Onu Yaz ...
“O’nu yaz” diyor bir yanım, sadece o’nu yaz!..
Şiir veya kompozisyon olmasın, varsın edebi bir anlamı da olmasın ama sen o’nu yaz!..
***
Kalemin mürekkebi bitene,
Uyku gözlerinden akana kadar,
Günün yorgunluğundan omuzların çökene,
Kolun kanadın düşene kadar yaz!..
Ona söyleyemediğin veya sen söylerken onun dinlemediği, anlatırken yarım kalan, ya da sözcüklere sığmayan, hicap duyduğun veya utancından anlatamadığın ne varsa yaz!..
Sen ıstırapla kıvranırken, onun; hayatı başkalarıyla paylaşarak yaşamasının nasıl bir haksızlık olduğunu, özellikle de geceleri “onun tenine” temas eden her şeyin seni nasıl kahrettiğini ve nefes almanın nasıl işkence haline geldiğini,
“Paylaşmak” denilen kelimeden nasıl ve dayanılmaz şekilde “nefret” ettiğini, onun “o an nerede olduğunu” düşünmemek ve beynini kemiren soru kılıklı kurtçuklardan kurtulabilmek için karanlığa nasıl saldırdığını, nasıl mücadele ettiğini,
Onun “ama” diye kurduğu cümlelerin senin hayallerinin üstünden nasıl silindir gibi geçerek ne varsa yerle bir ettiğini,
Gülmek ona yakışsa bile, yüreğin kan ağlarken onun attığı kahkahaların senin kalbini mermi gibi nasıl delip geçtiğini yaz!...
***
Sen o’nu yaz!...
İçinde bebek gibi besleyerek sevda ninnileriyle büyüttüğün “umutlarını” zaman zaman nasıl acımasızca katlettiğini,
Sesini duyduğun da kalp atışlarının nasıl hızlandığını, her yaşadığın özlemin ardından “yüzünü gördüğünde” kanının nasıl kaynadığını, hasreti nasıl acımasız kıskaçlar içinde yaşadığını,
Onsuz yaşamanın mümkün olmadığını bildiğin halde “ölmek” kadar zor gelecek “gitmeleri” göze alıp “kov beni gideyim” demenin ne kadar zor bir ifade olduğunu lakin bunu ölüp ölüp dirilerek nasıl söylemek zorunda kaldığını yaz!...
***
Sen o’nu yaz!...
Bazen ne kadar zordur “seni seviyorum” demek!..
Her şeyi göze alıp bunu dillendirdiğin an dünyanın sonu gelmiş gibi hissettiğini ve o birkaç saniyenin ömründen onlarca yılı nasıl alıp götürdüğünü,
Ona yazdığın onca şiirin her kelimesini hatta her harfini yakutlarla bezeyip üzerlerine altın tozu serptiğini ve yazdığın her şeyi bin kere öpüp koklayıp kâğıtlara öyle emanet ettiğini,
Ellerini uzatıp boşluğu “onun saçlarını okşar gibi” okşayarak nasıl gözyaşı döktüğünü,
“O” diyerek rüzgarları koklayıp, hasreti nefsettiğini ve onu nasıl sevdiğini yaz!..
***
Sen o’nu yaz!...
Varsın sana “umut” vermesin, varsın “seviyorum” demesin!..
Mazeretleri hiç bitmeyecekmiş, varsın bitmesin!.. Savaşacak gücü yoksa senin de yapacak bir şeyin yok demektir!..
Allah “suskunluğunu” en güzel “duan” kabul eylesin!..
***
Sen o’nu yaz!..
Bazen sitemdir kaleminden dökülen bazen bir niyaz,
Sevmeyi bilmeyene inat “Mecnun” olmak da bir imtiyaz!..
***
Neticeten;
Sen; “içinde onun olmadığı tek bir hayal bile kurmazken”, onun; içinde senin olmadığın tüm hayalleri için “Yaz!”
***
Varsın seni bilen olmasın, sen o’nu yaz!...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.