- 1226 Okunma
- 12 Yorum
- 3 Beğeni
KEŞKE HAYVANLAŞABİLSEYDİNİZ.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Toplumumuzda aslında çok uzun yıllardan beri var olan iğrenç bir hastalıktır taciz, tecavüz. Ancak şöyle bir baktığımızda günümüzde bu iğrençliğin daha da arttığını görüyoruz. Hatta istatistikler Türkiye’de taciz, ve tecavüz olaylarının son bir yılda %50 oranında arttığını gösteriyormuş. İşin doğrusu bu bir artıştan daha çok özellikle sosyal medya kullanımıyla ilgili. Çünkü bundan 30-40 sene önce mesela Adana’daki o iğrenç olayı duymamız, öğrenmemiz neredeyse mümkün değildi. Sadece gazeteler ( Eğer haberi atlamamışlarsa ) yazardı ki Türkiye’de gazete okuma oranına baktığımızda böyle bir olaydan tüm ülkenin haberinin olması mümkün değildi. Oysa şimdi her evde binlerce kanalı olan televizyonlar olduğu gibi yine yaklaşık her evde internet var. Dolayısıyla da yurdun neresinde bir olay oluyorsa saniyesinde duyuyoruz ve öğreniyoruz.
Tecavüz olayları böyle gündemde olduğu için ve Tarih Öğretmeni olmam sebebiyle bir araştırma yaptığımda en eski toplumlardan bu güne kadar bu suça ağır cezaların verildiğini gördüm.
Mesela Asurlar, Hititler, Eski Roma, Fransa, ve sair medeniyetlerde ceza ölüm. Hatta eski Roma hukukunda hür bir kadına ( veya kıza ) tecavüz edene kendini savunma hakkı bile verilmeden direkt idam ediliyor. Yani Banker Bilo Filminde Şener Şen’in canlandırdığı Maho’nun dediği gibi ’ Yaptım ama hele sor neden yaptım?’ durumu söz konusu değil.
Osmanlı ve diğer İslam ülkelerinde ise feci bir dayak, ömür boyu sürgün ve kürek cezası gibi cezalar var ama bu tecavüz eğer kendi kanından yani Kur’ana göre evlenmesi kesin haram olan yakın akrabaya karşı işlenmişse bu durumda örfi ceza olarak ölüm cezaları veriliyor ki mesela Osmanlı Devletinde padişah fermanıyla karnından çengele asılarak iç kanama suretiyle acı çektire çektire çektire öldürme cezası verildiğine şahit olabiliyoruz.
Evet..Bu gün artık geldiğimiz nokta budur. Medeni hukukun en fazla on sene hapis cezası verdiği, tecavüz sonucunda eğer bir ölüm söz konusu ise ancak o zaman cinayetin cezasının verilebildiği bu suçta istediğimiz şey idam cezasının bu suçlar için geri getirilmesi. Hatta öyle ki şeriatın Ş harfinden, Osmanlının O harfinden rahatsız olan insanlar bile eskiye dönüşü istiyorlar. Yani işkence ederek öldürme cezası.
Of yaaa. Anlatacağım aslında başka bir şeydi, daldım tarihe. Neyse tarihi son bir notla noktalayıp asıl anlatacağımı anlatayım.
Efendim Eski Roma hukukuna göre bir köleye dahi rızası olmaksızın tecavüz edenin cezası ölümmüş. Ancak çok ilginç bir durum daha var: Eğer kadın fahişe ise ona tecavüz serbestmiş. Yani ancak ve ancak ahlaklı bir kadın ( ki fahişeleri asla ahlaklı kadından saymıyorlar ) ’ Hayır istemiyorum ’ Diyebilirmiş. Ayrıca Asurlularda tecavüz eden erkek eğer evli ise ve tecavüz ettiği kadın da evli ise tecavüzcünün karısı tecavüz edilen kadının kocasına veriliyormuş ve karısına tecavüz edilen adam, karısına tecavüz edan adamın karısına tecavüz ediyormuş. ( Tecavüzcünün karısının günahı ne? İşte onu bilemiyorum. Kanun böyleymiş. )
Şimdi asıl anlatmak istediğime geçeyim.
