Kitap Fuarı deyip geçme arkadaş!

• 14 Mart 2018 Çarşamba 18:05:02

Yenişehir Kaymakamı Serdar Kartal bey Belediyeye Başkan vekili olarak görevlendirildiği günden bu yanı gün geçmiyor ki faydalı bir faaliyet yapmasın.
“Şerefül mekani bil mekin” diye bir kelamı kibar var, yani “kurumlar kurum liderleriyle değer kazanır” şeklinde de tercüme edilebilir.
Öyle ya yıllardır belediyemiz de vardı, belediye başkanımız da ama kayda değer bir çalışmadan bir haberimiz olmadı.
Yenişehirlilerin bir kısmı da “belediye meye” (bizim belediyedir) deyip kendini oyalıyordu.
Hem merkez hem taşta belediyelerine başkan vekilleri atandıktan sonra belediyenin ne işe yaradığını daha yeni yeni anladık. Diyeceksiniz ki hepsi çalışıyor mu? Valla onu halk takdir edecek.
Ama merkezde Büyükşehir, Kayapınar ve Yenişehir Belediyeleri, Taşrada Bismil, Dicle, Kocaköy ve Kulp çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Diğer belediyelerin de dikkat çekici çalışmaları varsa söyleyin yazalım, ama benim dikkatimi çekmiyor.
Bu genel değerlendirmeden sonra müsaadenizle özel bir paylaşımla yazıma devam edeceğim.
Malum 9-18 Mart tarihleri arasında Yenişehir Belediyesinin katkılarıyla 130 Yayınevi ve bir milyon kitapla düzenlediği bir kitap fuarı var. İş-Kur karşısında yer alan Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre salonunda sergilene bu fuara akın akın öğrenciler geliyor Ayrıca her gün bir yazarın konferansı var.
Pazartesi günü Yavuz Bahadıroğlu gelmişti. İstiklal Marşının kabulünün 97.yılı dönümü münasebetiyle Mehmet Akif’i ve Marşın yazılış serüvenini anlattı.
Konferansı buraya aktarmak zor, ama ben özetlemeye çalışacağım inşallah.
Özelikle muhabbet, tarihi şahsiyetler, kullandığımız dil, Şair/şiir ve özellikle Asımın nesli konusunda dile getirdiklerinden bir kısmını paylaşmak isterim.
*Muhabbet, Sözün sevgi ile şekillenmiş haline muhabbet oluşur. Eskiden tekkede sohbet, zaviyede sohbet, camide sohbet, köy odasında sohbet, evde muhabbet vardı.
Küçükler büyüklerden bir ders bir marifet alırdı. Şimdi evde muhabbet yerine diziler seyrediliyor. Bu yanlıştan dönmemiz lazım. Maalesef Araplar Türk dizilerini seyretmeye başladıktan bu yanı onlarda da boşanmalar arttı.
*Tarihi şahsiyetler, Maalesef tarihimiz ters yüz oldu, kahramanlar vatan haini, hainler kahraman oldu. Dolayısıyla rol/model alacak şahsiyetlerimiz kalmadı, Mesela siz Salahhini Eyyubiyi ne kadar tanıyorsunuz?
*Bin yıllık dilimiz ile konuşmak, ilginçtir istiklal marşımızı çocuklarımız okuyunca anlamıyor. Benim bildiğim bu marş Türkçe yazılmış ama Edebiyatımızdan kelime ayıklaya ayıklaya konuşacak kelimelerimiz kalmadı onun için konuşmaktan aciz kaldık kavga ediyoruz. Konuşma dilinden sohbet, muhabbet, selam ve duayı çıkarırsanız konuşmada kalite kalmıyor.
*Şair ölür şiir yaşar, Bir gün Necip fazıl bana sordu; 1+1 kaç eder ben iki dedim, peki bir şair bir şair daha kaç şair eder? ben de o günkü genç aklımla iki şair eder dedim. Bana dedi ki birinci cevap doğru, ikinci cevap ise yanlış oldu. Bir şair bir şair daha bir dünya eder.
Bu gün o sözün doğruluğu ortaya çıkıyor. Ne zaman “hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal“ denilirse hemen rahmetli Mehmet Akif akla geliyor değil mi?
*Mehmet Akif’ler hep olacak, o Mehmet Akif ki istiklal marşında ezan, vatan, bayrak aşkından bahsediyor, bağımsızlığın önemini anlatıyor. Bu ülkenin vatandaşları olarak biz de aynı yolda olacağız.
Mehmet Akif Korkma! İle başlayan İstiklal marşını yazarken serv mağarasında inen ayetle Peygamberimiz Muhemmed aleyhisselatu vesselamın korkan ve endişelen Hz.Ebubekir’e “la tehzen innellahe meena”(Korkma, mahzun olma Allah bizimledir) ayetinden esinlendiğini söylüyor, gerisini siz düşünün.
*Kur’an’sız hayat, Kur’an’sız başarı olur mu?
Hep yeni yeni Mehmet Akifler ve Asım’ın nesli olacak, olmaya da devam edecek.
Yavuz Bahadıroğlu’nun sunumu ayakta alkışlaya değer olmasına rağmen o alkış yerine dua istiyordu. Bu da ayrı bir mana taşıyordu, tek başına ders verici bir ifade niteliğindeydi.
Selam ve selametle kalın.