- 732 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Marifetin 40 Kuralı(5. ve 6. kurallar)
5.Kural
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. "Aman sakın kendini" diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: "Bırak kendini, koy gitsin!" Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
"Marifet yoluna akılla çıkılır, sonra akıldan çıkılır." der evliya sultanlarımız. Ne doğru söylemişler, Allah onlardan razı olsun. Rabbim diledi, bizi marifet kapısından içeri aldı elhamdülillah. Bu kapıdan girerken bazılarımızın aklına şeytanın vesvesesinden dolayı şüpheler düştü, acabalarla attık yoldaki ilk adımlarımızı. Biz bu yolda yürümeyelim diye çok uğraştı bizimle Şeytan.
Bazılarımız ise şeksiz şüphesiz attı ilk adımlarını, sıddıklardan oldu. Her halükârda az veya çok aklımızı kullandık yolculuğumuzun ilk zamanlarında. Gece uykumuzda ruhumuz ilim aldıkça, gündüz aklımızla bu ilmi kullanmaya, aklımızı ruhumuzun emrine uydurmaya başladık. Yani evliyalarımızın deyimiyle yavaş yavaş akıldan çıkmaya başladık. Kalbimiz, yaşadığımız hallerle mutmain oldukça "Bırak kendini, koy gitsin!" der durur. Aklımızın acabaları silinir yavaş yavaş, ancak akıl öyle kolay pes etmez, her an teyakkuzda bekler, nefsin emriyle mi kalbin emriyle mi hareket edeceği belirsizdir hâlâ.
Marifet yolculuğu uzun ve zorlu bir yolculuk, adımlarımızı ruhumuzla(kalbimizle) atacağımız günler de gelecektir Rabbimizin izniyle. İşte o zaman akıl devreden çıkar, sadece ruh ile, ruhumuza verilen his ile yaşarız, kararlarımızı ruhumuzla alırız, halden hale geçer dururuz. Her halde aşkımız artar, aşkımız arttıkça masiva ile kırılıp dökülmüş, harabeye dönmüş gönlümüze NUR dolar. O NURLA harabe gönlümüz yeniden imar edilir, pîr û pâk olur. O NUR, aklımızın da nefsimizin de gözünü kör eder, yani akıl da nefs de devre dışı kalır. Yolun sonunda sadece HİS’ten ve NUR’dan ibaret oluruz.
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
6.kural
"Şu dünyadaki çatışma, ön yargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşk dilsiz olur."
Önce söz yaratıldı. Yüce Rabbimiz "KÜN" emrini vererek önce sözü yaratmış oldu.
Sözler çok önemli çünkü bir enerjiye sahipler. Bu enerjinin nasıl kullanıldığı daha da önemli.
Yunus Sultan dilin(sözün) önemini ve taşıdığı enerjiyi şöyle anlatmıştır:
"Söz ola kese savaşı, söz ola yitire başı.
Söz ola ağılı aşı
bal ile yağ ede bir söz."
Selam olsun Yunus Sultanımıza.
Atalar ne demişler bir de ona bakalım:
"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır."
"Dilin kemiği yok, vezir de yapar, rezil de eder."
"Dil yarası kapanmaz."
"Söz gümüşse, sükût altındır."
"İki dinle, bir konuş." ...
Yukardaki sözlerden anlaşılacağı üzere "sözler çok güçlü bir enerjiye sahip, bu nedenle çok dikkatli kullanmamız gerekir."
Elestte verdiğimiz söz(cevap) üzre Yüce Allah’a kul, Hz. Muhammed’e ümmet olduk, yine bu söz üzre marifet kapısından içeri alındık elhamdülillah.
Marifet ehlinin edebi diline de yansımalıdır.
Mevlâna Sultanımız bunu şöyle dile getirir:
"Kalpte ne varsa kıyıya(dile) o vurur."
Çok konuşup karşıdakini sıkmamamız, suizana düşüp bunu dile getirmememiz, dedikodu yapmamamız gerekiyor. Kötü söz söyleyip karşıdakini incitmememiz gerekiyor. Zira dil yarası kapanmaz, hem bundan ötürü hem de kırdığımız gönülde Allah sevgisi olması ihtimalinden ötürü.
En kötüsü küfür ve şirk, Allah korusun. Dilimizi tüm bunlardan sakındırmalıyız.
Marifet ehli nasıl konuşur peki?
SEVGİYLE, HOŞGÖRÜYLE, TEVAZUYLA VE SABIRLA.
Dilinden O’NUN sevgisini, kudretini, merhametini hiç düşürmez; inşallah, maşallah, elhamdülillah, subhanallah, LA İLAHE İLLALLAH sözleri dilinden hiç düşmez.
Kırmadan, incitmeden konuşur çünkü kalp kırmanın büyük günah olduğunu bilir; farklı görüşten, cinsten, ırktan insanlar arasında ayrım yapmadan onları hoşgörüyle davet eder Allah’ın yoluna.
"O ne demiş, bu ne demiş?" derdine düşmez; "Ben ne yaşıyorum, ne yaşamam gerek." diye konuşur.
Konuşurken enaniyetten, gösterişten sakınır. İki dinler, bir konuşur. Yeri geldiği zaman susması konuşmasından hayırlı olacaksa susar ve sabırla bekler, susar ki Rabbi konuşsun.
Marifet ehli, aldığı ilmi dili döndüğünce anlatır. Marifet ehli yaşadığı halleri ise anlatmakta çok zorlanır. Hal anlatılmaz yaşanır çünkü. Ondan sebep YAŞA VE GÖR der marifet ehli. Önemli olan da hali yaşayabilmek zaten. Zira aşkın diyarında yani kalpte söz hükmünü AŞKA bırakır. AŞK çok kuvvetli bir histir, haldir; bunu söze dökmeye kimsenin gücü yetmez, yüzyıllardır anlatmaya çalıştı insanoğlu ama yine de kelimeler kifayetsiz kaldı. İşte bundan sebep Marifet ehli susar, amma velakin bütün hücrelerinde AŞK konuşur.
Fuzûlî’ye bırakalım son sözü:
"Aşk imiş her ne var âlemde
İlm bir kıyl u kâl imiş ancak"
(Dünyada her şey aşktan ibaretmiş. İlim sadece bir dedikodu etmekmiş.)
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Enaniyetten merhameti sonsuz Rabbime sığınırım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.