- 314 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yeşilçam Tahribatı
Hani şu seve seve izlediğimiz Yeşilçam filmleri var ya. İşin esasında milletimizin saflığından yararlanarak çok ucuza ve mantıksız, tutarsız çevrilen filmler… işte onlardan bahsetmek istiyorum.
Yediden yetmişe biz o filmlerle büyüdük. Öyle bir çekim alanı oluşturmuştu ki, en mutaassıbından tutun, en yaşlısına kadar haftada bir de olsa, ayda bir de olsa, kimi zaman kocasından habersiz de olsa bu filmlere giden kadınlarımız vardı, çoluk cocuğunu da beraberinde götüren.
Aslında şimdi de bir şey değişmiş değil. Bıkmış gibi görünsek de, izlemiyoruz havası oluştursak da, belki başka bir yolumuz olmadığından; izliyoruz. Bakın Kemal Sunal filmleri hala pirim yapıyor.
Bahsi geçen bu filmler topluma neler verdi, sorusuna gelmek istiyorum. Bu konuda bir araştırma yapıldı mı, bilmiyorum ama benim çok merak ettiğim bir konudur bu.
Eski filmlerde özellikle biz var mıydık’la, başlamak istiyorum. Kimi sosyal içerdikle (!) filler ki aşırı siyasi saplantı kokan, aslında ömründe bir gün bile işçilik yapmamış, köyü türkülerden tanıyanların yaptığı sosyal içerikli filmleri saymazsak, neredeyse Türk insanı yoktu bu filmlerde. Benim inancım yoktu en azından. Yüzlerce filmden kaçında namaz kılan birini gördünüz? Belki tarihi filmlerde, o da gerçek anlamda namazı bilmeyen, ömründe anlını secdeye koymamış yönetmen ve oyuncuların yapmacık görüntülerinden ibaretti.
İmamların görüntüleri ise bir faciaydı adeta. Kara sakallı, takkeli, takunyalı, cahil imamlar gösterildi hep, ne hikmettir bilinmez bunların hiçbiri de hayra çalışmaz, kendi menfaatlerini birdi. Hatta vatanı bile satanlar vardı. Bizim filmlerde çok nadir görülen iyi imama karşılık bir bakın Hıristiyanlar hiç din adamları kötüleyen bir film çevirdiler mi? Başta papaz kötü de olsa filmin onunda sahte papaz çıkardı hep.
Bizim saygı duyduğumuz isimler bile alay konusu oldu. Mübarek ay isimlerinden Şaban, Ramazan başta olmak üzere birçok isimle dalga geçildi. Yakın zamanda Çocuklar Duymasın dizisinde Abidin (ibadet eden) ismi bir hakaret olarak yer alıyordu.
Uzun yıllar, inancımıza göre büyük günahlardan olan, Allah’a şirk koşma anlamına gelen ”Allah baba” kakıştırmalarıyla büyüdük. Meleklerin kanatlı ve güzel kadınlar olduğunu da biz Yeşilçam’ın sayesinde (!) öğrendik.
Bu tahribatın en büyüğü ve aynı zamanda en sinsisi de Hababam Sınıfı iledir. Her ne kadar içinde, mesela gözleri çok az gören felsefe öğretmeni Âkil Bey’e yapılan şakanın kötü olduğu vurgulansa da, yetişen gençlerimize genel anlamıyla bir örnek tip oluşturan Hababam öğrencisi tipi, inanıyorum ki; eğitimimizi baltalamıştır. Büyükler olarak gülüp geçtiğimiz bu tiplerin çocuğun kafasında ne biçim bir yön bulacağını hiç araştıran olmadı ama, ben bir öğretmen olarak karşımda fazlasıyla İnek Şaban, Güdük Nemci, Tulum Hayri görüyorum. Ne yazık ki bu filmlerde gerçek anlamda örnek alınacak bir tip de yoktur. Belki öğretmen olarak Kel Mahmut tipi sayılabilir. Bu tiplerin yoğun olarak ortaya çıktığı şu günümüzde okul zillerinin Hababam müziği çalması da ilginçtir. Bu zille çocuğa verilen mesajın ne olduğunu merak ediyorum. Şuurlu olduğuna inanmasam da bu zil sesini bir daha düşünmeye davet ediyorum yöneticileri.
Türk sinemasının ilk adımlar, üzülerek söylüyorum ki: milli ve manevi değerlerden haberleri olmayan insanlarca atıldı. Sonuçta da anormal bir toplum haline geldik. İşin daha acı bir tarafı da, günümüzde de aynı adımların atılmaya devam edilmesi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.