- 669 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Anlamsız
Akşamki konser için iki biletim var diyerek girdi içeri. İncecik boynu, güzel vücudu, o vücuduna gayet iyi konumlandırılmış ve uzun sarı saçlarının sarmaladığı başı, bakışları. Hep etkilenirdi İncinin o delici bakışlarından. Kararlı ve her zaman ne istediğini bilen bir kadındı, aralarındaki onca uçuruma rağmen bir türlü vazgeçemiyorlardı birbirlerinden. Aynı iş yerinde çalışmanın getirmiş olduğu dez avantajlara rağmen üstelik.
Masanın üzerinde dosyalar, rapor müsvetteleri, kalem ve silgiler, fakat bu dağanık görüntünün arkasında müthiş bir düzen. Tahsin şu an bulunduğu bu iş pozisyonunu elde edebilmek için epeyce uğraşmıştı. Kimsenin kıçını yalaması gerekmemişti ya, tavizler vermedi de sayılmazdı. Örneğin yaşadığı ve o çok sevdiği şehirden buraya taşınmıştı, aydınlık ve geniş evleri daha yaşanılır bulduğu halde şimdi yalnızca bir artı bir denilen ve evden çok bir otel odasını andıran bu ucubede yaşaması gerekiyordu. Üstelik sabahları daha erken kalkmalı, kahvaltısını yapmadan evden çıkmalı, iç gıcıklayıcı kostümleriyle önünden geçen insanları izlemeliydi.
İşte bunca şeyin tam ortasında İncinin varlığı ona iyi geliyordu. İnci stajyerdi ve stajına başlamasıyla Tahsinle tanışması aynı güne denk gelmişti. Yağmurlu bir gündü. İnci sırıl sıklam ıslanmış, biraz heyecanlı ve gergindi. Tahsin otoparktan çıkıp binanı içindeki asansör yerine diğer kapıdan geçmeyi tercih ediyordu. Bu sırada masasında harika begonviller bulunan Ayçaya günaydın demek şansı buluyor, onun her zaman anlatabilecek bir şeyleri olmasından hem rahatsızlık duyuyor, hem bu durumu güne başlayabilmek için bir kolaylaştırıcı sayıyordu. Ayçanın karşısındaki misafir koltuklarından birinde oturuyordu İnci. Elinde staj dosyası, küçük çantası boynunda asılı, bir ara gözlerine bakarken keşfettiği ve hep gözlerine yüzüne değmesini istediği o delici bakışları. Aslında insanlar böyle bakışlardan hoşlanmaz, hatta bu türlü bakanlardan uzak dururlardı.
Konser için vakit yok dedi Tahsin. Bu akşam bir yemeğe katılmalıyım. Geç dönerim eve. Üstelik konser havamda değilim. İnci biraz duraksadıktan sonra parmağındaki yüzüğü göstererek konuşmaya başladı. Artık söylemeliyim Tahsin. Bu yüzük bu parmağa takılmazdan önceki gibi değilsin. Beni mutlu etmek için her şeyi yapardın o zamanlar hatırladın mı? Sırf yarım saat sevişebilmek için eve kaçar, telefonlarımızı kapatır, offf neyse. Yani değiştin sen. Sanıyorum elde var bir oldum senin için.
Tahsinin yüzü asıldı. Aralarındaki ilişkinin gayet iyi gittiğini düşünüyordu oysa. Bu tarz konuşmalar yapmayı pek sevmezdi. Kolay vazgeçebilir, hemen yön değiştirir, tahammülsüzlüğünü göstermekten ise tereddüt etmezdi. Fakat öyle yapmadı. Koltuğundan kalkıp İnciye doğru yürüdü. Elini omuzuna koydu ve o delici bakışlarının menziline iyice girdi. Bak bu yemek çok önemli. Eğer yemeğin sonunda işi bağlayabilirsem, önümüzdeki yaz uzun bir tatile çıkabileceğiz. Tam istediğimiz gibi, düğünümüzü de o dönem yaparız diye düşündüm. İnci gülümsedi. Düğün ritüelleri hep hoşuna giderdi. Arkadaşlarının akrabalarının düğünlerini hiç kaçırmaz, düğün hazırlıklarına katılır, alış veriş ve diğer işler için koşturmak onu adeta tazeleyip rahatlatırdı. Ama bu konseri veren grup dünya turnesinde ve bir daha İstanbula gelmeleri neredeyse imkansız. Seninle gitmek istiyordum ben. Birlikte eğlenmeyi seviyorum biliyorsun dedi İnci. Tahsin bu kez inciye sarılıp onu kendisine doğru çekti. Saçlarını kokladı ve yerine oturdu sonra. İnci şimarıkça dudağını büker iken Tahsin raporlara ve dosyalara geri dönmüştü.
