2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1286
Okunma
geçmişden bu yana şiir, dönemsel başkaldırıların ve baskıların en keskin dili olarak geçmiştir yaşamımıza...
Çoğul kimlikli şairlerin çok temalı çok kurgulu, çok kalıplı şiirlerinde öz şüphesiz sosyal duruşun biçemlenmesi olarak ifade alanı yaratır bu bağlamda.
çoğu şaire sorulan bir sorudur;" Sizce şiir nedir" Anlık yanıtı bulunamayan bir yanıttır bu çoğu zaman. herkesler yazdığını bilirde, anlık yanıt aramalarda bu sorunun yanıtında bocalar.
Günlerce düşüme gereği duyar neden şiir yazdığına dair. Bana göreyse şiir duygu yoğunluğunun dışa vurum biçimidir. özsel ve içsestir. yaşamın gözelerinden etiketlenen...
Üst kimlik ya da üst dil ya da imge sorunu şairin izdüşümü ve yaratıcı hayal gücünden bütünlenen bireyci bir yaklaşım olsa bile. şiirde imge de olmazsa olmaz bir koşuldur...
Ancak şiirin özüne egemen olan anlayışda, kısa ve öz anlatım olmalıdır, ki; şair eğer bir romana yada bir öyküye katacağı sözsel zenginliği ve konu bütünlüğü ve çok zamanlılığı şiirin özüne yansıtabiliyorsa üst kimlik sorunundan öte şiirde kendi kalıplarından ve görselliğinden beslenen olarak yazar ve şiir üst dil karmaşasını bu bağlamda daha yaratıcı olarak sunar...
çok zamanlılık şiire nasıl benzemeli;
Eş geçişlilik, şiire egemen olan bütüne bağlılık, köprü bağlantılarında ince ayrıntı noktaları, ve sözsel varsıllığın özünden beslenen görsel bezemelerin benzetim yetisi...
Şiir her ne kadar yukarıda yaptığım anlık yanılsama tarifine uysa bile, bu noktada tamamen şairin yetisinden beslenen edebi metin olarak düşer sayfalara...
Bundan dolayı şiirde imge çokcasına önem taşısa bile, sık kulanımda şiiri ve anlamını zedeleyecek anlamsızlaştıracak sorunlarıda beraberinde getirir. Sürekli imge kullanımının bugünkü post moderniste anlayışa egemen olan anlayışı şiirde aynı zamanda ne idüğü belirsiz anlamsız dizeler bütününüde yaratmıştır...
İmgeyi şiirin özüne egemen kılan ara vurgu, yer ve zamanlamalarla vurguya götüren ana konuya yönlendirdiğimiz zaman şiirde imge varlığını hissettirir...
Anlam yüklemek de anlamsızlaştırmakda imge ve kurgunun tematik ses uyumundan başlar.
Yeniden yaratı adına imge kullanımı, Post modernist yaklaşımlarda sapmalı şiirler örneklerini geçirsede hayata bu anlayış labirent girişlerle girift metaforla boğarken anlamsızlığın tanımınıda aynı zamanda şairin kendisine yükler.
Karmaşık ruh hallerinden ve yaşam tarzlarından kaynaklı var olma ve hissettirme, kabul görme anlayışı, sözcüklerin geniş ya da dar benlikli gelgitlerine anaforlar düşürerek niteliğin nicel dönüşünüde birey yansımalarının( ruh Halinin) özünde bulmaya başlar...
Sorunda burda başlar..." varolmak ve hissettirmek" Öylesine zıt yada ilgi çekici çıkışlar ya da yaşam tarzları lanse edilirki( bilinçli yapılan eylem) öne çıkma isim zikredilmesi kaygılarıda ön plana çıkar... Popülizmin onulmaz sakatlığından beslenen ve değer edimi günü birlik tüketmelere eşdeğer anlayış, sistemden beslediği kaynaklarla var olan doneleri alabildiğine elimine ederken, gerçeğin izdüşümünden uzak ve günlük kaygılarından öte bir anlam içermeyen anlıyışıda egemen kılar...
Toplumsal gerçekçiliğin özünden beslenmesi gereken anlayış şiirlere yüklenen anlamsızlığın üst kimlik geçişlerinde içe bükey toplumsal başkaldırı gibi görünsede o bile olamaz ...
Dolayısıyla post modernizme Neden karşı olduğumuzdan hareketle, onun üzerinde üretilecek eylemsellik politikalarında, gerçektende toplumun sesi olmaya aday alternatif sanat anlayışınıda egemen kılmak zorundayız diye düşünüyorum.
Azlığız dememizin mazereti olmamalı azığımızdan ötürü. Bir yandan bu tartışma sürecini giderek çoğaltırken diğer yandan da heybemizdeki malzemeleri hayata sunmanın ve bunun fiili alt ayaklarını oluşturmak zorundalığınıda kavramak zorundayız...