- 847 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Her Şey*
‘Her şey ama her şey’ dedi berceste adam. Ve ayırdı düş kanatlı liman kentinin iki yakasını. Kırpmadı bile gözünü tıpkı başını masaya düşürüp elindeki kadehi özgür bıraktığındaki gibi.
Berceste adam, dibace kadına gönlünü kaptıralı ya bir dize olmuştu ya iki. ‘Hâşâ, değildi bu üç. Olsa mutlak haberi olurdu sağırsultankılıklıokurun.’ dedi ve girişi var etti kitre yüklü dudaklarında.
Duygu ve peşi sıra meydana gelen selden ibaret dediler şiire ama bilemediler ki şiir, o değildi sadece. Şiir, ağlamak ve ağlatmaktı. Dili küfre alıştırmak ve okuru aşka inandırmaktı. Dünü ve bugünü değil yarını yaratmaktı sevdiğinin göğsünde. Ama kıymeti bilinmedi. Bilinemezdi belki. Belki de bilinmemeliydi hiç.
Kaldırdı başını masadan, aldı eline yarısı masaya dökülmüş kadehi.
‘Her şey unutulur zamanla. Buna, diriltilmeyi bekleyen ama asla diriltilmeyecek olan şehirler de dâhil.’ dedi berceste adam.
Ve dibace kadın dönüp arkasını gitti öylece…
*: dibace kadın anısına.
Serkan Canbolat
YORUMLAR
gitti , mukaddime başlangıçlara
ağlayan bir nehir dizeyi yaşamın içine çekerek belki de.
'Oradaydık hepimiz,müheyya bekliyorduk
salaştı mukadderat,bozulmuş bir nışandı
gebe rüzgar,ihanete uğramış deniz,kerrat cetveli
dünyaya sokunmuştuk,dünya hamdı
külsüzdü ocak,tellal çarşısız
ağzımız noksandı.'(ismetözel)
dibace şiirinden bi kesitle
saygılarımı gönderiyorum
güzel bi yazıydı.. ve hayli düşündüren.