- 398 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÜLTÜR VE EDEBİYATTAN BİR ANI
KÜLTÜR VE EDEBİYATTAN BİR ANI
Ahmet AYAZ
Gaziantep Ekspres Gazetesi 13 Şubat 2018
……………………………………………
Güne günaydın demeden önce sizlere bir merhaba demek istedim. Saygıdeğer okurlarım; Geçmişteki güzellikleri, geçmişteki dostlukları, arkadaşlıkları, hatırlamak yazmak o kadar hoşuma gidiyor ki; Anlatılır gibi değil. 1992 yılında olsa gerek. Gaziantep İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde Şef olarak çalışırken, İl Müdür yardımcılığı görevini de yürütmekte idim. Bu sırada Rahmetli Mehmet Sağlamın yayımlamış olduğu Yöre Dergisine yazı yazıyorum, Fahri Anlaroğlu’nun yayınlamış olduğu Hedef Gazetesine de “Merdivenbaşı” adı altında Kültür Sanat ve edebiyat sayfası çıkarıyorum.. İş Yerim Valilik Binasının 4. Katında.
Bir gün aniden bir telefon geldi. Telefonu açtığımda Rahmetli Abdullah Özer. “Ahmet Bey; Bu Behiye Köksel Hocanın babası Fuat Kökselin Avukat olduğunu biliyormuydun?” Diyor. Ben, evet biliyorum. Dedikten sonra, “Behiye Köksel Hocanın şiirlerini izinsiz olarak gazetede çıkarmış olduğun merdivenbaşı sanat sayfasında yayınladığın için hakkında dava açmış. Şimdi burada yanımızda seni bekliyor. Gelebilir misiniz” Diyor. Ben bir heyecan içinde masamdan kalkıp, Şehitler abidesinin karşısındaki Yöre Dergisinin ofisine geliyorum. Kendi kendime de “Ben bu şiirleri Behiye Köksel Hocadan aldım” diyorum.
Geldim gelmeye ama orada kimleri görüyorum?. Rahmetli Cemil Cahit Güzelbey, Mehmet Sağlam Beyin masasına oturmuş, benim bir araştırma yazımı incelemeye almışlar. Cemil Bey “Yaho şu Ahmet Ayaz Beyi bari buraya çağıralım da, birlikte bir çay içelim. Yeri buraya yakın demiş. Ben de gelince yazdığım yazının güzel ve bir yerlerden alıntı olmadığını, ayrıca yazının yayımlanmasını söyledi. Mehmet Sağlam Yöre Dergisinde yazı yayımlarken, hani derler ya kılı kırka yarar. Aynen öyleydi. Kılı kırka yarardı, ondan sonra o yazıyı yayına kordu. Bir yazıda düzeltme görse, hemen kendi başına o yazıyı düzeltmeye gitmezdi. Acaba anlaşılmayan bir şey mi var diye, yazının yazarını arardı telefonla. O yazı için gerekeni yazarıyla görüştükten sonra yapardı. Rahmetli sağlam, o kadar hassastı ki, dergideki bir tek yanlış için, kuşe kağıda basılmış 1000 adet dergiyi yaktığını duymuştum,
Bugün burada sözünü ettiğim kişiler hakkın rahmetine kavuştular. Allah kalan dost ve ahbaplarımıza sağlık ve afiyetler versin diyorum. Bir de konuyu şiir ile açtıksa, son yazdıklarımdan, aşağıya iki adet hece şiirimi alıyorum. Bu şiirlerimi sizler ile paylaşalım diyorum. Ne dersiniz? Sözü şiirle de tamamlamış oluruz.
SORU İŞARETİ
Düşündüm de, çözemedim bu ilmi;
Her şey Allahtan mı? kuldan mı gelir?
Bir garip insana, zalimin zulmü;
Kader yazısı mı? kuldan mı gelir?
…
Hakk için dökülür gözümden yaşlar,
Hep Hakkın önünde eğilir başlar.
Müminin başına atılan taşlar,
Kader yazısı mı? kuldan mı gelir
...
Damlayım, akarım koca ummana;
Ummandan içerim hep kana kana.
Bir zalim hiç yere kıyarsa cana,
Kader yazısı mı? kuldan mı gelir?
…
Ayaz’ım; Hakk yolda doğruyu ara;
Göçüp gideceksin gelince sıra.
Cahilin eliyle açılan yara,
Kader yazısı mı? kuldan mı gelir?
Ahmet AYAZ
KENDİ KENDİME
Ayaz Apartmanda, bir küçük evde;
Okurum, yazarım, kendi kendime.
Bulunmaz yüreğim, belki bir devde;
Gezerim, tozarım, kendi kendime.
…
Yunusun suyunda, yıkandı özüm;
Beyaz kağıtlarda , okunur tezim.
Eğer ikbalime, geçerse sözüm;
Deryada yüzerim, kendi kendime.
…
Dinle beni hele, ey aziz dostum;
Çalıda, çırpıda, delindi postum.
Talihi bir kıldan, ipliğe astım;
Oturup, sızarım, kendi kendime.
…
Ayazım ben, karakışın beynine;
Yaman düştüm, senelerin koynuna.
Ankara’da, adaletin boynuna;
İnciler dizerim, kendi kendime.
Ahmet AYAZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.