İnci konsere Ayçayı davet etmiş ve birlikte gitmişlerdi. Tahsinin yemeği tam istediği gibi gitmişti. Fakat ikisinin de isteği yerine gelen bu insanlar birbirlerinden de gitmişlerdi. Artık ayrı dünyaların ayrı dillerdeki anlamsız konuşmalarını yapmak sıkıcılığından bile vazgeçmişler, sevişmek bir göreve dönüşmüştü. İncinin o çok sevdiği düğün ritüellerinin tamamı kendi düğününde de gerçekleşmiş, bir yıl kadar sonra bir kızları olmuş, Tahsinin istediği gibi geniş bir eve taşınmışlardı. İnci içindeki boşluğu doldurabilmek için alış verişe çıkıyor, tanıştığı erkeklerle günü birlik ilişkiler yaşıyor, başına dert olmalarından korktuğu için ne gerçek adını ne yaşamı hakkındaki bilgileri onlarla paylaşmıyordu. Tahsin sürekli iş seyahatlerine çıkıyor, bazan aylarca dönmüyordu. Bütün anlamlar şimdi tuhaf bir anlamsızlığı kuşatıyor, bütün anlamsızlıklar anlam halini alıyordu. Artık konserler iş yemekleri ve başka hiçbir şey aralarında sorun olmuyordu. Mesajlar, küçük notlar, bazan kısa süreli telefon konuşmaları anlaşmalarına, anlamlarına, anlamsızlıklarına yetiyor da artıyordu bile. Oysa İnci hala delici bakışlarını taşıyordu gözlerinde. Tahsin için o bakışlar yitirmiş miydi anlamını? Bu kadar anlamsızlığın arasında lafı bile olmazdı.
Tahsinin bir seyahatten erken dönüşü her şeye başka bir anlam, başka bir anlamsızlık daha eklemişti. İnci hep yaptığı üzere sevgilisiyle dışarıda değil evde buluşmayı tercih etmişti. Çünkü bu evin içinde yapılmasını istediği şeylerden biri de birine sarılıp uyumaktı. Bunun ucuz bir otel odasında olmasını istemiyordu. Kendi yatağında, kendi seçtiği çarşafların üzerinde, kendi yatak odasının tavanına bakarken ve sarılarak uyumak istiyordu.
İstediği gibi de olmuştu. Her ikisi de uzun sevişmenin ardından uykuya dalmış, Tahsinin eve gelişini farketmemişlerdi bile. Tahsin onları öylece görünce soğuk kanlı bir biçimde uyanmalarını beklemişti. Yatağın karşısındaki berjere oturmuş, bir kül tablası dolusu sigara içmekten başka hiçbir şey yapmamıştı. Böyle hikayeler duyduğu çok olmuştu. Karısını aşığıyla yakalayan her koca gibi çekmecedeki tabancayı çıkartıp ikisini de şakaklarından vurmalıydı. Sonra her yer kan içinde kalmalı, ikisi de karşısında can çekişerek ölmeliydi. Sonra kızı okuldan dönmeli, annesini yanında kanlar içinde yatan ve daha önce hiç görmediği bir adamla ölmüş bir halde bulmalıydı. Tahsin ağlardı belki. Yahut bir kadeh viski doldurup içerdi. Birinin polisi falan araması gerekiyordu. Bunu kim yapmalıydı? Silah sesini duyan komşulardan meraklı komşuları Gülseren teyze yapardı belki bunu. Kapıları her açıldığında onunki de açılır, selamlaşmak bahanesiyle eve gelen gideni gözetlerdi Gülseren teyze. Peki İnci bu meraklı komşuya rağmen neden evde buluşmayı seçmişti? Eve nasıl gelmişlerdi? Adam daha önce de bu eve gelmişse, yolu kolayca bulmuştu. Belki İnci adresi tarif etmiş, adamı karşılamak için balkonda beklemişti heyecanla. Adamın bir arabası var mıydı? Yoksa taksiyle mi gelmişti? Belki taksi parası bile yoktu. Yürümüş ya da otobüsle gelmişti. Bu türlü adamlar zengin kadınları cüzdanları için tercih ederlerdi. Adam iğrenç biriydi, İnci ise bu iğrenç adamla yattığı için zaten ölümü hak etmişti. Bu yüzden Tahsinin kızına durumu açıklaması zor olmazdı. Görünen manzara ortadaydı ve hiçbir açıklamaya lüzum bırakmıyordu gerçi.
Tahsin çekmeceye hiç dokunmadı. Çekmecede bir tabancası yoktu. Olsaydı da bunu kullanmak istemezdi. Kalkıp salona geçti, oradan da otoparka. Sanki seyahatten erken dönmemiş gibi davranmaya karar verdi. Sanki bir seyahatten bir daha hiç dönmemeye...
YORUMLAR
Kutlarım seni.Hikaye mükemmel,anlatım mükemmel.En çok hoşuma giden de hikayelerinde okurları yönlendirmemen.Olayı yazıyorsun, yorum yapmadan hemde.Usta kalemler gibi.
Sevgi ve muhabbetle kal genç adam.
Varol
Not:Şu Profil resmini düzelt artık.Yatay duruyor.🤨
✋🏼🤚🏼
Fırat Avcı
cgececi
Allah yar ve yardımcın olsun.
✋🏼🤚🏼