- 1121 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Neo, Ben, Ajan Smith ve Besim Tibuk
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sokrates’ten bu yana gerçek ve yanılsamanın savaşı türlü kisveler altında devam etmektedir, gerek Mağarada ki adam metaforu olsun gerek Çin Odası deneyi olsun aralarında binlerce yıl olmasına rağmen asıl sorunun cevabını aramaktadır,İdealizm mi yoksa Materyalizm mi , Elon Musk son çıkışında bu tavrını idealizmden yana koydu, tahminimce Simülasyon teorisi 2003’de Nick Bostrom’la birlikte yeniden gözde bir duruma geldi,Peki Bostrom’ ne demişti beraber bakalım ?
(1) İnsanlığın nesli üst düzey bir teknolojiye ulaşamadan tükenecektir.
(2) Üst düzey teknolojiye ulaşmış hiçbir medeniyet bizim evrimsel tarihimizi simüle etmekle ilgilenmeyecektir.
(3) Neredeyse kesinlikle bir bilgisayar simülasyonu içinde yaşıyoruz.
Bu üç maddeyi temel alarak Nick Bostrom şu önermeyi ortaya atmıştır: Günün birinde atalarının simülasyonunu yapacak olan insan sonrası (post-human) bir seviyeye erişeceğimize dair ciddi bir ihtimal olduğu inancı ancak hâlihazırda bir simülasyonda yaşamıyorsak yanlıştır.
Arguman hemen hemen bu,Sokratesin mağarada ki adamlar analojisi ile tıpa tıp bir deney aslında,
Baudrillard ile başlayan Nick Bostrom ile devam eden ve Elon Musk’in gerçek bir evrende yaşama ihtimalimizin yüzde 1 olduğunu iddia ettiği bu kuram peki gerçekten doğru mu ?
Soruyu baştan alalım bence burada dedüksiyon bir akıl yürütme yapabiliriz bunu birazdan deneyeceğiz ama öncelikle şunun altını çizelim teorik kuantum iki fizikçi simülasyon bir evrenin yaratımının gerçek bir evrenden daha zor olduğunu bu tip devasa bir bilgisayarın evrendeki ufak bir kısımı yaratmak için bile gerçek evreni yaratmak için harcanacak atomdan daha fazla olduğunu hesapladılar, (tabi eğer simülasyonda isek bu böyle işletim komutu girilmiş bir bug değilse)
Aynı zamanda Dünyamızın en zeki adamı Hawking sadece sanallığı bir boyut olarak big bang anında bükülme esnasında uygulanan bir boyut olarak ( bknz kara delikler beyaz cüceler be holografik evrenler)sadece ele alabilceğimizi düşünüyor, yani adam benden zeki deyip biz birleşik alan teorisi ( kuantum ve sicim teorisi) hakında buradas detaylara girmeyelim keza benim alanım değil ,
Neyse Bostrom’un argumanına geri dönelim ve argumanın koşullarını birlikte inceleyelim ;
birinci argumanda similasyonda yaşayıp yaşamadığımızı asla bilemiyoruz, ikinci argumanda simüle edilmeye değer görülmüyoruz 3. ise yüzde yüz simüle edilen bir evrendeyiz,
yani diyor ki nesilleri simüle etme potansiyelimiz eğer simülasyon içinde olmadığımız taktir de yanlıştır, yani
simüle fikrini taşıyorsak kesinlikle smilasyon içindeyize getiriyor,
yani diyor ki ileride emekli olma hayalim, eğer ki işten atılmadığım sürece yanlıştır ???
yani argumanda bir döngüsel mantık hatası var bence, öncül bizi zorunlu sonuçlamaya götürüyor, halbu ki simüle edip etmeme öncülü yaşadığımız hayatın simüle edilip edilmediği ile korelatif bağımlı değildir, simüle edilmiş olabiliriz olmayabiliriz sonucuna varması gerekir,
Ayriyetten Olasılık ile olabilirlik testini de geçemiyor bu fikir, simülatörün varlığı somut olarak gösterilmedikçe her şey olabilir olgusu ile değerlendirilir, olasılık değil bu yüzden Musk burada hatalı bir akıl yürütme yapıyor yani bol keseden sallıyor,Yeni bir dinin habercisi gibi, yeni data veri bankalarının tanrı yaratma çabaları gibi geliyor bana bu çabalar, Simülatörü kim yarattı ?? sorusuna cevap vermeleri tıp ki ateizm teizm savaşlarında ki gibi peki Tanrıyı kim yarattı sorusunu size çağrıştırmadı mı ?
