“BİZ” OLMAK
İnsanın insanca yaşayabilmesine rehberlik edecek, yaşam kılavuzu, toplumsal hastalıkları iyileştirecek reçete mahiyetinde Rahman-Rahim olan tarafından sunulan mukaddes Kitap Kur’an’ın ilk suresi olan Fatiha’nın 5. Ayeti: “iyyake na’büdü ve iyyake nesteıyn.” (biz, ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım isteriz.) demektedir.
Kul insanın Rabbi Allah’a, yakarışına en güzel örnek olan bu Fatiha suresinin 7 ayeti üzerinde uzun uzun düşünüldüğünde Kuranın özeti ya da Fatiha suresini düşünürken akla gelebilecek her sorunun cevabının sonraki sure ve ayetlerde açıklanmış olduğu görülür.
Toplumsal hastalıkların neredeyse tamamnın temelinde “biz” olamayış, “biz” olmaktan uzaklaşarak “ben” düşünce ve yaşam biçimini tercih ediş vardır. Her şeyi çift yaratan Allah, tekliği yalnızca zatına has kılmıştır. Bedensel olarak kendimize baktığımızda hücrelerden dokulara, dokulardan organlara, organlardan sistemlere ve nihayetinde “ben”e değil,“biz”e ulaşırız. “ben” bir inanç olmaktan öte lisanı dilde zamir olarak kalması gerekir.
Evliliğe adım attığımız gün, “biz” inancımız filizlenmeye başlar. Her nasıl kulluk yapıyor isek yanımızda eşimiz de olacağından artık iki kişi ve “biz”izdir. Yukarıda verilen 5. Ayet telaffuz edilirken aklımız ve gönlümüzde oluşacak algı ve anlayış “ben ve eşim değil” , “biz” olmalıdır. Çocuklar olduğunda “biz” inancı fidan olmaya yüz tutar. Kulluğumuz anne baba ve çocuk olarak birlikte yapılır ve isteklerimiz bizim için olur. Onun için bize, “biz, ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım isteriz.” Reçetesi yaratıcımız tarafından hastalıklara bulaşmayalım, bulaşmış isek kurtulalım diye verilmiştir.
Yakın akrabalardan başlayarak, mahalle, şehir ve ülke insanlarının birlik ve beraberliği “biz” inancını ağaca dönüştürür. Ağaç meyveye durur. Meyveden yararlanmak inancımızı besler pekiştirir. “Biz” olmak inançlı insan işidir. “Biz” olmamızı isteyen Allaha, teslim oluştur. Müslüman “biz” olmak zorundadır. “Biz” olmayı başaramamak müslümana yakışmaz.
Yemeğe yalnız oturmaktan ızdırap duyar ailece yeriz ve bize ihsanda bulunduğu için Rezzak olan Rabbimize hep birlikte: "Bize verdiğin nimetler için sana hamdü senalar ederiz." diye dua ederiz. namaz için
davet edildiğimizde cem olur mümin kardeşlerimizle birlikte ikame eder, fatihada yer alan "iyyake na’büdü ve iyyake nesteıyn" ayetini bizzat yaşarız. iyi/hayırlı işlerde biz oluruz. Zor/dar zamanlarda biz oluruz. Sevinci ve hüznü biz olarak yaşarız. Her ne kadar "ateş düştüğü yeri yakar" dense de dünyanın öte tarafında bir kardeşimizin ciğeri yansa bizim yüreğimiz yanar ve "Rabbimizden yardım etmesini dileriz." Elimizden geldiğince yardıma koşarız.
Biz olduğumuzda basiretimiz açılır ve fitne ve fesatın her çeşidini gün ışığı gibi farkeder gerekeni yaparız. BİZ olmak, toplumsal her marazın önündeki yegane settir. O set yıkılırsa maraz, coşkun sel gibi topluma yayılır. Felaketi olur.
“BİZ” olmayı gereksiz görerek “ben” liği öne çıkaran her insan toplum için her zaman tehlikeli bir hastalık olacak; kavgaların, kargaşaların, düşmanlıkların sebebi olacaktır. insan kanının dökülmesine, zulme, haksızlığa neden olacaktır.
Allah’ım bizim "biz" inancımızı kavileştirip güçlendirsin. “ben “ diyen “iblis”in izinden gidenlerden etmesin. Biz duygu ve düşüncemizi geliştirip yaysın. Bir an dahi olsa bizi, biz inancından uzak etmesin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.