- 738 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KIRLANGIÇ HİKAYELERİ
Mayıs ayı ortaları canhıraş bir tempo sonucunda evlerini tamamlamaya çalışan kırlangıçlarla doluyu gökyüzü. Bunlardan bir çift de, bizim evin balkon altını seçmişti arsa olarak. Geldiğimizde evlerini çoktan tamamlamışlar, anne yavrularını beslemenin telaşı içinde girip çıkması sayılmayacak kadar hareketli bir koşturma sergilemekteydi.
Bütün telaşı büyük göçe kadar yavruların yolculuğa dayanacak güce ulaşmalarını sağlamaktı. Çünkü;yol çok uzun ve yorucuydu.Bu yolculuğa kanatları altına rüzgar dolduracak gücü bulamayanlar süreden ayrı kalıyor. Sonrada onlardan bir haber alınamıyordu. Muhtemel ya av oluyorlardı,yada açlığa veya susuzluğa yenik düşüp ölüyorlardı.Bu göçmen kuşların kaderiydi.Havaların soğumaya başlaması ile bu göç başlar,sıcak bir başka ülkede,yeni maceralarla devam ederdi.
Evin hanımı bahar temizliği derdindeydi. Sıra onların bulunduğu balkona gelmişti.Örümcek yuvalarını temizlemek isterken,yuvanın kenarına değen fırçanın ucu,öylesine tutturulmuş gibi duran çamurdan yuvanın yavrularla beraber yere düşmesine neden oldu.Yuvanın bozulması ile iki tanesi uçmayı başardı,diğer üçüncü yaralanmış olmalı ki uçamadı.Ne kadar çabalasa da bir metreden fazla gidemedi.Ona içerde bir yuva yapıldı ve sağlığına kavuşması için zamanın akışına bırakıldı.
Büyük göçle uçmak için tam iyileşemediği için, bir daha ki göçe kadar kırlangıçların gelmesini beklemekten başka çaresi yoktu. Kırlangıçların gelme zamanı, sıcakların karıncaları kış uykusundan uyarması,ağaçların yeşile bürünmeden,genç kızların gelinliklerini giymesi gibi beyaza nadiren kırmızı,pembe renklerle süslendiği zamandı.
Kırlangıç bu sürede eğitiminden geri kalmasın diye en yakın mahalle mektebine kayıt ettirilmiş, orada yeni bir dünyaya açılan pencerenin basamaklarını çıkar gibi bir sürü bilgiler öğreniyor, yeni arkadaşlar ediniyordu. Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyordu Artık evin hanımıyla barışmış onun yaptığı kurabiyelerle dolu beslenme çantasındaki bütün yiyecekleri arkadaşlarıyla severek paylaşıyordu.
Bugün derste soyumuz işlenecekti. Ben soyumuzu çok merak ediyordum. Kardeşlerimi annemi ve babamı henüz tanıyamadan kaybetmiştim.Öğretmenimiz bunların dışında;halamız,teyzemiz,amcamız,dayımız,yengemiz ve kuzenlerimiz vardır. Anneannemiz,babaannemiz ve dedelerimiz de.Dede ve ninelerimizin de bizim gibi anne baba kardeşleri ve diğer akrabaları vardır.İşte bütün bu guruba soyumuz ve bir ağacın dalları gibi büyüdükçe çoğaldığı içinde soy ağacı demekteyiz.Şimdi herkes yarın kendi soy ağacını çizsin.
-Öğretmenim benim benden başka kimsem yok ben nasıl ağaç yapabilirim ki.
-Öğretmenim kırlangıç arkadaşımız soysuz mu?
-Arkadaşlar; soyunun özelliklerini biyolojik ve toplumsal ölçüler yönünden göze batacak kadar kötüye gidenlere denir serçe arkadaşımızın söylediği yani dejenere olmuş da diyebiliriz bozuk da diyebiliriz.Soysuzlaşma tamamen ayrı bir konu.Bunu başka bir dersimizde eni konu tartışır öğreniriz.Soysuzlaşma bu derste anlatılmayacak kadar büyük bir konu.Mesela birkaç darı için kümesin kapısını tilkiye açan tavuk arkadaşımıza ne ad verelim.Günde bir tutam ota,bütün hayvanların ortak otlağını başkalarına satan öküze ne ad verelim.Kendi menfaati için başkalarının geleceklerini sıkıntıya sokanlara ne ad verelim.
