- 544 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan ve Toplum
Değerli Dostlar; insan, memelilerden, iki eli, iki ayağı bulunan, iki ayak üzerinde dik bir biçimde dolaşan, aklı ve düşünme yeteneği olan, dille, sözle anlaşan, en gelişmiş canlıdır. Duygu ve düşünme yeteneği onu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğidir.
Toplum; kısaca örgütlenmiş insan topluluğudur. İnsanı diğer canlılardan ayıran önemli özelliklerinden biri de toplum halinde yaşamasıdır. Toplum içinde ki her insan birey olarak adlandırılır. Toplum bireylerin bir arada örgütlenmiş olarak yaşaması ile oluşur.
Diğer canlılardan özellikle hayvanların bir çoğu da bir arada sürü halinde yaşarlar. Bazen düşünüyorum da hayvanlar örgütlenebilse biz onlarla başa çıkamayıp herhalde.
İnsan dogası geregi yalnız yasayamaz. İnsan sosyal bir canlıdır ve her zaman sevdikleriyle bir arada olmak ister. Tek basına yasayan cevresinde kimse olmayan insanlar cogunlukla zihinsel hastalıklara yakalanırlar. Bu sebeple insanlar bir araya gelir ve birlikte yasamaya baslarlar. Bunun sonucunda da toplum olusur. Oluşan bu toplumda insanlar birbirinin hakkını korumak için bazı kurallar koyar. Yönetilme sekillerini birlikte seçerler. Güvenliklerini birlikte sağlarlar. Toplumda bir çok karar ortak alınır ve amaç huzuru ve sağlamak ayrıca yalnızlığı gidermektir.
Sizlerde biliyorsunuz ki " Yalnızlık Allah’a mahsustur."
İnsan yani birey özgür bir varlıktır. Yalnız gelir dünyaya ve yalnız ölür. peki hayat yolunu tek başına mı yürür? Hayır. Hatta asla yalnız yürüyemez demek daha doğru olur. Bireylerin toplumu oluşturuşu burada başlar.
İnsan tek olduğu kadar çoğuldur da aslında. Tarihin ilk zamanları bu çoğul olma hali bir zorunluluktu. Bir kabileniz, grubunuz olursa tehlikelerden daha kolay korunur, hayatta kalma şansınız artardı. Şimdilerde ise o ilkel sorunlardan uzağız. Evlerimizde güven içinde tek başımıza yaşabiliyoruz ama yine de hala bir toplumun parçasıyız. Demek ki çoğunluk olmak sadece güvende hissetmekle alakalı bir şey değildir.
Toplumu bir futbol takımı oyuncularına benzetebiliriz. Nasıl ki bir futbol takımında bir futbolcunun yaptığı hata bütün takım oyuncularının hatası oluyorsa, bir toplumda da bir bireyin yaptığı hata bütün insanlarının hatası olur. Bu hataların önüne geçilememesi sonucunda her yeni doğan birey, sorumlusu olmadığı bu hataların sorumluluğunu üstlenir. Bu durum toplumumuzu yaşanması güç bir duruma sokar. Fakat; insanlar ortak kurallar etrafında birleşerek toplum kurumunu oluşturmuşlardır.
Insanın doğru biri olabilmesi için önce ailesinin, sonra okul ortamı ve çevresinin, dolayısıyla toplumunun da doğru bir yapıya sahip olması gerekir. Yoksa; bireyin tek başına doğruluğu yakalaması imkansızdır. Bununla anlatmak istediğimiz; insanın kişiliği bir etkileşim sonucu ortaya çıkar. Bundan dolayı bireyde görülen hatalar, toplumun bütün insanlarının ortak sorunudur. Böyle de olmalıdır. Çünkü; insan kazandığı doğruluk değerlerini toplumundan alabiliyorsa, yalnış değerlerini de toplumun kendisinden alır. Bu yüzden birimizin sorunu hepimizin sorunudur.
Insanlar eğer toplum anlayışından uzak yaşasaydılar; hayatı sadece güçlü olanların esaretinde yaşarlardı. Hayatta sadece güçlüler özgür olur, zayıf insanlar onların esiri olurlardı. Bu sayede insanlar zamanla ortak olarak kurdukları kurallar karşısında sosyal bir fikir çerçevesinde birleşmişlerdir. Toplum bir insan için ne kadar gerekliyse, bu kurumda görülen yalnış normlar, bireyi toplum anlayışından alıkoyar ve bireysel özgürlük anlayışına yani; insanları toplum anlayışına geçmeden önceki zamana götürür. mumuzun da ana kaynağı dildir. Dilinden mahrum kalan bir toplum, temelinden darbe almış demektir. Bu yüzden dilimize sahip çıkmalıyız.
Bir toplumda din de önemli bir etmendir. Dini olmayan bir toplumunda tutunacak dallarından biri yok olmuş demektir. Din bizim için gereklidir. Fakat; baskı sonucunda oluşturulan bir din de bir toplum için gereksizdir. Din insanın özgür iradesine bırakılarak var olmalıdır. Yoksa; insanlar özgürlüklerini kazanmak için birleşcek ve toplumsal hayatı yıkmaya çalışacaklardır.
Bir toplumda insanlar din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmadan kabullenilmelidir. Bu doğruluğun çiğnenmesi sonucunda bütün toplum bir kamaşa içine girecektir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.