- 952 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ-2
ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ
Milliyetçilik: Kültür milliyetçiliği, ekonomik milliyetçilik, ırk milliyetçiliği, dil milliyetçiliği, tarih milliyetçiliği olarak çeşitlere ayrılır.
Atatürk Milliyetçiliği: Bağımsız ve cumhuriyet yönetimine dayanan bir devlet şeklini öngörmüş ve geliştirmiştir.
Atatürk’ün kültür milliyetçiliği; Dini İslam, Evrensel İnsan Hakları Bildirgelerine uyumlu hukuk ve sosyal davranış kültürünü benimsemiştir. Türkçe ve İngilizce dillerini eksen alan bir eğitimi esas almıştır. Bu açıdan Amerika ve Avrupa ile kültür birliği oluşturmuştur.
Türkçeyi, Arapça ve Farsça kelimeleri ortadan kaldırmak için kullanmak istemiş. Ancak Dünya’da Türkçe konuşan devletler olmadığı için Arapça, Farsça ve uyduruk dilden oluşan bir politik karma lisan içinde kalmıştır. Türkiye,Türklerin Ruslarla oluşturduğu milletler topluluğuna girmeyi ret eden devlettir. Yine Kazak, Özbek, Azerbaycan vs. biz Türk değiliz Türk olan sizsiniz demişlerdir. Avrupa, Osmanlıya Türk derken Kazak, Özbek, Türkmen vesaire devletlere Türk dememiştir. Türk kelimesi kölemen, köle insanlar anlamında kullanılmıştır. Kazak, Özbek, Kırgız vs kendi ırklarından olmayan insanlardan yönetim, askeri ve ulema sınıfı oluşturmamıştır. Osmanlı Devleti, Yıldırım Bayezit’ten sonra (1402) devleti Türk olmayan unsurdan oluşturmuştur.
Dil olarak Türkiye, Avrupa, Arapça, Farsça ve Hind dil kültürüne ait olmadığını iddia etmiştir. Hunca dil kökenine de yönelmemiştir. Yeni kelimeler türeterek Türkçe denilen yeni bir dil oluşturmaya çalışmaktadır.
Tarih milliyetçiliği: Avrupa, Arap ve Fars tarih birliğinden ayrı bir tarih birliği anlayışına yönelmiştir. Genetik olarak yönetim ve askeri kabiliyeti olan bir ırk olan Hunlu olarak, Asya, Avrupa, Afrika, Arap ve Farsları işgal edebilen beş kıtayı yönetimi altına alan ve alacak olan bir tarih savına sahiptir. Önce Türk Devletlerini egemenliği altına alacak, sonra diğer kıtaları egemenliği altına alacaktır.
Netice olarak Türkiye’nin hiçbir millet ve başka hiçbir ülkeyle tarih birliği anlayışı yoktur.
Ekonomik milliyetçilik: Osmanlı Devleti üretim ve ticaret devleti değildir. Kapitülasyonlar ekonomik milliyetçilik olmadığı için aleyhe ,iktisadi çöküşe sebep olacak şekilde gelişmiştir. Cumhuriyet Dönemi kapalı ekonomi dönemi olduğu için ekonomik milliyetçilik laftadır. Hayali milliyetçiliktir. Uygulama içinde yer alan ülke için yani rekabete açık toplumun ekonomik milliyetçiliği var mı, yok mu tartışabiliriz.
Fransız Renault, İtalyan Fiat, Alman marka veya Çin, Japon marka üretimlere taşeronluk eden ülkenin ekonomik milliyetçiliğinden söz etmek hayali olur. Türkiye’nin Batı Ekonomik milliyetçiliği içinde yer aldığını veya Rus, Çin vs milliyetçisi olduğunu söyleyemeyiz. Hatta İslam Ekonomik Teşkilatı içinde yer aldı diye İslam Ülkeleri ekonomik milliyetçiliği yapıyor diyemeyiz, nasıl Avrupa Ekonomik Teşkilatı üyesi olduğumuz halde Batı Ekonomik milliyetçisi olmadığımız gibi. Türkiye hiçbir ülke ile dil, tarih, ekonomik birliği, hatta ırk birliği oluşturamayan bir devlet görünümündedir.
Atatürk milliyetçiliği oluşturulamamış bir milliyetçiliktir. Ancak yaşamak isteyen devlet ve birlikte yaşamak isteyen halkın çözüm arayışını yansıtan içi boş kavram olmaktan modernleşme ülküsü, çağdaş uygarlık takipçisi ve uygulayıcısı olarak kurtulan halk devleti ülküsüdür Atatürk Milliyetçiliği.
Abdullah Bedeloğlu
YORUMLAR
"IRKÇILIK-MEZHEPÇİLİK"
Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın
Şiirin Hikayesi
Yûnus Sûresi (100)
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تُؤْمِنَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذ۪ينَ لَا يَعْقِلُونَ ﴿١٠٠﴾
Meal
Allah'ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir. (100)
"Rivayete göre; Lut Kavmi içinde 80.000 kişi gece-gündüz namaz kılardı. İçlerindeki ahlaksız 33 kişiye tepki göstermedikleri için hepsi helâk oldular."