Biz millet olarak genelde yukarıda resmini gördüğünüz, kendi minicik öz kızına tecavüz eden ( Ortadaki yaratık ) iğrenç mahluklar gibi yaratıklara ’ Hayvan ’ diyoruz. İnanın o hayvanlar ahrette bizden davacı olacaklar.
Yahu ben bu güne kadar hiç bir hayvanın insana tecavüz ettiğini ne gördüm ne de duydum. Oysa bizim memleketimizde hayvana tecavüz adeta bir gelenektir. Şehir ismi verip de bir şehrimiz rencide etmek istemem ama özellikle muhafazakarlığı ile meşhur bir doğu ilimizde yaşı 45-50 ve yukarısı olup da ilk cinsel deneyimini bir eşekle ya da köpekle yaşamamış olan erkek neredeyse yok gibidir.
Bir başka ilimizde Ördeğe tecavüz edilişinin üzerinden çok fazla sene geçmedi. Hatta ne derece doğrudur bilinmez ama sosyal medya bir ara timsaha tecavüz eden bir vatandaşımızın haberi ile çalkalandı. Ama hiç bir zaman insana tecavüz eden bir eşek, bir köpek, bir ördek, bir timsah haberi duymadık. O halde bu tecavüzcü sapıklara niçin hayvan diyoruz ki? ( Yanlış anlaşılmasın ben bile zaman zaman tepem atınca ’Köpekler’ Diyorum bu adi sefil yaratıklara )
Hayvanlar aslında asildir. O adi şerefsiz yaratıklar keşke hayvan olabilselerdi.
Bakın şimdi size seneler önce yazdığım bir anımı bir kez daha anlatacağım. O zaman hayvanın asaletini, bazı insanların sefaletini daha iyi anlayacaksınız.
1979-80 Yıllarıydı. Manavgat’ta görev yapıyordum o yıllarda. Komşum Mehmet Abi evine bitişik ahırın kapısı önünde ağlıyordu resmen. Merakla yanına yaklaştım.
-Hayrola Mehmet Abi? Ne oldu? Neden ağlıyorsun?
Mehmet abi anlattı:
’ Hocam ! Biliyorsun benim bir tosunum ve bir de ineğim var. Bu sene ineği döllemek istedim. Lakin bilirsin burada bir ineği bir boğaya götürdüğünde çok para istiyorlar. bende de para yok. kendi kendime dedim ki ’ Yahu benim tosun bu işi halleder. ’ Tosunu aldım, o kadar uğraştım ama anasının üstüne çıkmadı. O hayvanken ineğin anası olduğunu bildi de ben insanken bilemedim Hocam. Bilemedim hayvan da olsa bir canlının kendi annesi ile cinsel ilişkiye giremeyeceğini. İşte buna ağlarım.
Gerçekten de insanın aklı almıyor. Hayvan hayvanken annesini biliyor da Yüce Rabbimin insan suretinde yarattığı bir yaratık, üstelik evli olduğu halde kendi kanından canından minicik bir yavrunun kızı olduğunu nasıl bilemiyordu? O minicik kıza nasıl oluyor da şehvet duyabiliyordu? 3-4 yaşlarında bir bebenin nesi onu tahrik edebiliyordu?
Yok yok, bence idam bir ceza değil bu yaratıklara. İdam dediğin ne ki. Geçir boynuna ip, çek altından tabureyi, boynu kırılsın. En fazla beş dakikalık bir acı...Bu kadar ucuz olmamalı. Bence bu sefil yaratıkları ıssız adalara dolduracaksın. Ekmek-su bile vermeyeceksin. Kendileri gibi sapık olanlarla birlikte birbirlerini düzsün dursunlar ta ki açlıktan, susuzluktan geberinceye kadar... İdam bunlar için oldukça hafif bir ceza. İnsanlar bu yaratıklarla aynı havayı solumasınlar. Hayatın kaynaklarından biri olan toprağa gömülmesin bu iğrenç yaratıklar. Issız bir adada geberip gitsinler. Leşlerini bok böcekleri yesin. Gönlümün tam olarak istediği ceza budur.
