- 861 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOK İBRETLİK BAZI HATIRALARIM
Aile bir toplumun en küçük ve en önemli yapısını oluşturur. Aile imanlı doğru dürüst ve sağlam olursa bütün toplum da bu faziletlerle mücehhez olur. Allah aşkına İslam’ın bayraktarlığını yapmış olan,Haya duygusu tüm insanlığa kendisi tarafından öğretilmiş olan bu aziz ecdadımızın evlatları, kötü ve çirkin durumlardan sakınılsın. Nikahsız yaşamak,birliktelik ve metres hayatı yaşamak dinimizce haramdır. Bu durumlardan meydana gelip öksüzler yurduna terk edilen çocukların acınası yaşamları yürekler acısıdır.
Ailenin temelinin sağlam ve dualarla atılmasının önemine Fransa’daki yurtdışı görevimde bir daha görmüş ve şahit olmuştum.
Şöyle ki; metin adında cemaatten bir mühendis vardı. Ve bir gün camide kimsenin olmadığı bir zamanda bana gözyaşları içerisinde şöyle derdini dökmüştü;
-Hocam ben 7 yıl önce çok yanlış bir evlilik yaptım. Sevgili peygamberimizin, Müslüman dindar bir eş seçin emrine aykırı davrandım ehlikitaptır diye birisi ile evlendim. Ogün bugündür evimizde cehennem hayatı yaşıyorum.
Ben İslami usullere göre yaşamak istiyorum. O ise bunu asla istemiyor. Hocam buzdolabını hep domuz eti ile dolduruyor. Evin içinde beslediği köpek her tarafı pisliyor. Hocam iki oğlumuz oldu ben kendi adetlerimize göre yetiştirmek isterken oda kendi din ve adetlerine göre yetiştirmek istiyor. Ben Allah bir diye öğretiyorum, o üç diye öğretmeye kalkıyor. Hocam ilk oğlumuz oldu ben sağ kulağına ezan, sol kulağına kaamet okuyarak Ahmet ismini koydum.Peygamberimizin de şefaatına nail olsun için. Eşimde gitti Pierre ismini koydu. Hocam Pierre taş demektir. Hiç Ahmet taş olur mu? İkinci oğlumuz oldu ben cennetlik olsun için Said ismini koydum. O gitti Kiristof ismini koydu. Hocam Kiristof kirtistof olduğu halde,sürece hiç cennetlik olur mu? Hocam ben ne yapacağımı bilemiyorum. Benim bu durumum bütün Müslüman gençlere bir ders bir ibret olsun.
Ve sevgili Peygamberimizin her konudaki tavsiyelerine riayet ettikleri gibi evlilik konusundaki şu tavsiyesine riayet etsinler. – Kadın dört özelliğinden dolayı nikahlanır; malından, güzelliğinden, asaletinden ve dindarlığından ey eli hayır ve bereketle dolasıca sen dindar olanını seç, dindar olanını tercih et…
Yurt dışındaki kardeşlerimiz her zaman yüzümüzü ağartmış doğrulukta dürüstlükte yüksek ahlak ve fazilette en güzel şekilde bizleri temsil etmişlerdir. Yurt dışındaki gençlerimizin iftihar vesilesi olan bazı durumlarına da çok zaman şahit olmuşumdur. Mesela bir keresinde Mehmet isminde 28 yaşlarında gayet yakışıklı güçlü kuvvetli bir kardeşimizle trende karşılaşmıştık. Hoş beşten sonra nereye gittiğimi sordu, çocuk okutmaya bir ilçeye gittiğimi hizmet için karınca kararınca elimden geldiği kadar çalıştığımı söyleyince; -Hocam sizin bu mütevâziliğinize hayranım. Sizin bu hizmetiniz irşat ve tebligdir dedi. Bende kendisine hayırdır nereden geliyorsun deyince; - hocam benim doktor ve çalıştığım şirketimle problemim var. Geçenlerde şirket dışında, işte olmadığım bir zaman ayağım burkuldu ve şişti. Doktor ve şirket; - bu kaza iş yerinde oldu de, ve yüksek bir tazminat yüklü bir para alırsın diyorlar. Hocam ben yalan söyleyerek haram parayı nasıl alırda çoluk çocuğuma yediririm, reddettim. Beni çok saflıkla ve delilikle itham ettiler ama olsun asla o haram parayı alıp çoluk çocuğuma yedirmeyeceğim. Bugün dünya yarın ahiret deyince ben kendi kendime; -işte irşat edelim derken gerçek mürşidimizi bulduk diye herhalde buna denir şeklinde düşünmüş ve çok takdir etmiştim…
Yine hiç unutamayacağım bir gencimizin şöyle bir fazilet dersi olmuştu. Fransa da Arap kardeşlerimizin yoğun olduğu bir cami avlusundaydık. Arabın biri arap gençleri – abdest almasını bilmeyen koca koca genç delikanlılara, abdestin nasıl alındığını tarif edip duruyordu. Bir ara bir Türk delikanlısınada abdest almasını tarif edeyim mi deyince – git işine be kardeşim. Biz Elhamdülillah gerçek Müslümanız abdest almayı da namaz kılmayı da imanın ve islamın şartlarını da 6-7 yaşlarında öğreniriz. O gün o delikanlının bu sözleri beni ne kadar sevindirdi anlatamam…
İnsanlarımız oralarda bir çok ibret ve fazilet dersi vermiştir. Fakat Fransa da yabancılar dairesinde şahit olduğum şu olayı da anlatmadan geçemeyeceğim. Yabancılar dairesinde memurlar oradaki yabancı göçmenlerin durumlarını tespit ediyor ve genelliklede oturma izni veriyorlardı.Fransız memur bir Türk tercümanı vasıtasıyla bir göçmenin durumunu tespit etmiş ve yazmıştı. Sıra Arap tercümanı vasıtasıyla bir gencin durumunu tespit etmeye gelmişti.Tercüman Arap, hiç Fransızca bilmeyen zavallı göçmenin yüzüne baka,baka Fransız memura – beyefendi bunların yüzünden biz iş güç bulamaz olduk bunları buralardan memleketlerine def edin gitsin deyince Fransız memur Arap tercümanı oradan çıkardı ve Türk tercümanı vasıtasıyla – Artık arkadaşı ile değil bu Türk tercüman ile gelmesini söyledi ve Türkler çok merhametlidir çok dürüsttür deyince bu durum beni çok sevindirmişti…
ABDULKERİM KAYA.EMEKLİ VAİZ.08.03.2018.ANKARA