-Öğretmenim bütün bu anlattıklarınız topluluğumuzun hoş karşılamadığı davranışlar. Olayların meydana getiren sebepler farklı gibi dursa da kötülüklerin ortak adı gibi durmakta.Hırsızı,yalancıyı,haini,yobazı halden anlamazı,nankörü,karaktersizi bu gibi fiillerin ortak adına soysuz diyebiliriz.
Evet, arkadaşlar karga arkadaşımız çok güzel bir ifadeyle çerçevesini çizdi soysuzluğun. Şimdi biz konumuza dönelim. Bu soysuzluğa nasıl olsa ayıracak zaman bulabiliriz.
-Yine ne oldu küçük kırlangıç; bu ne üzüntü? Karadeniz de gemilerin mi battı.?
Gözlerini kocaman açan küçük kırlangıç; Nasıl yani öğretmenim, benim Karadeniz de gemilerim mi vardı da battı. Ben küçük bir kırlangıcım ben o kadar parayı nereden bulabilirim ki benim gemilerim olsun? Bana hiç kimse sormaz mı? Nereden buldun bu kadar parayı? Gel anlat bize demezler mi bu ülkede?
-Hayır, küçük kırlangıç. Sen yanlış anladın. Bu bir deyim.Çok pahalı olduğu için bu gemiler.Almak herkes için mümkün değildir.O yüzden çok değerlidir.Denizde batınca da haliyle gemi sahipleri çok üzülürler.O yüzden üzgün olanlara bu deyim yakıştırılır.
-Ama öğretmenim; ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler.
-Tamam arkadaşlar zil çaldı. Bugünlük bu kadar. Pazartesi görüşmek üzere hoşça kalın.
Ne Pinokyo firavun olur nede Polyannadan peygamber.İyilikle kötülük var olmuş her seferinde.Melek demişler iyiliğe kötülüğe de şeytan.Hikayenin özü insan.O yoksa orta yerde, ne melek var nede şeytan.Başka canlının kavgası yoktur,mezhepten yana.Kavgada yapmadılar tanrı için hiç,yaradılışlarından bu yana.
Bugün nankörlük üzerine konuşalım arkadaşlar.Nankörlük yapılan bir iyiliği unutmak onu yok saymaktır.Nankörlüğün ne olduğunu anlayabilmek için iyiliğin ne olduğunu bilmemiz gerekir.İyiliği de size yapılan bir yardım diye düşünün.Hiç yiyecek bulamadığınız,aramaktan da çok yorgun olduğunuz ve bulma umudunu kaybettiğiniz zamanda bir arkadaşınızın yiyeceğini sizinle paylaşmasıdır.Yada,bir tuzağa düştünüz,ne yapsanız kurtulmanıza imkan yok.Bu tuzaktan kurtulmanıza yardım edilmesidir.
Günler sonrası sizinle yiyeceğini paylaşan arkadaşınızı zor durumda görünce,onu tanımamak ona düştüğü o zor günlerde yardımcı olmamak onun yiyeceğini paylaştığı gibi yiyeceğimizi onunla paylaşmamanın adı da nankörlüktür.Yada sizi bir tuzaktan kurtaran arkadaşınız bir tuzağa düşünce ona yardım etmek yerine onu görmezden gelerek oradan uzaklaşmanın adıdır nankörlük.
Şunu unutmayalım arkadaşlar;iyilik karşılık beklemek için yapılmaz.Ama,yapılan iyiliğe de duyarsız kalınması nankörlüğü ortadan kaldırmaz.İyilik mutluluk verir.nankörlükte sıkıntı.Yapılan iyiliğe duyarsız kalan bir nankörde sıkıntı yok ise,o zaman siz iyiliğinizi denize atmış olursunuz.Ne demişler “İyilik yap at denize balık bilmez ise Halik bilir”İyilikler karşılık beklemeden yapılan yardımlardır.Bu yardımları başkaların bilmesi aslında toplumumuzda ayıp karşılanmalı ne iyilik edenin reklamı nede iyilik alanın acizliği gözlerden uzak sergilenmeli.
Önümüzdeki ders başka bir konuda görüşmek üzere hoşça kalın arkadaşlar.
/./././.
Hayrullah Cırık
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.