İşin bir de Antropik ilkesi var tabi insanların çoğu evrenin dizayn edildiğini düşünür (nedense ) bana hep şöyle gelir bu mantık çatıdan aşağıya biri bin tane kiremiti tek tek atar, kiremitlerden birinin kırılıp yere düştüğünde insan yüzünü andıran bir motif bırakır ve şu sonuç çıkar evet kiremitçi amca o yüzü bulmak için 1000 tane kiremiti kırdı, hayır olan şu her kiremit kendine has kırıldı sen evrilmiş beyninle bir şeye benzettiğin için o şey adına kırılmadı tıp ki ilk devinimde de böyle her olasılık başka fiziksel koşulları oluşturacaktı belki karbon bazlı canlılık olmayacaktı ne bileyim silikon bazlı olacaktı ya da oksijen bazlı ya da dedikleri gibi canlılık olmayacaktı ne yani canlılığın olmaması fizik kurallarının oluşturduğu canlılığın oluşmadığı bir evrenin olması daha az hayret uyandırıcı bir şey mi ?
ki fiziksel koşulların canlılığı nasıl oluşturduğuna da biliyoruz entropiye karşı durarak solunum yapıp canlı moduna geçmek entropi olduğu sürece şans değil zorunluluk,
yani fiziksel ve kimyasal süreçte canlılık oluşumu rastlantısal bir mekanizma ile oluşacak bir şey değil,zorunluluk bile olabilir ( bu konuda ilgilenenler lütfen Jeremy England ’i takip ediniz ) sanal ortamda belirli fizik ve kimya ortamı olduğunda canlılık varyetelerinin oluşma olasılığını incelediği ’Kendi Kendini Kopyalamanın İstatistiksel Fiziği”2013 makalesinde buna değiniyor,
en sonunda nihayet benim vardığım sonuç şu ;
milattan önce İbrahim’e oğlunu kesmesin diye kurbanlık hayvan indiren Tanrı’yı günümüzde avm’lerde kurban bayramına özel indirim kisvesi altında alışveriş yapmaya yönendiren tutum fizik ve biyolojide’de şimdi indirilen hayvanın gerçek mi değil mi olduğunu sorguluyor ??
O zaman soralım biz de Tanrının kurban indirmesini başka bir tanrının direktifi olmadığını nereden biliyorsunuz ??
Not. Nick Bostrom denilen fizikçi arkadaş simüle edilen evrenin bir başka uygarlık tarafından değil evrimsel olarak kendi dinamikleri ile oluşmuş olabileceğini düşünüyor’
YORUMLAR
Aslinda iki temel gorusten bahsedilebilir:
1. Materyalist ateizm(komunizm, darwinizm vb.)
2. Teizm(semavi dinler, panteizm, paninteizm(diyalektik teizm))
Materyalist ateizmin evrenin varolusuyla ilgili kisir argumanlari vardir.
En yetkin ateist bile evrenin olusumunu "mutlu bir tesaduf"ten oteye bir mantikla izah edemez.
Ölüm varsa, Yuval Noah Harari de cuvalliyor. Cunku insan mutlak bir kudretin etki alanindadir.
Ve ölüm öldürulemedigi surece bilim, tanri kavraminin yerine ikame edilemeyecektir.
Guzel bir yazi, gozlerinden optum klif.
Cliff Burton
Pek bi anlam ifade etmedi ,ereksel mantık bu
Sadaret Kethüdası Of Otto
Ama, baska bir kimlikle teleolojik cikarsama yapmanin onunde engel yok.
Hem determinist omak zorundaligi olmayinca, gelecege dair ongorulerimizi yaziyoruz.Yuval Noah'la cakistigimiz nokta gelecege dair okumalar. Sermayeyi tukettigimizde, din daha belirleyici olacaktir.
Bilim, insani mutsuz edecek(bu kisimda bir anlamda hemfikiriz noah'la)
Ve insan makinenin cozemedigi, bilakis progresif bir ivme kazandirdigi sorunlarla kadim ogretilere siginmakla basa cikacaktir.