- 348 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tutturamayanlar
Hayatın frekansını tutturamayanlar
Daha 40 - 50 yıl öncesine kadar çoğunlukla; gaz lambası ile ders çalışıyor, odunla ısınıyor, okula yaya gidiyor, haberleri radyodan dinliyorduk. Değil cep telefonu, sabit telefon bile yaygın değildi. Olanlar da, şehirlerarası manuel bağlatmalı ve 6 saat sıra bekleyerek konuşuyorlardı. Çamaşırımızı, bulaşığımızı elde yıkayıp, yakacak odunları baltayla hazırlayıp yorgun düşsek de; dilimiz dönüyor ya, dostumuzdan, komşumuzdan, iki çift tatlı kelamı esirgemezdik.
Vücudumuzun birçok azasının yaptığı görevi, teknoloji ve makinelere havale etmemize rağmen ne oldu da; değil kendimize, dostumuza veya yeni tanıştığımız insanlara beş dakikamızı ayıramıyoruz.
Dünyanın çarkı sanki elimizde dönüyormuş gibi, meşgul, yorgun, bezgin konumda olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz.
Hem kendimizi tarumar eyleyip, muhatabımızı da dumura uğratıyoruz.
İç iletişimimiz olumlu duygular üretmiyor.
Dil ve beden ile ürettiğimiz dış iletişimimiz de güven telkin etmiyor. Yani pozitif bir rüzgâr estirmekten aciziz.
Peki teknoloji ile kazandığımız ilave zamanı nerede ve niçin, kim için harcıyoruz.
Sorgulamak gerekmez mi?
27.02.2018
Ali Rıza Malkoç
#armozdeyis
www.arm.web.tr
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.