- 769 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HARAKANİ'DE SENSİZ BİR CUMA -elif'e mektuplar-
Bahçesinde güvercin seslerinin, ince hafif rüzgârda sallanan yaprakların hışırtısına karıştığı vakitlerin birinde; alabildiğine bütün kalabalığı tek kişilik odalarına sıkıştırdığım kalbimin sızısının nezaretinde yine en çok buluştuğumuz yerdeyim. Caminin avlusu dolup taşarken ortaokul formalı çocuklarla, durduğum yerde omzuma çarpan insan çoğunluğunun telaşesine aldırış etmeden oturduğumuz banka dikilip kalıyor gözlerim. Soğuğun en uyuşturucu tonu işlerken bütün hücrelerime, nefes alışlarımın hızlılığı artıyor. Göğsümün çeperini zorlayan sanki tahtadan oyulmuş bu hissiyat; "kaç, git" nidalarıyla uğuldatırken kulaklarımı; yine de sensiz oturmaya itiyor beni ayaklarım o bankta. Ama sorsa asırlık ağaç, kirlenmiş taş parkeler, is tutmuş cami duvarları... "O nerde?" diye sorsalar; verecek cevabımın hicaplığından bile ar duyarım. Belki yüzünün aslı kalmıştır diye çeşmesinde, belki gözlerinin çifti asılıdır diye türbesinde, belki kokusu sinmiştir diye kapısına diyemem ki... Yanyana yürümenin verdiği aşkla adımladığımız ve her adımında buz çağından kalma izler bıraktığımız karlı daracık yollarında şehrin; çıktığımız en güzel yoluydu Harakani. Gittiğin günlerin hesabını ben bile tutamadım ki anlatabileyim o yollara. Ağırlığını taşıdığım bu yükün altında ezilirken biçare ruhum, aklımdan geçen ve beni yenilmez bir ordu gibi kuşatan hayalinin de tasvirini yapamam ki... Ne kuşlara ekmek parçası atmanın, ne kayan yıldızdan sonra dilek tutmanın, ne yağan yağmura şemsiye açmanın, ne gördüğümüz bir çocuğa derin bir tebessümle bakmanın tadı da kalmadı ki... Üşüdükçe yorgan diye sarındığım kederimin bile bana yetmediğini anca sen gittikten sonra öğrendim. Uçurtmasına gökyüzü satın almış bir çocuk mutluluğunu bıraktım sen gittiğinde cümle aralarına satırların. Gülmeyi unutmuşluğum tarih kadar eskidi. Küçükken okuduğum çizgi roman karakterlerinin cesaretlerini taklit ederek geldiğim bu avluda, cuma gününün kutsallığı bile huzurunu eksik ediyor gönlümde. Ayakta dikilip kalakaldığım yerde, gözlerimde dolmuşluğun duruyor. Ne bir adım geri atabiliyorum ne bir adım ileri gidebiliyorum. Beni affet Elif. Seni hâlâ çok seviyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.