YORUMLAR
Bu sorun her toplumun ortak yarası.
Evvelki çağlardan beri de var, insanlık bu soruna köklü ve kalıcı çözüm getiremez ise bu yara ahire kadar artarak gider ve sonunda "ilahi kanun" toplu felaketlerle son çözümü getirir.
Zaman zaman da yüce yaratan bu işaret uyarıları mühtelif doğa hareketleriyle mesajı veriyor.
Peki bizim bunu "Allaha havle ile mi kalmamız gerektirir.
Hayır.
Yapılacak iş caydırıcı kesin cezalar içeren yasal düzenlemeler yapıp mevcudu cezalandırmak; ilerde ihtimal suçları da engellemek adına; " eğitim" konusunda, psikolojik tedavi önlemleri almak, toplumlarİn vicdan,merhamet,saygı düzeyini artırmak gerek diye düşünüyorum.
Saygılarımla
Kul Figani
Kul Figani tarafından 2/21/2018 5:19:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
insan ne diyeceğini bilemiyor. tespitler ve örnekler yeterince acıtıyor. okudukça, insanlığımızdan iğrenip hayvan olasım geldi.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
Özellikle televizyonlar çok kanallı olduktan sonra, İnternet yaygınlaştıktan sonra suç oranlarında ki buna tecavüz de dahil belirgin bir artma olduğu gözlemleniyor. Ağır cezalar tabi ki caydırıcı olacaktır, ancak her şeyin başı yine de eğitim... Kutluyorum...
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
Kimi idam, kimisi hadım cezası olsun diyor. İkiye ayrıldı insanlar. Şu gerçek ki aynı nefreti duyuyor herkes tecavüzcülere karşı.
Ayet ve Hadislerde zinanın cezası belirtildiği halde ( Bekar ise yüz sopa, evli ise recim cezası.) Tecavüzün cezası belirtilmemiş. En azından idam cezası verilir denmemiş.
Ancak; dinimizde tecavüz vakaları, topluma karşı işlenen bir suç olduğu için de toplum haklarından sayılmıştır. Bu itibarla, mütecavizin cezalandırılması için mağdurun davacı olması şart değildir; mağdurun şikayeti söz konusu olmasa bile, suçun sabit olması halinde mütecaviz cezaya çarptırılır.Tecavüz vuku bulmazsa bile, bu tür tacizler için de ta'zir cezası söz konusudur. Yani, tazir cezasını uygulama yetkisi de diğer suçlarda olduğu gibi devlet başkanına veya onun tayin ettiği bir görevliye aittir. Günümüzdeki yetkili ise kanun uygulayıcısı olan hâkimlerdedir.
İdam cezası bu tür suçlar için kanun maddesi hâline getirilirse idam edilebilir. Şu anda böyle bir kanun yok.
Hadım meselesine gelince; hadım edilen kişinin cinsel saldırganlığı maalesef engellenemiyor. Tıbba göre; sadece hormonlarla ilgili bir suç değil bu, beyin kontrolsüzlüğü, psikolojik bozukluk varsa sapıklar yine sapıklığını yapmaya devam edermiş. Hadımlık kesinlikle çözüm değil anlayacağınız.
Elimiz kolumuz bağlı feryat ediyoruz. Şu anda devlet yetkilileri konuyu ele aldı ve bir komisyon kurdu. Cezaların ağırlaştırılacağını baştan belirttiler. İnşallah tecavüz ve her türlü çocuk hakları için hayırlı sonuçlar çıkacak diye umuyoruz.
