ARNAVUT KALDIRIMI ve TOPUKLU AYAKKABILAR
Dışardaki yağmurlu hava da, kağıdım ve kalemim de, defterim de tam bana göre. Huzur buldum.
Yoğun yoğun çalışıyorum, yoğun yoğun geziyorum ve yoğun yoğun kitap okuyorum. Hiç kimseyi ve hiç bir şeyi tek bir saniye bile düşünmüyorum.
Huzur bulan bana haksızlık olmasın. Teeey bilmem ne zaman birisi beni duvara benzetmiş. Çiçek demiş, duvar demiş, bi’ kararsız kalmış sanki. Neyse, mühim bir mesele olsaydı duvar olmazdık :).
Ne diyorduk... Huzur ve minnet. Ne de az insanda varmış bu iki şey onu anladım. Bir kadına minnet duymak meselesi var bir de. Erkeklere çok koyuyormuş onu da anladım. Kimse kimseye teşekkür etmez olmuş bu devirde. Yok sayma, hiçe benzetme, ego tatmini modası falan var da ben mi kaçırdım hayatı.
Töbe tööbee...
Neyse.
’Yazının başlığı ne alaka abla?’ diyenleriniz olabilir, anlatayım.
Fedakar bir kadının geçmişinden üç yıla ithaf olarak koydum o başlığı. Genç yaşta çirkin tecrübeler atlatmış, çirkin hakaretlere maruz kalmış, tüm fedakarlıklara ve çabalara rağmen insan muamelesi görememiş bir kadına...
Hayatı öyle bir ertelemiş ki a dostlar nasıl anlatayım bilemedim. Vah dersem milyon tane ünlem, son dersem binlerce virgül gelir peşi sıra.
Demem o ki çok yara almış. Kötünün kötüsü de var demeyin. Bazı yaşlarda yaşadığınız birtakım olaylar travma sebebi olabilir ve gelecekte bu konu yüzünden ağır bir depresyon yaşayabilir hatta panik atak bile olabilirsiniz. Yaşanılan olayları es geçiyorum.
O kadın 3 yılda yaşadığı saniyeler süren mutlu anların hepsini tek bir anda silivermiş. Nasıl mı yapmış?
Ben de bilmiyorum. Yetenekli canlılarız vesselam.
Çok büyümüş bu sıralar, serpilmiş, zayıflamış, fena da bir kadın olmamış hani. Atlatıyormuş, öyle dedi. Belki de iç sesi onu sakinleştiriyordur.
Karşısına her kim çıktıysa baştan sona karakterinin sebebi olmuş belli. İyice erkeklere karşı güvensiz, korkak, çıt sesinden irkilen, bağırıp çağıran bir kadın olduğu söyleniyor. Atlatacaktır, şüphesiz. Bunların hepsine travma sonrası stres bozukluğu dedim.
Kadınlara elini kaldırıp, hakaretler, küfürler yağdırıp, onlara duvar deyip, çiçeklerle üstünü süslediğini iddia eden adamlar oldukça bana rahat uyku yine yok. Efendim biz duvar değiliz. İnsanız. Bakınız nefes alıyoruz, yemek yiyoruz, yazı yazıyoruz, kitap okuyoruz. Duvar dediğiniz kadınları, duvar haline getirmeden kıymet bilmenizi diliyoruz. Aksi takdirde, bizim de ağzımız bozulur, iyi küfrederiz bilirsiniz.
Erkekler Arnavut kaldırımı misali... Süslenip püslenip topuklu ayakkabılarla engebeli yollarda yürümeye çalışıyoruz boş yere. Yorulmayalım...
Bir gün erkekleri de bekleriz oraya... Arnavut kaldırımına yani... Topuklu ayakkabılarla.
Müsaadenizle. Yağmuru seyretmeye gidiyorum. Sakin geceler.
YORUMLAR
kendinden emin, dik duruşlu, topuklu ayakkabı ile arnavut kaldırımlarında rahat yürüyebilen öyle ki suya bile yazı yazmayı düşünüyor olabilecek kadar büyük bir özgüvene sahip olduğunu düşündüğüm "kadın" ı samimi, akıcı yazısından dolayı kutluyorum..
saygı ve sevgimle..
KADIN
Sağlıcakla kalın :)