PENCERE
Şimdiki zaman:
Bir kumrunun apartmanın avlusunu misafir oluşunun üzerinden henüz birkaç dakika geçmişti ki birde güvercin geldi yakınlarına. İlginç olan onlara kimsenin yem vermemiş olmasına rağmen bizim binanın bahçesinde ısrarla duruyor olmalarıydı. Aslında bir masalın şimdiki zamanında idik.
Benzer bir dili konuştukları için her konuda anlaşabileceklerini sanmalarıyla bir masalı yaşamaya başlamışlardı.Dişi kumru ve erkek güvercin bu gözlerden uzak bahçede bir aşkın tatlı dokunuşuyla tüm diğer olmazları yok sayabilecek bir güce kavuştuklarını sanıyorlardı. İşte bu yanılgı bu masalı diğerlerinden farklı kılmıştı.
Bir güvercin ile bir kumru sadece aynı dili konuşuyorlar diye sevgili olamazlardı. Güvercin kendisinden olduğu kadar kolonisinden de sorumlu bir tür olduğundan çevre baskısına yenik düşeceğini o anlarda hiç göremiyordu. Bir kumruya göre çok farklı alışkanlıkları,kazanılmış yada edinilmiş pek çok özelliği vardı. Bunların neredeyse tamamı bir kumruya göre değildi.
Bir kumru ile güvercin eşleşemezler. Hiçbir masal bunu başaramaz. Ruhu ve bedeni oldukça kibar ve zarif olan kumru, güvercinin sert,şehirli kabalığına pek uyum sağlayamaz. Şehir hayatına oldukça güzel adapte olmuş güvercin ile bir ağacın o tek bir dalında mutlu olunamaz. Güvercin apartman hayatına yatkınlığı nedeniyle kumruyu da mutsuz etmekten başka bir şey yapmayacaktır. Oldukça evcimen olan kumru iyi bir eş ve anne olmayı çok başaramasa da bu konuda elinden geleni yapacaktır. Eşine sonsuz bir sadakat ile bağlı kalıp yumurtalarına iyi bir yuva yapmak için çırpınacaktır.
Güvercinin farklı olması onu kötü yapmıyor elbette. Ancak oldukça kalabalık bir aileden geldiği için sadece eşi ile ayrı bir hayat sürmek onun mutsuz olmasına neden olacak. Sürekli etrafındaki güvercinlerle iletişim halinde olursa ve kumruyu kendi yaşantısına uydurmaya çalışırsa bu kez kumrunun uyumsuzluğu ilişkiyi zora sokacaktır.
Güvercin yakınlarında gördüğü birkaç güvercinden rahatsız olup havalandı. Biraz havada dönüp onların yanına gitti. Kumru sabırla bahçede turlamaya devam ediyor. O birine gönlünü kaptırırsa sonsuza dek bekleyebilecek bir kuştur.
Güvercinin çıkardığı seslerden arkadaşları ile sohbet ettiğini anlıyorum. Kendi sosyal hayatlarını sorguluyor olmalılar. Ben onların Kafka’yı tanıdıklarından eminim. Kendi iktidarlarından memnun olmayan bu şehirli takımı her şeyi sanat ve felsefe ile halledebileceklerine inanıyorlar. Oysa bilmedikleri ( yada göremedikleri) şey; bir iktidarı sanatla yıkan hiçbir millet olmamıştır. Kafka’yı anlamak için öncelikle bu romantik bakış açısından kurtulmak gerekir. Aksine akıllı iktidarlar bu aykırı sesleri el altından desteklerler. Çünkü, sanatçılar kendileri için bir tehdit olmadığından ne kadar demokratik bir yönetim olduklarının gösterecek gerçek bir kanıt olarak ellerinin altındadır.
Yine de çok karamsar olmamak gerekir. Sanatla değilse de felsefe ile böyle bir iddiada bulunabiliriz. İşte bu arınma ile Kafka bizim yol göstericimiz olabilir. Belki de o şatoya giriş biletimizi ‘’K’’ bize göstermiştir. İletişimsizliğin aslında bir politika gereği olduğunu düşünemiyor olamayız değil mi? Köylü güvercinler kadar şehirli güvercinlerinde sorgulama yeteneği gün geçtikçe kaybolmuştur. Bu kadar karmaşık olduklarına inandıkları otorite işlerini sadece kabullenmek ve onaylamak onlar için çok daha kolay bir çözüm gibi görünmüştür. Şimdiki zamanda uğradıkları kayıpların olması gereken olduğunu düşünmeleri … Aslında düşünemediklerinden mi ileri geliyordu?
