- 476 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Çırak Lazım mı?
Belki uzun yıllardır “çırak” sözcüğünü duymuyorsunuz. Zanaatkarlara yetiştirilmesi için verilen çocuklara denirdi. Bir müddet sonra kalfa olur, daha sonra usta.
Bir adam çocuğunu elinden tutmuş esnaf içinde kapı kapı dolanıp dükkan sahiplerine soruyor:
- Çırak lazım mı?
Esnaf, bu soruyu duyduğunda tekinli bir cevap veriyor.
- Evet, lazım. Niçin sordun?
İlköğretimin sekiz yıla çıkmasından sonra bu çarkın işlemediği ve çırak bulunmadığı gerçeği nedeni ile böyle bir teklife gözleri kapalı atılması gereken esnaf, biraz sonra sorulacak soruyu bildiği için temkinle yaklaşıyor.
- Aha benim gobeli verecaaam da.
Yanındaki çocuk da aslında esnaf gözüyle eğitilme yaşını geçmiş, kartlaşmıştır. Yine de adama gerek vardır.
- Gel hemşerim otur da konuşalım.
- Yok yok. Biz oturmayalım. Benim gobeli senin yanına bıraksam?
- Bırak hemşerim.
- Gaç lira yevmiye verecaaan?
İşte korkulan soru da budur. Yevmiye çırak için değil amele içindir.
Bu sistemde yevmiye yoktur. Çocuk bir meslek öğrenmeye, ondan da önemlisi adam gibi bir adamın yanında adamlık öğrenmeye gelmiştir. Ustalar böyle görmüştür, böyle inanırlar. Ve derler ki:”Yaptığı bana ise, öğrendiği kendine.”
O, bir evlattır artık. Sadece mesleği öğretmekle yetinmez usta, esnaflığı öğretir, adamlığı öğretir, dürüstlüğü öğretir.
O, bir evlattır artık. Kendi evladından ayırt etmez. İlk sıralarda meslek öğretmek çabasıyla bırakın ustaya yararını zararı bile vardır. Buna rağmen işe devam eder.
O, bir evlattır artık. Onun tutacağı oruç, kılacağı namaz bile ustasını ilgilendirir. Gerekirse işin aksaması pahasına, çırağını kuran öğrenmesi için kursa bile gönderir. İşi öğrenmeye başladığında, biraz da gençliğe adım attığı için küçük ihtiyaçlarını karşılaması için verilen harçlık artırılır. Artık sözlerine daha önem verilmekte, işin belirli kısımları ona emanet edilmektedir.
Gün gelir bizim eski çırak delikanlı olur. Askere giderken, evlenirken ustasının eli üstündedir. Bir taraftan bitmek bilmeyen bir öğrenme süreci varken öte yandan da yeni gelen çıraklar onun sorumluluğuna veriler. O da adam gibi adam yetiştirmede üzerine düşeni yapar.
Gün gelir dükkan açar. O zaman bile usta onun en yakın destekçisidir. Ahiliktir bu anlattığım aslında. İşin özünde yeni ustanın yetişmesinde sorumlu olan eski usta, onun sadece destekçisi değil garantörüdür de. Evlenirken de ustasına sorulur, dükkan açarken de… Onun garantisi olmadan adım atamaz..
Ahilik yaşıyor demiştim daha önceki yazılarımdan birinde. Belki küçüldü, belki yapılanın ne olduğu bilinmiyor, ama ahilik yaşatılıyor. Ahilik bizim milletin ruhunda var. Bu esnaf teşkilatının başka bir İslam ülkesinde oluştuğunu sanmıyorum.
Ben milletimi çok seviyorum. Çünkü o, sevilmeye layıktır.
YORUMLAR
Ne ki bu günkü sistem,ne ki teknolojinin baş döndüren hızı nesli koyunlaştırdı. Bakıp ama görmeyen bir nesil zuhur etti. eğitim sisteminin aşırı yetersizliği ve uzun uzadıya gereksiz zaman israfı hem ailelere hem zamana hem ülke ekonomisine ağır külfet bıraktı Çok haklısınız artık zanaate az iştiraki de. Bunun etkenlerindenToplum olarak zararın neresinden dönülse kar.Birilerinden medet ummak yerine kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz "birilerine. her gün ekmek vermektense ekmek yapmayı öğreteceğiz"bu evladımız olsada
Çok anlamlı ve önemli toplumsal bir yazı
Saygımla