- 725 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Başlığı ' Kartallar kırala Muzgurun Sarayında" Türü Masal Hikayesi Çevresince dışlandığı için kayıplara karıştığı söylenen Zülfü'yü aramaya çıkıyoruz
Zülfü Şirin Masalının devamı
[ Kartallar Kralı Mujgurun Sarayı
Nerede kalmıştık!
Ha,hayalim ile yitiğimizi ararken bir de peri kızıyla tanışık olduk. Başımız darda kalınca imdadımıza yetişen bir peri kızı!.
Masal bu ya!
Kafdağında ateşi almakta olan prometusa saldıran kartallar, bizim de ateş almaya geldiğimiz sanıp saldırmışlardı. Hayalimle ben Kafdağında zor durumdayken peri kızı yetişmiş kurtarmış ancak kartallar bizi krallarına götürmeleri gerektiğinde direttiler. Önümüze düşüp krallarının uçumlu kayaların zirvesinde bulunan sarayına gidiyor, kayalıklardan tepeye tırmanıyorduk! noktasında kalmıştık.
Masal kitabımda öyle kayıtlı!.. Uzatmayalım!
Efendim zirveye tırmanıyoruz ama gelin bize sorun. Uçurumlar bir yandan rüzgar uğultusu bir yandan..Her kayanın oyuğunda bir iki nöbetçi kara kartal akbaba kara atmaca saldırıları hepsinden beter.Peri kızının araya girmesiyle vara vara varmış olduk zirvedeki Saraya.
Saray dersek öyle ahım şahım bir saray değil.
Kral Mujgurun masif bir kayanın üstünde köşkü var. Köşkün etrafı Muhafızlarla korunmada! Her birini ayrı ayrı görevleri varmış Ölü yiyeceklerden başka yerde bulabildikleri her canlıdan bilgiler. mesela fare, yılan, tavuk, körpe kuzu vs ne bulmuşlarsa Kralın baş yaverinde toplanan bilgiler Krala sunuluyormuş.Neyse!
Efendime diyeyim de ne diyeyim!
Kral yüksek masif kaya üstündeki köşküne kurulmuş.
Kocaman kanatları arasında küçük bir kafa, uzunca gagalar,çukurlaşmış göz oyuklarıyla haşin bir görünümü... Şöyle kanatları altında ayaklarını uzatıp, kılıç gibi üç parmaklı tırnaklarıyla kanatlarını kabartıp gıcırdatmasıyla daha da ürkütücüydü Kral Mujgur!
Biz makam köşkünün salon yerindeyiz.
Sarayın kollukçuları yani güvenlik görevlileri bizi soydular. Aman allah bizi Mujgura akşam aşı mı
yapacaklar ne yapacaklarrr!! korkusuyla titrerken, yardımcımız yetişti onlara olanı biteni yitiğmizi aramakta olduğumuzu Kafdağında sizinkilerce yakalanıp gerildiğimizi. Görevlilerin yanıldıklarını,bizim ateşi değil yitiğimizi aramakta olduğumuzu anlattı.. Kral dinledi, dinledi
Tam salacağı zaman perimiz yitiğimizi sordu. Burada olup olmadığını görüp görmediklerini .
Baş yaver çıkıştı " koca insanla ne işimiz ola ki !!" dedi krala baktı..
Kral Mujgur gözlerini ağartıp, sertçe, " salın gitsinler.!". Emrini verdi. Bizi giydirip kapı dışarı ettiler, orada da diğer korumacıların sert hayın bakışları arasında düşe kalka indik...
İndik ama yitiğmizi bulamadık. yerini de bilmiyoruz. şimdi ne yapacaz. nereye gidecez der hayalimle düşünür, tartışırken bir yılanın yavrularına basmak üzereymişiz! Ana yılanın saldırısına uğramayalım mı!
Hayaaa!!ı dert üstüne dert saldırı ütüne saldırı..
Yine perimiz yetişti.
Ana yılana bağırdı." Bak, dedi , yavrularına ölmez otu yediriyorsun. O ölmez otunu Hekim Doktordan ( Lokmanı Hekim) çalmışsınız. Doktor Uyurken mi köprüden geçerken mi kapıp kaçmışsınız!." Demesiyle diğer yılanlar da ayaklanmasınlar mı...Periyle tartışa tartışa bizi yılanlar kralı Şah-ı Marana götürmelerine karar verildi.
Şah-ı Maranın yurdu yedi kat yerin altındaymış
İn allah in boğucu nemli ölü kokularından geçilmeyen katmanlardan bin bir zahmetle iniyoruz.
Perimiz " siz inin sıkıştığınızda yetişirim!" dedi, kayıplara karıştı.
Masal bu ya dedemiştik ya!
Şah-ı Maranın yedi kat yer altındaki yılanlar yurdunun dağ eteğinde billur suların aktığı bir dere kenarındaki makamının yolundayız!..
Bu kadarı yeter yorulmuşsunuzdur.
Daha bir çok maceralı bölüm var ki!
Aman kaçırmayın derim.
Üye Em. HAKİM bilge dededen masallar!
Masal sevmezseniz bile bundan sonraki bölümleri okuyunca
" daha daha yok mu bilge dede!" diyeceğinizi iddia ediyorum!
Bu da böylesi bir yorum! Nokta!!
[
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.