- 542 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
LODOS...
Tekrar merhaba,
Uzun zaman oldu yazmayalı biliyorum. Hoş çok zaman kavramını idrakte de değilim. Benimki derin suya kendini bırakıp, suyun seni yüzeye çıkarmasını beklerken yaşadığın algı gibi biraz. Çok suda kalmış gibi, hiç sudan çıkmasan da olur gibi... Şikayetçi miyim? Galiba hayır. Bu yarı uyuşuk halleri sevdim. Ama çok sevmemem gerektiğinin farkındayım.
Güzel bir yer burası... Yaşanılır... Bir tek lodos...
Çok ünlüymüş burasının lodosu. Yılın üç yüz altmış beş günü esermiş de lodosu ille de çarparmış benim diyeni. Beni çarpıyor geldiğimden beri. Bazen kötü, bazen iyi...
Yaşlandığımı, gençleştiğimi, kilo aldığımı, eskisinden daha dinçleştiğimi, huzurlu olduğumu, depresif olduğumu... hemen hepsini aynı günün saat dilimlerinde yaşıyorum burada. Aslında ruhumun canlandığını hissediyorum. Daha çok duygu, daha çok cümle... Gitmek, seni terketmek olmadığı için sana "ben yokken hayat nasıl?" gibi komik bir soru sormayacağım. Ama seni gevezeliklerimin tutsaklığından salıverdiğim günlerini nasıl geçirdin merak ediyorum. Senin kadar durağan yada benle paylaşmayacağın kadar sır dolu hayatına özenmiyor desem yalan olur. Ancak senin dostluğunu hissetmemi engelliyor gibi. Belki de ben ilgi arsızı küçük bir kızım hala...
Henüz çok arkadaş edinemedim. Lodos bana bu konuda kazık attı biraz. Soğuk ve lodos rüzgarı insanları evlerine kapadı burada. Ama bahar geliyor. Ben inanıyorum rüzgarların bana yeni selamlar taşıyacağına.
Burada günde birkaç kez evlerin arasından büyük kuş sürüleri geçiyor. Bazen gürültülü, bazen sadece küçük siyah bulutlar halinde... Çoklukla onların buraya gelmezden önce nerede olduklarını hayal ederken buluyorum kendimi. Sanki kahkaha atıyorlar balkonumun önünden geçerken. Kıskandığım da oluyor. Sırtım kaşınıyor, kanat çıkacak gibi. Ama yine gitmek, uzaklaşmak falan istemiyorum. Sadece uçmak, naralar atıp kuş kahkahalarıyla yakamozların üstünde gölgemi görmek istiyorum.
Her fırsat bulduğumda balkona atıyorum kendimi. Karşı binadakiler hakkımda ne düşünüyorlar bilmiyorum . Ancak garipsedikleri kesin. Geçen gün; lodos şarkı söyletiyor etraftaki metaya, uğul uğul, çıktım balkona. Vallahi üzerimi giydim. Merak etme. Boynuma da o kırmızı puanlı fuları bağladım sıkı. Nerede kalmıştım, çıktım balkona. Güya test ediyorum rüzgarı. Benim gibi bir cüsseyi öteleyebilir mi diye. Bir on dakika sabit durmaya çalıştım balkonun ortasında. Saçlarım kamçıya dönüştü. Bir oradan bir buradan vuruyorlar yüzüme. Bir kaç kez dengemi kaybettim ama yenilmedim. İçeri girerken saçlarımın artık yüzümü kapamadığını farkettim.
Elimi saçlarıma bir attım; bildiğin top olmuş. O kadar karışmış ki yarım saatten fazla sürdü çitileşmiş saçlarımı adam etmem. Dedim "Dante’nin orta yaşını geçtin kızım, bu çocukluklar neden?" Ama hemen omuz silktim. Eğlendim yahu, eğlendim.
Lodoslu hayat o kadar zor değil. Ama şu baş ağrıları olmasa... Hala ilaç içmiyorum. Bilirsin hiç sevmedim hap içmeleri. Ama tepesersemi olmak nasıl birşey biliyorum şimdi. İlaçların hepsini içesin, büyün keskin şarapları fondipleyesin geliyor. Kafanın içinde bir ağır makina yağlanmaya ihtiyaç duyarmış gibi ciyak ciyak çalışıyor. Bir de güneş sana kızınca koca poposunu dönen huysuz bir ihtiyar gibi davranıyorsa seyreyle gümbürtüyü. Kendini döverken buluyorsun kendini, herşey seni öfkelendiriyor. Görünmez eller damarlarından enerjini çekiyor ucu kalın bir iğneyle. Descartes’i hatırlamak bile istemiyorsun o an. Düşünüyorsan o halde yok oluyorsun sanki...
Bir gün bu coğrafyaya gelirsen yanına bir şişe su al; kurumasın dudakların konuşurken. Bir de şapkalı eşofman üstü giy üstüne. Mevsim ne olusa olsun...
Şimdilik bana müsaade. Balkon sefama geri döneceğim yine...
Beni özle, kendini özletme...
YORUMLAR
Kaleminizin saflığını, akıcılığını seviyorum. Olduğu gibi, ne bir eksik ne bir fazla. Zorlama filan da yok yazdıklarınızı keyifle okuyorum. İşte budur... diyorum.
Kutlarım değerli hanımefendi. Mektuplar hep sürsün. Ara falan da vermeyin,özletmeyin olur mu? Yani mektuplarınızı :)
SERPİL ŞEN
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Bir lepistesten nerelere geldim. Bari hamsi olsaydı, lepistes de yenmez ki.
Karnım acıktı sayenizde. Hiç girmeyecektiniz bu lepistes işine.
Mis gibi lepistes kokusu geliyor burnuma. Pardon; hamsi.. şimdi olsa da yesek.
SERPİL ŞEN
Eşitlik sevmek de...
Lepistesin size bu kadar laf ettirmesi beni gülümsetti.
Balıkların hafızası düşüktür; yani size verdiğim sözü unuturum ama içgüdüsü yüksektir; yazma içgüdüm sanırım benimle yaşayacak.