırları coğrafyayla kirlenmiş cennetin mevsimlik işçileri fethediyor ayçiçeği galaksisini. kılıçtan geçiriyor. yollar yeniden başlıyor.
YORUMLAR
sade bir dili sırtlanmış derin bir anlam güden kalem..her cümle üzerinde düşünülecek kadar özel..
daha da açılsa cümleler bir kitap ortaya çıkar bu eserden..
saygılar..