- 607 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Evlilik Aşkı Kurşuna Dizer Deseler de Aşk Dokuz Canlıdır
Beylik bir laftır, bir çoğunuz bilirsiniz ’’Evlilik aşkı öldürür.’’ derler... Tabi tartışılır bir durum. Buna muhalif olanlarda olabilir, benimseyenler de... Aşk bu, Şirini’ne kavuşmak için kimi zaman Ferhatlara dağlar deldirir, kimi zaman da çöllerde sürüm sürüm süründürür... Kimi de hastalık der aşka, kara sevda melankoli diyenlerde çıkacaktır illa ki... Hani o Nükhet Duru’nun şarkısında Sabahattin Ali’nin o güzel sözleri ’’Beni sarar melankoooli.’’ diye devam eder gider...
Aşk bu, öyle arsız, öyle yüzsüzdür ki siz kapıdan kovarsınız o bacadan girer. Damla damla akar yüreğinize, ruhunuza, tüm benliğinize... Ayaklarınız yere basmaz olur... Hele bir de meyveleri oldu mu aşkın, o mini mini, elleri yumuk yumuk güzellikler, değmeyin gitsin keyfinize...
Sözlü iken, nişanlı iken arası pek tatlıdır sevenlerin. Ne vaatler, ne sözler verilir. Canımın içidir o zaman karşınızda ki... Tatlımdır, balımdır, kaymağımdır... Sıcak çikolatamdır... Sonra evlenince ne olur birden bire de her şey değişir? Yaşam telaşı biraz, para kazanma hırsı, hep daha çok varlıklara sahip olma istekleri... Hiç bitmez bunlar... Aşkın mezarı kazılmaya çalışılır... Tartışmaların ardı arkası kesilmez, eğer ki eşler birbirine karşı anlayışlı değilse...
Yine de ölmez aşk, dokuz canlıdır dedik ya! Sırayla her bir canını öldürmeniz gerekecektir... Aşkın ruhuna Fatiha okunmaz... Dua edilir tabi ki yaralanan aşkı kurtarmak için, el açılır Yüce Yaradana... Aşkı da yaratan Rahman ve Rahim olan Allah olduğu için, hiç bir aşkın öksüz yetim kalmasına gönlü razı olmaz... Belki de onun için dokuz canlıdır aşk, O istedi diye...
Evleneceğimiz de kız isterken bile en başa ’’Allah’ın emri peygamberin kavli’’ kelimesini yapıştırır öyle gideriz dünür adaylarımızın karşısına... O sebep ile boşanmayı da hiç hoş görmez Allah cc. Bu sebep ile hülle denen bir mekanizma oluşturulmuştur... Öncesinde de hanım tarafından ve erkek tarafından, eşlerin aralarını düzeltmesi için birer hakem tayin edilmesine cevaz verilmiştir...
İnsan evlenene kadar ne şaklabanlıklar yapar sevgilisine, sözlüsüne... Evlendikten sonra her ne hikmetse unutur o iki kelimeyi ’’Seni Seviyorum.’’ bir türlü diline gelmez ya da kırk da yılda bir kere söyler... Kimi zaman, Onun yerine ’’Kendine dikkat et.’’ der, kimi zaman ’’Üstünü ört yatarken’’ der, kimi zaman ’’Sana kahve yaptım.’’ der, kimi zaman ’’Bu gün de çayı ben koyayım.’’ der, kimi zaman ’’Şöyle ayaklarını uzat rahat et.’’ der... Daha neler der neler... Hiç aşk ve sevgi kelimesi geçmese de bu cümlelerde, görünmez bir sevgi bağı, aşk vardır yine de... Öyle ya önemsenmese eğer sevilen, bu cümleler kurulabilir mi? ’’Aşk, insanın kendiyle yaptığı ve içinde sonsuzluk olan en önemli sözleşme idi. Tek başına varlığı bile yeterdi, bir çok şeyi anlatmaya, ancak saygı ve sevgi ile çerçevelenirse bir ömür muska gibi yürekte asılı kalırdı.’’ diyor değerli yazar dostum Zekeriya Efiloğlu’da...
’’Aşk namaz kılmaya benzer niyet ettikten sonra etrafa bakılmaz.’’ Bir düşünür de böyle söylemiş aşk için. Bir kadın ile evlendikten sonra, değişik yerlerde değişik zevkler ve tatlar arayanlar, aşkı unutup sadece bedensel zevkin, hedonizmin peşinde koşmaktadırlar... ’’Aşk deryadır dalmayan bilemez.’’ demişler... O engin denizlerde yüzmek için, dalmak içinde, yüreğinizde sevgi kırıntıları hiç eksik olmasın... Sadece bir bayan ve erkek aşkı tatmaz, bir de vatan aşkı ki onu da Allah yüreğimizden hiç eksik etmesin. Biz sevdalıyız güzel olan her şeye Rabbımıza en başta... Her kimle yaşıyorsanız ömrünüzün sonuna kadar aşkınızı diri tutmaya çalışın, ellere vermeyin sakın ola...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.