- 647 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Küçük Tavşan
Kurtlar hep karizmatik görünmüştü bana. Kendilerine has bir duruşları vardı, özgürdüler,korkusuzdular ve en önemlisi onurluydular.
Onlar gibi olmak istemeye başladım. Hatta kendimi yavru bir kurt olduğuma inandırdım bile...Zamanla bu fikre o kadar inandım ki aralarına girmeye karar verdim. Sırtıma geçirdiğim bir postla tüm kimliğimi saklayıp sürünün içine girdim. Yeni üyeler istemeseler de aralarında belli etmemeye çalıştılar. Yeminlerini ettim ve sürülerinin bir parçası oldum.
Ancak içeri girince manzara değişmeye başladı. Kimsenin açıktan itiraf etmediği herkesin herkese karşı olduğu gizli bir savaş vardı. Her fırsatta birileri birilerini parçalarına ayırıyor ve bundan anlatılmaz bir zevk alıyordu. Oysa ben ne kimseyi parçalayacak ne de kendimi parçalanmaktan koruyacak bir durumdaydım.Bu korku ve panik demekti. Korku ve panik de beni fark etmeleri...Oysa bir tavşan olduğumu anladıkları an birinin akşam yemeği olacağım kesindi.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi sırtımdaki post her geçen gün ağırlaşmaya başladı. Minik tavşan vücudum eziliyordu ve buna fazla dayanamayacak gibi duruyordu. Ait olmadığım bu yerde ne işim var diye her gün kendime sordum. Bir tavşanın kurtların arasında ne işi var.
Yine de durumu kabullenmem uzun sürmedi. Fark edilmedikçe ayakta kalabilirim diye düşündüm. Bunun için de kurtlar gibi yırtıcı tavırlar sergilemem gerekti. Midem bulana bulana birkaç tavşan bile yedim. Ve bunu neden yaptığımı bile unuttum.
Kendi küçük dünyasında masum ama ezik bir tavşanken; göz alıcı ve ürkütücü bir kurt oldum diyordum. Oysa kurtlar beni hiçbir zaman kurt olarak görmediler. Küçük tavşan diye dalga geçtiler ve savaşmaya tenezzül bile etmediler. Sadece birkaç tanesi ayaklarına dolaştığım zaman üstüme basıp geçti,o kadar...