===================================================================================
Nisâ Sûresi (135)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَٓاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَۚ اِنْ يَكُنْ غَنِياًّ اَوْ فَق۪يراً فَاللّٰهُ اَوْلٰى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰٓى اَنْ تَعْدِلُواۚ وَاِنْ تَلْـوُٓ۫ا اَوْ تُعْرِضُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يراً ﴿١٣٥﴾
Meal
Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (135)
====================================================================================
Mâide Sûresi (67)
يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Meal
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. (67)
==============================================================================
Ahzâb Sûresi (33)
وَقَرْنَ ف۪ي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُو۫لٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰت۪ينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ اِنَّمَا يُر۪يدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْه۪يراًۚ ﴿٣٣﴾
Meal
Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah'a ve Resülüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (33)
===========================================================================
Mâide Sûresi (51)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰٓى اَوْلِيَٓاءَۢ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۜ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَ ﴿٥١﴾
Meal
Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. (51)
=====================================================================================
Hucurât Sûresi (13)
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَـبَٓائِلَ لِتَعَارَفُواۜ اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ ﴿١٣﴾
Meal
Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır. (13)
=========================================================================
Nisâ Sûresi (92)
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ اَنْ يَقْتُلَ مُؤْمِناً اِلَّا خَطَـٔاًۚ وَمَنْ قَتَلَ مُـؤْمِناً خَطَــٔاً فَـتَـحْر۪يرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ اِلٰٓى اَهْلِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ يَصَّدَّقُواۜ فَاِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ عَدُوٍّ لَكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَتَحْر۪يرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍۜ وَاِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ م۪يثَاقٌ فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ اِلٰٓى اَهْلِه۪ وَتَحْر۪يرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍۚ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِۘ تَوْبَةً مِنَ اللّٰهِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَل۪يماً حَك۪يماً ﴿٩٢﴾
Meal
Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse bir mü'min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü'min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü'min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü'min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkan bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ardarda oruç tutması gerekir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (92)
==============================================================================
İbrâhîm Sûresi (28)
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ بَدَّلُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ كُفْراً وَاَحَلُّوا قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوَارِۙ ﴿٢٨﴾
Meal
Allah'ın nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helak yurduna, yaslanacakları cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? O ne kötü duraktır! (28-29)
===============================================================================
Tevbe Sûresi (23)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُٓوا اٰبَٓاءَكُمْ وَاِخْوَانَكُمْ اَوْلِيَٓاءَ اِنِ اسْتَحَبُّوا الْكُفْرَ عَلَى الْا۪يمَانِۜ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ ﴿٢٣﴾
Meal
Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir. (23)
===============================================================================
Şuarâ Sûresi (88)
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَۙ ﴿٨٨﴾
Meal
"O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!" (88)
Şuarâ Sûresi (89)
اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَل۪يمٍۜ ﴿٨٩﴾
Meal
"Allah'a arınmış bir kalp ile gelen başka." (89)
================================================================================
Irkçılığı men eden âyet-i kerimeler:
İSLAM'A GÖRE IRKÇILIK NEDİR?
Peygamber Efendimiz, ırkçılığı şöyle tarif etmektedir:
"Ey Allah`ın Resulü," dedim, "asabiyet nedir?" "Asabiyet," buyurdular, "zulümde kavmine yardım etmendir." (Ravi: Vasile İbnu`l-Eska Hadis No: 4800)
Hadis-i şerif'ten de apaçık anlaşıldığı üzere, ırkçılık; zulüm üzerinde olan, zulüm yapan kavmine yardım edilmesidir. Yani kişinin kavmini, milletini sevmesi ırkçılık değildir. Kişinin kavmini üstün görmesi, zalim oldukları halde onlara yardım etmesi ırkçılıktır.
‘Maliki yevmiddin’ olan Allah haber veriyor: “O gün ne mal, ne evlât bir fayda vermez. Allah’a kalb-i selim ile gelenler müstesna..” (Şuara suresi, 88-89)
Doğuş ile başlayan, ölüm ile bitecek
Genç ihtiyar demeden, can toprakta yitecek
Bebekken ağlamışsın, doğan her bebek gibi
Cemaat mezarına, bol bol toprak itecek.
Malın mülkün çok olsun, kapın çalınır tak tak
İstediğin kadar yak, sonsuz kadar ağıt yak
Tek baki olan Allah, Azrail’i gönderir
Bu işin ırkı yoktur, hem doğum hem ölüm hak.
Ayetler oku tek tek, ırk mezhep var mı bir bak
Riyasız oku söyle, çizmeden zikzak
Kur’an aşkına ara, üstün ırk ara da bul
Sonuç tam bir utançtır, karanlıktır olmaz ak.
Tüm dünya devletleri, karmakarışık olmuş
Safkan millet kalmamış, ırkçılık tarih olmuş
Karmakarışık olmuş, yaşayan tüm milletler
Irkı mezhepçi her kul, lanetli iblis olmuş.
Pozitif negatif var, iki şıktan bir şık seç
"Irkçılık Mezhepçilik", negatiftir kayda geç
Dev tarihe bak kardeş, lanetli kavmi oku
Allah için seçim yap, zaman olmadan çok geç.
Milliyetçi dindar var, pozitif ayrım yapar
Vatan seven Türk her kul, bir tek Allah’a tapar
"Irkçı-Mezhepçi" kem us, içten içe kemirip
İç ve dış şer güç olur, bazen bilmeden sapar.
Anadolu Çanakkale, Çanakkale Anadolu
Kanla yoğrulmuş bayrak, vatandır Anadolu
Tek yürek Türk olmak şart, Büyük Türkiye için
Biz hep birlikte Türk’üz, biziz Türk Anadolu.