- 693 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞMÜŞ DAM-ZEDE
Birilerinin bizi anlaması lazım artık... Anlaması lazım tamam da , aynı şeyi yaşamayan anlayamaz mı ki? Damdan düşenin halinden yalnızca damdan düşen mi anlar? Düşmek demişken, şimdi sizi bir düşmüşlük olayının yaşandığı yere götürüyorum... Etraf kalabalık ve yerde yatan bir yaralı var... Elinde dosyalı bir adam yaralıya kimseyi yaklaştırmıyor ve yanına gelenlere birşey sorarak gönderiyordu... Arkadan gelen yeşil bir adam yavaşça gelip, durdu;
-Efendim, ben eşekten düşmüş karpuzum. Yardımcı olabilirim size.
-Yok kardeşim olmaz. Damdan düşmüş olman gerekiyor.
Başvurulardaki özellikler birebir tutmadıkça yerde yatan dam-zede bekliyor çaresizce... Dosyalı amir yaralıya birşeyler söyledi;
-Kadro yok, bekleyeceksin efendim!
Vah, yazık sana dam-zede... Nedir senin bu acınası halin? Uzaktan izliyorum, başvurular var ama figüranların hiçbiri uygun görülmüyor. Üstü hayli ıslak ve buram buram nedamet kokan biri daha yaklaştı;
-Ben yardımcı olamaz mıyım?
-Nerden düştün sen?
-Gözden düştüm beyim.
-Olmaz, olmaz... Kaç kere dedim damdan düşen gelsin!...
Ve maalesef ıslak adam da kadroya alınmadı. Göz ucuyla dam-zedeye baktım, gözleri artık yorgun bakmaya başlamış, adam gitti gidecek! Elinde dosyayla sağa sola ahkam kesen amire aldırmadan kalabalığı yararak ilerlemeye başladım. Izlemekten öteye geçemeyen kenetlenme acizi (!) seyirciler, merakalarına öyle kenetlenmiş ki son halkayı geçmem epey zor olacaktı. Sabrım taşmıştı iyice ; "-Yeter artık, lütfen önümden çekilin!" diye haykırdım. Uğultulu kalabalık sustu ve aynı anda dönüp bana baktı. Eli dosyalı amir de bu ani çıkışımı anlamsız bulan bir ifadeyle yanıma geldi;
-Sen de kimsin?
-İnsanım!
-Bir yerden düşmüş olman lazım, buraya geldiğine göre...
-Şu yaralı adam yerde acı içinde kıvranırken, düşmüşlük kadrosuyla ilgilenecek kadar merhametliysen, damdan kendini ataydın!
-Haddini bil, ben amirim. Burada düşenlerle ilgili tesbitle görevliyim. Böyle bir hikayen yoksa kenara çekil...
Haddimi bilmemi söyleyen bu hadsiz amire tahammülüm kalmamıştı. Beni görmezden gelen tavrına aldırmayarak, başucuna çömeldiğim yaralının elinden tuttum ; "Yardım geliyor, iyi olacaksın inşAllah, üzülme." dedim... Dosyalı amir hışımla yanıma gelip öfkeyle yüzüme bakmaya başladı. Ayağa kalkarak, korkusuzca gözlerimi gözlerine diktim ;
-Düşmüşlük hikayesi mi istiyorsun? Şurada bulunan herkes ana rahmine düşerek hayata başladı. Dünyaya geldiğinde yürümeyi öğrenirken dizlerinin üstüne düştü. Büyüdükçe kucaktan, gençliğinde sokaklara, sevdasında gönüllere, yaşlanınca elden ayaktan düştü. Ama Rabbim insanlığımızı küçük düşürmesin... O bir düştü mü; büyütmek için ömür boyu vicdanla beslemek gerek! Şimdi daha fazla bu yaralı adamın içine ateş düşmeden çekil kenara da görevliler müdahale etsin!...
Amir sessizce kenara çekildi. Dam-zede sedyeye yerleştirilirken elimden tuttu, gözlerini kırparak teşekkür etti. Çalan siren seslerin ardından bakarken gözümden düşen iki damla yaşın hikayesine gerek var mıydı ki?...
Kurşunî
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.