Eski Mevsimler
hatırlıyorum da yumuşak bir kalem ucuyla yazmıştım ilk şiirimi
o sıralar kağıdın kokusunu sihirli bir efsun gibi oyalayan duygular aklımın ortasında açılırdı da karşılığını veremezdim bir türlü.
kıyadan köşeden sözcük araklar
sevimli bir kelebeğin renklerine yakışmayan tonlarını savururcasına zırvalardım.
yine de bembeyaz rüyalar çıkıverirdi kalbimin derinliklerinden.
benekleri olmayan bu uyanış
varlığın henüz sorgulanmadığı ve yeryüzü telaşesine bulaşmayan arı duru omuzdaş zamanlardı.
öyle ki kopardığım çiçeklerin sihri vardı.
küçük dileklerde bulunur ve karşılığını hiç tereddütsüz alırdım.
bu çıkarsız ilişki yumağını besleyen en büyük değer
sahip olduğum dağların koynunda açan tabii esintilerdi.
her biri heyecanlı bir kımıldanışla coşar ellerini açar büyük bir sevinçle sır verir gibi
ve duyduklarımı anlatamayacağımı anlar cömertçe fısıldardı harflerini.
rüzgarın estiği yönü hissetmek
buğulanmış gök yüzünün ne zaman ağlayacağını anlamak
ortak ağzımızın dil ucunda verilmiş kararlardı.
işte o zamanlardan kalan toprak kokusunu
ve ruhumu hiç ıskalamayan saydam rüyaların üstümde varlığını sürdürmesi bu içten sevişmenin eseridir.
fakat beni bu sıralar yalnız bırakan mevsimlere biraz sitemkarım.
ama yine de arada bir buluşur geçmiş günleri yad ederiz
nedense eskisi gibi öpüşmek istesem bana sırtını döner
masal dinlemek isteyen çocuklar var deyip... duygularıma veda ederdi .
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.