- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
✓ KIPKIRMIZI SUSTUM ✓
✓ KIPKIRMIZI SUSTUM ✓
Milyon tane desem, milyonbirinci derdim dertlenecek düşüncesi ile dertli dertli düşünerek, derdest adımlarımla usul usul yürürken ellerim astarı yırtık ceplerimde; yüzünde ezberlediğim, fakat anlatabilir misin deseler asla anlatamayacağım astar olmuş o yüzsüzlükle yüzleştim diye düşündüm yine bu sabah.
"Bir (1) TL bozuk paran varmı ağabey?"
Hemen her adım atışımızın; kalp atışımız, yürek çırpıntımız kadar tedirgin olduğu şu son zamanlarda, inanıyorum ki hemen herkesin önü, bu garip, bu kısık ve bu riyakâr olduğunu düşündüğümüz ses tonu ile sorulan aynı soru ile kesilmiştir eminim.
"Bir (1) TL bozuk paran varmı ağabey/abla?"
Bu sabahında dünden farkı olmayacağını düşünüyor ve dünden özenle derlediğim birikmişliklerimle birlikte, derdest bir adım atmıştım yeni güne oysa..
Ve ansızın önümü kesen ve gözümün içine bakarak kısılabildiği kadar kısılmış o sese kaldırdım utançtan muaf başımı;
"bir (1) TL bozuk paran varmı ağabey?"
Soruyu soranın gözlerinin içinde gördüğüm hayatla barışık ve bir o kadar karmakarışık ne varsa çözmek istedim...
Bir (1) TL ile ne yapabileceğini ve neden sadece bir (1) TL istediğini sordum. Aç olduğunu ve sadece bir poğaça alacağını söyledi.
Sesi kısık ve Şubat soğuğundan nefesi duman dumandı.!
__Bende kahvaltı yapmadım. Gel birlikte sıcak bir bardak çay içerek kahvaltı yapalım seninle dedim.
Börek ve poğaçaların özenle dizilmiş olduğu vitrin camları, içerinin sıcağından buğ tutmuştu. Ve içeride sağ yada sol ellerle tutulan tüm çatallar bir lokma poğaçaya, bir dilim böreğe saplanmıştı alelacele.!
Sadece bir (1) TL istemek için yolumu kesen ve yönünü kaybettiğini düşündüğüm genç ile karşılıklı oturduk bir masada.
Acelem yok.!
Karmakarışık ve dünden biriktirdiğim herşeyi sustum.!
Tabaklarımız üzerine serilmiş yağlı kağıt üzerine dilimlenmiş taze böreklerimiz ve sıcak çaylarımız servis edildi.
Tek kelime konuşmadı ve tek kelime etmedim, edemedim.!
Sustuk.!
Adına kahvaltı dediğimiz o alelacele eylemimiz bitmişti göz açıp kapayıncaya kadar. Birer bardak çay daha sipariş ederek, salondan ayrı tutulan, "dumanlı hava sahasına geçtik.!"
Sigara uzattım önümü kesen ve yönünü kaybetmiş oldugunu düşündüğüm genç adama. Ve ilk nefes dumandan sonra, zihnimi tarumar edeceğini düşünemediğim sorumun cevabıyla utandım.!
__Ne iş yapıyorsun?
__Öğrenciyim.!
Babasının rahatsız olması sebebiyle, bu ay eline geçmesi gereken paradan kısmış elde olmadan ailesi. Hukuk okuyor olduğunu ve bu yıl üçüncü senesi olduğunu söyledi.
"Sustum.!"
Hukuk okuyan bir kız çocuğu babası olarak utançla ve kıpkırmızı "sustum.!"
Cebimde olan bütün param yetmiş (70) TL idi. Ve yetermi yetmizmi demeden;
__yettiği kadar be sevgili kardeşim diyebildim.
İstemedi ve o bir (1) TL için önümü kestiği an gibi; yine o kısık ses tonuyla teşekkür etti. Israrla cebine bıraktım, yetmiş yıl yaşasam unutamayacağım kıpkırmızı utançla yetmiş (70) TL parayı.
Telefonu çaldı.
__Ağabey özür dilerim, annem dedi.
"Sustum.!"
Önümü kesen genç, annesine yetmiş yıl geçse unutmayacağım bu hazin kahvaltıyı ve "susuşumuzu" anlattı.
Telefonu uzatarak;
__Ağabey annem dedi.
Sadece efendim diyebildim. Ve hayatım boyunca sadece bir "Anne" yüreğinden kopabilecek olan dualar duydum.
__Allah birini bin eylesin evlaat....
"Sustum.!"
Sadece bir (1) TL için, dilinden değil yüreğinden binlerce dua dökülen bir Anne’nin sesiyle ve utança; kıpkırmızı "sustum.!"
Önümüzü kesen her ne olursa olsun, nefesimizin sadece böyle kesilmesine izin ver Allah’ım dedim. Dedim ve kıpkırmızı "sustum.!"
Dileğim o ki;
Güzel ve kirlenmemiş riyâsız yüreklere, yüreğimizle dokunabilmemizi ve utanmadan gururla nefes almamızı nasip et herbirimize Allah’ım.
Ramak Kaldı / (Samim İĞDE)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.