Kendi kolonileri içindekileri bile çok kolay ötekileştirebilen güvercinlerin bir kumruyu aralarına öylece almalarını beklemek saflık olurdu. Güvercin ve kumru ise bunu akıllarına getirecek bir ruh hali içinde değildi. Masal bu ya onlar birbilerine ait olmakla tüm diğer şeyler arasında bir seçim yapmak zorunda olduklarını hiç düşünmüyorlardı.
Güvercin, diğer güvercinler oradan uzaklaşınca kumrunun yanına geldi. Kendi aralarında gurultu ve mırıltı türünden sesler çıkarıyorlardı. Büyük ihtimalle güvercin onu ‘’Açlık Cambazı’’ nı izlemeye davet etti. Kendisinden bu kadar hoşnutsuz birini izlerler ise kendilerinde olmayanı ya daha net görecekler yada kendilerinden çok daha fazla memnun olacaklardır. Belki de bu masalda açlık cambazı aradığı yiyeceği sonunda bulacaktır. Bazıları içinse bunun bir panter masalına dönüşmesi çok daha memnuniyet verici bile olabilir. Güç her şeydir!
Bir güvercinle bir kumrunun hikayesi ‘’köpekler için gece müziği’’ başladığında içsel bir masalın diğerine yol vermesiyle kayıplara karışıyor. Korkulacak bir şey yok!
Her gerçekliğin dayandığı şey ölümdür. Binlerce teori üretseniz bile ölümün ardında ne olduğunu bilmediğinizden ölümün bir son olduğuna karar verdiniz. Oysa ölen şey bilgilerdir. Bilgiler gömülür! Şimdi bu okuduğunuz masalı iyice anladınız-mı-.-?
Her anlayış kendi var oluş algısına göre değerlendirdi. Her biriniz kendi edindiklerinizle yoğurdunuz.Geçmişiniz,öğrendikleriniz,okuduklarınız veya okumadıklarınız,bilmediklerinizle şekillendi. Buradan alınan bilgi herkeste apayrı ve yepyeni bir bilgiye dönüştü. Sizler ölürken bilgilerin sağ kalacağını kim söyledi? Bilgilerimin intihara sürüklendiğini hissediyorum…
Bilim bilginin kutsandığı,felsefe ise sorgulandığı birer alandır. İşte sadece budur, bir güvercin ve bir kumrudan arta kalan...
Deniz...
YORUMLAR
Güçlü kalemden güçlü ve anlamlı yazılar.
Evet doğum kadar ölüm de gerçek, Her yaratılan yaşadığından kendi anladığı kadarını anlar, yorumlar ve uygular.
Kumru da, güvercin de hatta gece ortaya çıkan köpek ve müzikleri de bir bütün. Birbirinden apayrı sevgili olamayacak kadar bir bütün.
Kaleminize sağlık....
Sevgilerimle...
İş yerimdeki lavoba penceresinin önüne yuva yaptı bir kumru. İki yumurtası vardı. Sonra yumurtalardan biri kumru olmayı başarabildi.
Dün yeni bir kumru, yuvaya iki yumurta daha bıraktı.
Yumurtlayan kumrular olduğu sürece hiç bir bilgi ve öğrenmişlik yok olmaz kanaatindeyim. Birde
kromozomlarımızın kölesi olduğumuzun.
Çok güzel ve anlayana anlamlıydı.
Tebrikler.
Den(iz)
Sevgilerimle...
kumru ve güvercinleri sosyolojik deney olarak insan unsuruna çarparsak sadakat denilen olayın yüzde doksanını yemiş oluruz.
Den(iz)
Sevgilerimle...
farklı güzel bir çalışma. Kaleme sağlık. Kafka dan esinlenmeler var gibi. bende onun Böcek romanını okuduğum çok enteresan bulmuştum.İnsanların hayal dünyası ne kadar geniş. Yeter ki hissede bilsinler
Den(iz)
Sevgilerimle...
Den(iz)
Sevgilerimle...
Den(iz)
Sevgilerimle...