Vallahi ben bu sapığın resmine bakarken bile midem bulanıyor. Allah ailesine sabırlar versin. Minik kızın hayatı başlamadan bitti. Çok üzülüyorum. Yıprattı bizi bu tür hadiseler, sabrımızı taşırdı.
Şahsen benim keyfime kalsa bu canavarı lime lime ederdim.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam, 'cehennemin dibi' dediğimiz şey bu durum olsa gerek...
Peki, bir 'insan' nasıl olur da 'cehennemin dibi'ne iner?...
Herhalde, en başta o insanın kendini oradan başka bir yere layık görememesi gelir...
Bunda çevresinin(toplumun bireyleri biçimlendirme kodlarının) rolü çok da olsa, en başta zekasının kusurluluğu hemen göze batacaktır...
Çünkü, zekanın en insanca niteliği ve işlevi, insanın kendini 'cehennemin dibi'nden uzak tutması gelse gerek...
Peki, çözüm ne?...
Her zamanki gibi ortaya çıkan toplumsal infialin bu tür insanlara yönelttiği amansız bir şiddet, onları biçimlendiren kodların başında gelmeli...
Yani, 'cehennemin dibi'ne inmeye ne kadar meyilli de olsa, uğrayacakları şiddetin korkusu, onların tepesinden eksik olmamalıdır...
Demek ki, bu tür insanların dışında kalanların önce bunda bir konsensüse varmaları, bunu bir kültür haline getirmeleri gelir...
Ayıkla pirincin taşını...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Hocam,
bu sitede idam cezani savunmustum. Site uyesinin biri:" musluman gecinen biri idam cezasini savunuyor!" diye elestirede bulunmustu. Bu tur haberleri okuyunca, kesin o tur vatandaslar da idam cezasi istemistir.
Yine savunuyorum, idam cezasi gelmeli ve uygulanmadilidir. Ceza bir yil sonra filan gelecekse bile, bu tur alcaklar icin uygulanmalidir. Boyleleri hapishanelerde vatandasin verdigi vergilerle beslenmemelidirler, sagliktan yararlanmamalidirlar! alcakligi ister 50 yil once islemis olsun, farketmez! Alayini toplayip cezalandirmali. Hemde toptan ve naklen! En ince detaylarina kadar gostere gostere!
Baska turlu bu serefsizlerle basa cikilmaz!
selamlar,
abdullah
Filiz Şahin.
psikiyatri derneği ve bir vatandaş vücut bütünlüğüne dokunulamaz ilkesi gereğince iptal ettirdi
sami biberoğulları
Hadım cezası ise caydırıcı değilmiş. Hadım olsa bile bir erkek sapıklığa bir şekilde devam edebiliyormuş.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
saatlerdir yazdım sildim yazdım sildim yazdım sildim
ne yazayım ne diyeyim canımın yandığı kadar öfkeden deliye dönüyorum
nasıl olur da bu geberik insanlar tepkisiz kalırlar
nasıl olur nasıl olur yav nasıl oluyor da bu kadar ölüyüz geberiğiz
ne desem az kalacak ne desem boş Allah belamızı vermiş işte görüyoruz el kadar sabiye yapılana tepki koyamayacak kadar gebermiş küflenmişiz
sami biberoğulları
Böyle bir iğrençliğe hiç bir insan ( İnsan kelimesinin altını çizelim ) Duyarsız kalamaz. Herkes bu gibi iğrenç insanlara en ağır cezaların verilmesi konusunda hemfikir. Ancak tepkiler de öfkeler de saman alevi gibi. Oysa bu tür vakalar öyle anlık tepki koyulacak vakalar değildir. Maalesef insanımız artık günlük yaşıyor. İşte sorun bu.
Selam ve sevgilerimle.
içimizi sızlatan olayları duyuyoruz. çaresiz bekliyoruz
yazınızla dile getirmişsiniz emeğine duyarlığına sağlık selamlar
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.